Aptal Aşık-17

3K 172 52
                                    


Bu bölüm daha isimler bile belli değilken notlarıma yazdığım bir bölümdü. Sadece bir kaç ufak şeyi değiştirdim.
Kendisi benim için çok değerli bir bölüm.

Bu yüzden sizden ricam bu bölüme yorum ve oy bırakabilir misiniz? Gerçekten duygulu kısımlar var ve okurken nasıl hissettiğinizi bilmek isterim. Şimdiden teşekkür ederim, iyi eğlenceler :) 🫶🏻

———

UĞUR

Zile basıp bir adım geri çekildim. Bir kaç saniye sonra kapıyı Alev açtı. Ateş konuşmak isteyince ben de evlerine gitmiştim.

Alev, "Hoş geldin." dedi ve kapıyı geçmem için araladı. Evleri bir malikaneydi ve oldukça büyüktü. Üst kata çıkan beyaz mermer merdivenler, salondaki şömine, sıcak bir aile ortamı yaratması gereken fakat buz gibi olan yemek masası...

Salonda annesi ve Volkan oturuyordu. Ateş henüz ortalarda görünmüyordu. İçeri girdiğimde gözlerimiz Volkan ile buluştu. Ama öfkeyle kaşlarımı çatıp bakışlarımı ondan çektim. "Abim üst katta, terasta. Seni onun yanına çıkartayım." Dedi Alev.

Annesi telefonunda gezinirken geldiğimi bile fark etmemişti. Üst kata çıkıp terasın kapısının önüne geldiğimizde durduk. "Dikkatli ol, bir şey olursa aşağı gel." Dedi Alev elini omzuma koyup. "Ateş'in artık bana bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Duygularım çürüdü." Dedim acıyla tebessüm edip.

Ardından içeri girdim. Kapı açıldığı gibi gözlerimiz Ateş ile buluştu. Havadaki rüzgar saçlarını uçuşturuyor, tişörtünün uçlarını havaya kaldırıyordu.

Karşısına geçip sandalyeye oturdum. "Senin hakkında diğer şeylere göre daha çok şey hatırlıyorum." Dedi ormana doğru bakarken. "Mesela?" Diye sordum ben de bakışlarımı onun baktığı yere çevirirken.

"Şu anda suratında yok ama bir gözlüğün olduğunu hatırlıyorum. Hatta ona çok sinir oluyordum ama neden sinir olduğumu hatırlamıyorum." Dediğinde güldüm. Bir insan neden gözlüğe sinir olurdu ki?

"Saçlarını hatırlıyorum. Sarı, dalgalı ve nerden bildiğimi hatırlamadığım bir şekilde yumuşak saçların var." Dedi çenesi kasılırken.

"Ben sana nasıl yardım edeceğim?" Diye sordum en sonunda dayanamayıp. "Gerçekleri söyleyerek. Sadece az kalsın beni öldürüyordun diye bu kadar değişmen bana şüpheli geliyor. Geçmişte arkadaş mıydık? Yada ne bileyim düşman falan?" Diye sordu o da sinirle.

Güldüm ve dudağımı ısırdım. Bakışları dudağıma kaydığında duraksadı. Ardından yüzünü buruşturup elini başına götürdü. "İyi misin?" Diye sordum nereden geldiğini anlamadığım bir endişe ile.

"İyi değilim. Ama sen doğruları söyledikten sonra iyi olacağım." Diye çıkıştı bu sefer. "Biz arkadaştık. Oda arkadaşı. Hepsi bu. Sadece beni çok sık gördüğün için hatırlıyorsundur." Dedim ayağa kalkıp.

"Hepsi bu kadar. Şimdi gidiyorum." Dedim ve kapıya yöneldim. Bileğimden tuttu ve beni durdurdu. "Haftaya tekrar burada buluşacağız ve sen bana birlikte yaptığımız her şeyi anlatacaksın." Alay ile gözlerimi büyüttüm ve bileğimi elinden kurtardım.

"Rüyanda görürsün." Tam çıkacakken yüreğime kazık oturtan bir şey söyledi.

"Senin yüzünden bu haldeyim ben."

Kelimeler zihnimde yankılanırken canımı acıtıyordu. Canımı çok acıtıyordu.

Buraya gelmek en başından berbat bir fikirdi. "Sana anlatsam bile bana inanmazsın." Dedim ve oradan ayrıldım.

GURUR-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin