kim seungmin×han jisung skz ff.
avuç içine yıldızlar çizmeye başladı sonra. yaralı bölgeye değdirmemeye özen gösteriyordu. "gökyüzünde yıldız kalmamış, avucuna hapsetmişsin hepsini baksana."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𓇼
seungmin yüzündeki gülüşü silmezken adamlar ona yaklaşmıştı bile. "sen kimsin lan?" dedi cüssesi seungmin'in neredeyse iki katı olan adam.
"sokak fotoğrafçısıyım, ben." diyip elindeki kamerayı gösterdi. "yolumu kaybedince size soracaktım ben de."
sevimlice konuşup adamların yüzüne bakarken ifadelerinden ikna olduklarını anlamıştı. fakat içlerinden biri hala şüpheyle bakıyordu. "abi bu, şu piçin arkadaşı olmasın?" dediğinde seungmin'in gülüşü kayboldu.
"hayır, hayır." dedi ellerini sallayıp. "bakın ben gerçekten kimseyi tanımıyorum, kayboldum burada."
en azından bu doğruydu.
içlerinden bir başkası konuşacağı sırada sokağa giren bir grup öğrenciyle dikkatleri dağılmıştı. seungmin bu andan faydalanıp geri geri gitmiş "o zaman size iyi günler." diyerek arkasını dönmüştü.
hızlanmaya başladığında bir yandan arkasına bakmaya çalıştı. adamların peşinden geldiğini görünce bu sefer koşmaya başlamış, nefesi kesilene kadar koşmaya devam etmişti.
kalabalığın arasından geçip uzun caddeyi bitirdikten sonra hiç bilmediği ara sokaklara sapmıştı. peşinde kimseyi görmeyince rahatladı fakat bu rahatlığı uzun sürmedi. etrafına baktıkça ürkütücü eski binalar ve garip birkaç tip görüyordu.
kafasını eğip yürümeye devam ettiğinde sokağın sonuna ulaşmak için dua ediyordu içinden. bir başka adımını atacağı sırada boğazına sarılan kol ve ağzına kapanan elle neye uğradığını şaşırdı.
"fotoğrafımı çektiğinde anlamıştım. amacın ne lan senin?"
seungmin kafasını iki yana salladı. elinden kurtulmak için çırpınmaya başladığında çocuk ittirerek serbest bırakmıştı. ona doğru uzattığı çakıyı görünce korkuyla "yemin ederim ki o adamlardan kaçarken geldim buraya. o an peşinden geldiğim doğru ama bu tesadüftü." diye konuştu hızlı hızlı.
diğeri dik bakışlarını bir an olsun yumuşatmazken "peşine mi taktın onları?" diye sordu. seungmin dudağını ısırıp kafasını eğdi. evet, demeye dili varmadı.
çocuk sıkıntılı bir nefes verdikten sonra çakıyı cebine atıp "geç içeri." diyerek seungmin'i kolundan tuttu ve kırık dökük bir binaya soktu.
karanlık bir geçitin sonuna ulaştıklarında seungmin sesini çıkarmadan çocuğun peşinden ilerliyordu. korkuyordu bir yandan da. çantasının ipleriyle oynayıp gerginliğinin son bulması için güzel şeyler düşünmeye çalışıyordu.
nihayet ışıkları açık bir odaya vardılar. gözlerini hızlıca içeride gezdirdiğinde kaşlarını çattı. malzemelerden de anlaşıldığı kadarıyla merdiven altı dövme stüdyosuydu fakat onun hâlâ buranın neresi olduğuyla ilgili bir fikri yoktu.
siyah atletli, çoğu yerinde dövme ve piercing olan bir başka genç "yine mi birini getirdin lan?" diye seslenince diğeri de "siktir git." demiş ve bir odanın kapısını açıp seungmin'i içeri sokmuştu.
seungmin bir köşeye sinip yerinde iyice küçülürken "evin yakın mı?" dedi çocuk. rutubet kokusu sinen kirli duvarlara bakarken kafasını iki yana salladı.
"hayır."
"ne mal gibi geziniyorsun buralarda o zaman?"
seungmin sinirlense de korkusundan belli etmemişti ona. "buralara yabancıyım, kayboldum yani."
göz devirip gömleği ve tişörtünü hızlıca çıkarmıştı üstünden diğeri de. dolaptan kıyafet alırken seungmin onun vücudunu izliyordu.
dışarıdan çelimsiz ve zayıf duruyordu fakat karın ve kol kasları tam aksini söylüyordu. göğsünde ufak tefek dövmeler, kaşında ve dudağında ise piercing vardı. yüzündeki yaralara da bant yapıştırmıştı.
giydiği bol tişörtle siyah saçları dağılırken "adın ne?" diye sordu. seungmin yutkunup "seungmin, ben." demişti sevimlice. "senin adın ne?"
çocuk onu takmayıp köşedeki çekmeceden birkaç şey almış ve cebine koymuştu. deungmin somurturken 'ne kadar kaba' demişti içinden.
"peşini bırakmışlardır, yürü hadi."
odadan çıkıp tekrar geçitten geçmek üzerelerken deminki çocuğun "lan jisung, gelirken yiyecek bir şeyler al. öleceğiz açlıktan amına koyayım." demesiyle durdular.
çocuk sinirle dişlerinin arasından "orospu çocuğu." diye soludu anında. bunu görünce dudakları kıvrıldı seungmin'in. adını öğrenmişti sonunda.
gülüşü sokağın kasvetiyle kaybolurken yan yana yürüdüler bir süre. caddeye ulaştıklarında jisung tam bir taksi çevirmişti ki deminki adamları görmesiyle seungmin'i arabaya fırlatıp taksiciye "topukla lan, topukla!" diye bağırmıştı.
seungmin daha 'sen ne olacaksın' diyemeden jisung koşturmaya başlamıştı bile.
bolum atarken bos duvara derdimi anlatiyormusum gibi hissediorum GERCEKTEN COK KIRICI
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.