göz göze

497 47 6
                                    

𓇼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𓇼

2000'lerde bir sonbahar günü...

çantasından defter ve kalemini çıkarıp yanına indirdikten sonra bir süre etrafına bakındı seungmin. eli boynunda asılı kamerasına gittiğinde önce ne yapması gerektiğini düşündü.

sonunda atıştırmalık yerken not almanın daha iyi olacağını anladı ve işe koyulmaya başladı. bir yandan krakerini yiyor, diğer yandan içine çektiği deniz kokusuyla ödevini nasıl tasarlayacağına dair not tutuyordu.

kafası sürekli eğik olduğu için başı dönüyordu, bu yüzden arada bir kafasını kaldırıp etrafına bakınıyor ve gördüğü birkaç şeyi fotoğraflıyordu. her zamanki gibi vapur yolculuğu iyi gelmişti.

arada bir dünyadan soyutlanmak için vapura biner ve iki mavinin karışımına sığınırdı. bugün de dönem ortalamasını yükseltecek önemli bir ödev için aklına fikir gelir diye buraya gelmişti hemen.

fakat aklına hâlâ fikir gelmemişti. defterini bırakıp ayağa kalktı. demir korkuluklara tutunarak ilerlediğinde "düşün seungmin, düşün." diye konuştu kendi kendine. ilginç ve üzerinde durulması gereken özel bir konu veya bir yer, ne demek olabilirdi. düşün.

kamerasını gözünün önüne getirip fotoğraflamaya değer bir şey aradı. kamerasının hafızası zaten denize dair her şeyle doluydu, neyi çekebilirdi ki başka.

kameranın merceğinden hâlâ etrafa bakarken kafasını yavaşça sola doğru döndürdü. tam o an odağına giren kişiyle kaşlarını çattığında çocuğun dudaklarının kıpırdannasıyla küfür ettiğini anlamıştı.

önünü açık bıraktığı beyaz gömleği ve yüzü kan içinde kalmıştı. sinirli ifadesiyle kendi kendine konuşuyor ve her konuştuğunda tombul yanakları şişiyordu.

çocuk, seungmin'in çantasında bariz görünen peçete paketini alıp yüzündeki ve ellerindeki kanı silmeye başladığında seungmin onun bu kaba davranışına karşı kaşlarını çattı. hâlâ kameradan ne yaptığını izlerken yanlışlıkla fotoğrafını çekmiş ve çıkan sesle çocuğun kendisine bakmasına sebep olmuştu.

panikle kamerayı yüzünden çekerken göz göze gelmişlerdi. çocuk bir süre onu inceleyip "siktir lan." demiş ve elindeki paketi fırlatıp kaçmıştı.

seungmin şaşkınlıkla arkasından bakarken birkaç adım ilerleyip nereye gittiğine baktı. vapur kıyıya yakındı ve çocuğu ön tarafa ilerlerken görmüştü.

eşyalarını toplayıp ön tarafa ilerlediğinde kıyıya yanaşan vapurla inip inmemek arasında kaldı. burası evinden oldukça uzaktı ve eve geç giderse annesi pek hoş karşılamazdı bu durumu.

çocuk arkasına döndüğünde ikinci bir göz göze gelme anı yaşanmış ve seungmin o an merakının peşinden gitmeye karar vermişti.

korkuyordu ama deminki yanlış anlaşılmayı açıklığa kavuşturmasa içi içini yerdi. gergin adımlarla inen yolcuların peşinden ilerlerken onu kaybetmemek için gözleriyle takip ediyordu.

nihayet kalabalığın arasından sıyrıldığında çocuğun koşarak ara sokağa saptığını gördü. hiç beklemeden o tarafa doğru koşturmaya başladığında sokağın ortasında sırtı dönük bir şekilde dikilen çocukla ellerini dizlerine yaslayıp nefesini düzenledi. uzun zamandır bu kadar koşmamıştı.

"dur lütfen, dinle." dedi nefeslerinin arasında. "benden neden kaçıyorsun bilmiyorum ama fotoğrafını yanlışlıkla çektim. özür dilerim."

"demek buraya kaçtın orospu çocuğu. seni bulamayacağımızı mı sandın lan?"

bir grup iri yarı adam gülerek konuştuğunda seungmin kaşlarını çattı. onlar direkt olarak önündeki çocuğa mı bakıp gülüyordu yoksa yanlış mı anlamıştı?

içlerinden biri yürümeye başladığında önündeki çocuk da geri geri yürüyordu. bir başkası "sakın kaçayım deme!" diye bağırdığında seungmin korkuyla yutkundu. fakat çocuk, adam ona doğru geldikçe seungmin'e daha çok yaklaşıyordu.

çocuk kafasını yana çevirip onun duyacağı bir sesle "şunların fotoğrafını çek." diyince seungmin duraksadı. "hemen!" panikle dediğini yapıp adamların fotoğrafını çekince hepsinin sinirli ifadesi seungmin'e döndü.

seungmin içinden 'bittim ben' derken çocuk ona iyice yaklaşıp "sokak sanatçısı olduğunu söylersin, zarar gelmez sana." demiş ve bir hışımla koşmaya başlamıştı.

onun peşinden koşup buralara kadar geldiğine bin pişman olan seungmin ise kafasını arkaya çevirip hüzünle gidişini izledi. tazı gibi koşup gözden kaybolmuştu çoktan. bari adını öğrenseydim, dedi içinden.

içine derin bir nefes çekerken ona doğru gelen adamlara dönüp hafifçe gülümsedi ve "merhaba?" dedi elini sallayıp.

more than words

her sey bu fotonun sucu(biraz da twitterda dolasirken tweetini gordugum kisinin) 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

her sey bu fotonun sucu
(biraz da twitterda dolasirken
tweetini gordugum kisinin

bu ikiliyi ve hikayelerini cok icsellestirdim bu yuzden en sevdigim ficim bu olacak sanirim
lutfen siz de onlari cok sevin<3⭐💌

more than words, seungsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin