Zorba-15

2.9K 136 35
                                    



Yorum ve oy atmayı unutmayın ^^

UĞUR

Ağrıyan başım ile birlikte gözlerimi kırpıştırıp araladım. Bütün gece ağladığım için gözlerim yine şişmişti ve ağrıyorlardı.

Doğrulup gözlüklerimi taktım. Lenslerimi takmak için fazla yorgundum. Yatağımın başında gördüğüm not ile kaşlarım havalandı ve açıp okumaya başladım.

"Umarım bir an önce daha iyi hissedersin, sevdiğin için pankek yapıp mutfağa bıraktım. Seni kimsenin üzmesine izin verme seni seviyorum, afiyet olsun :) -Annen"

Annem benim için çocukluğumdan beri her şeyini feda etmişti. Şimdi de ne zaman kötü hissetsem benimle ilgileniyordu. Onu bu dünyadaki herkesten daha çok seviyordum.

Yüzümdeki gülümsemem ile notu çekmeceye kaldırdım ve mutfağa doğru ilerledim. Ne kadar yorgun olursam olayım okula gitmek zorundaydım.

Annemin yaptığı pankeklerden yiyip tıka basa doyduktan sonra üzerime en rahat pantolonum ve beyaz klasik tişörtümü geçirdim.

Çantamı da aldıktan sonra kapıyı kilitleyip okulun yolunu tuttum. Evimizin okula yürüme mesafesi olması bizi büyük bir servis batağından kurtarıyordu. Gittiğim okul çok pahalı ve sadece zenginlerin girebileceği bir yer olsa bile bursum yüzde doksan sekiz olunca annem kalanını karşılayabiliyordu.

Babam bizi bırakıp gittiği için çocukluğum annemle geçmişti. Bundan rahatsız değildim. Sadece ona çok fazla yük bindiriyormuş gibi hissediyordum.

Bir kaç dakika içerisinde kendimi okulun önünde buldum. Güvenliklere kolay gelsin dedikten sonra sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Fakat koridorda karşılaştığım müdür beni durdurdu.

"Uğurcum dün neden emailime-" gözlerime baktığı zaman sustu. Ardından beni süzdü ve yutkundu. "Tamam sen sınıfına geç sonra konuşuruz." Dedi omzumu pat patlayıp.

Bir şey söylemeden yoluma devam ettim. Sınıfa girdiğimde herkesi sessiz bulmam ile sınıfıma bir kez daha şükrettim.

Sırama oturup eşyalarımı kenara bıraktıktan sonra ders için olan defterlerimi çıkarttım. Ne kadar üzgün olursam olayım, mezuna kalmaya niyetim yoktu.

Ders fena değildi ve anlatılanların çoğunu anlamış, anlayamadıklarımı da daha sonra çalışmak için defterime not etmiştim. Ders çıkışı uykum açılsın diye kafeteryaya indim ve bir bardak kahve aldım. Köşedeki bir masaya geçmiş kahvemi yudumlarken bir anda seslerin yükselmesi ile bakışlarım kapıya döndü.

Ateş ve Volkan aynı anda içeri girdiler. Çoğunluk Ateş'in bir kaza geçirdiğini biliyordu ama neden geçirdiği hakkında bir fikirleri yoktu.

Hep birlikte ortadaki masaya geçip oturdular. On a yakın insan vardı masalarında. Ateş Volkan'ı herkese tanıttı. Demekki siniri geçmişti. Onu okula kadar getirdiğine göre...

Alev ortalarda görünmüyordu. Çok ta umursamadan arkama yaslandım ve telefonumda gezinmeye devam ettim. Fakat beklenmedik bir şekilde bir anda elimden çekilen telefonum ile afalladım.

Kafamı kaldırıp baktığımda Bade olduğunu gördüm. "Bak sen şu bizim küçük Uğur'a. Alev ile arkadaş olduğun yetmedi bir de abisini mi öldürüyordun?" Diye sordu iğrenir bir surat ifadesi ile.

"İbne misin kaç haftadır peşinde dolaşıyordun? En sonunda ne dediysen çocuk seninle gelmiş ve iyi kalpliliğinden seni kurtarmış." Dedi Ateş'e tapar bir şekilde.

Ayağa kalktım ve telefonumu elinden çektim. Onunla uğraşacak gücüm yoktu. On santim topukluları ile benden uzundu ama aramızda çok ta fark yoktu.

Gözlerini büyüttü ve beni sert bir şekilde omuzlarımdan ittirdi. "Sen kimsin de bana saygısızlık yapıyorsun?" Dedi histerik bir gülüş ile. Hemen ardından masada duran kahvemi aldı ve başımdan aşağı döktü.

Bütün yemekhane gülüyordu. Artık orta okulda değildik. Neydi bu çocukça davranışlar?

Üstüm başım batmış bir şekilde düştüğüm yerden kalktım ve tuvalete koştum. Kabinlerden birine girdikten sonra göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Bir süre oturup sakinleştikten sonra üzerimi değiştirdim. Çeşmeye eğilip saçlarımı duruladıktan sonra kâğıt havlularla kurulayabildiğim kadar kuruladım.

Dışarı çıkıp müdürün odasına girdim. Bakışları bana dönen müdüre gülümsedim. "Hocam annem rahatsızlanmış ta bu günlük erken çıksam sorun olur mu?" Diye sordum ellerimle oynarken. "Tabii, geçmiş olsun selamımı söyle." Dedi müdür işine geri dönerken.

İznimi aldıktan sonra başka bir şey demeden odadan çıktım. Güvenliğe doğru giderken yolda birine çarptığımda sendeledim. Kafamı kaldırıp baktığımda bunun Volkan olduğunu gördüm.

"Pardon." Dedim ve tam gidecekken bileğimden yakalandım. "Adın Uğurdu değil mi?" Diye sordu sert görünüşünün aksine nazik olan tavrıyla. Kafamı salladım.

"Kardeşimin arkadaşları adına özür dilemek istedim." Benimle birlikte çıkışa doğru yürümeye başlamıştı.

"Sorun değil." Dedim umursamaz bir şekilde. "Hey, baksana." Sabır dilendim ve durup arkamı döndüm. Önce telefonuma uzandı ve onu durdurmadım. Kendimde durduracak gücü bulamadım. "Arkadaşım bir spor salonunda çalışıyor ve yeni üyeler toplamaya çalışıyor. Bu gün kızın karşısında ne kadar güçsüz kaldığını gördüm. Senin için bir üyelik oluşturayım mı?" Diye sordu hevesle. Ardından telefonumu geri verdi.

Neyden bahsediyordu bu adam? "Hayır teşekkür ederim." Dediğimde pes etmedi ve ben giderken arkamdan seslendi. "En azından bir düşün, telefon numaramı girdim!"

——

Eve gelip bütün gün yatmıştım. Akşam annem gelince de birlikte market alışverişine çıkmıştık. "Bak bu dondurma yeni çıkmış denemek ister misin?" Diye sordu annem rastgele bir aromayı havaya kaldırıp. Dalgın bir şekilde kafamı salladım ve etrafı izlemeye devam ettim.

O sırada gözüme kenarda durup annemi izleyen adam takıldı. "Hadi kasaya geçelim." Dedim ve annem daha anlayamadan onu kasaya kadar sürükledim. Ben aldıklarımızı poşetlerken adam yine annemi izliyordu.

"Önüne dönsene kardeşim." Diye yükselttim bu sefer sesimi. "Dönmezsem ne olur? Döver misin?" Diye sordu küçümseyici bir ifade ile beni süzüp. Göğüs kafesim hızla inip kalkarken öfkeyle elimdekileri bıraktım ve adama doğru ilerlemeye başladım.

O sırada bir kaç kadın çığlık atıp geri çekilirken erkeklerin çoğu öne atılıp ikimizi de tuttular. "Beyefendi sizi dışarı alabilir miyim?" Dedi kasiyer annemi izleyen adama.

Adam bana son bir kez yan gözle baktıktan sonra marketten çıktı. Bizde annemle aldıklarımızı paketledikten sonra kasiyerin gösterdiği arka kapıdan çıktık.

Ağlamamak için dilimi ısırdığım kısa yoldan sonra eve geldik. Eşyaları masaya bıraktıktan sonra odama geçtim. Annemi böyle insanlardan koruyamamak zoruma gitmişti. Önceden görünüşüme takılmasam da her fırsatta görünüşümü aşağılayan insanların sayısı artmaya başlamıştı.

Telefonum çıkartıp Volkan'a mesaj attım.

Uğur:Kaydımı oluştur.

Volkan:Pazartesi ****'den alırım seni :)

———

Geçiş bölümü olduğu için biraz kısa oldu. Ama artık buradan sonra işleyebileceğim konu çok olduğu için iki günde bir, belki üst üste günlerde bölüm gelebilir. Bildirimleri açın :D

GURUR-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin