yara bandı

207 40 24
                                    

𓇼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𓇼

vapurun iskeleye yaklaşmasıyla kapılar açılırken seungmin de kalabalığın ardından ilerlemeye başladı. sınavlarla dolu bir haftanın sonunda yuvasına dönmüş gibi hissediyordu.

yuva.

ailesinden sonraki sığınağı vapurlar ve deniz kokusu olmuştu. ikinci bir yuva gibiydi onun için. öyle yürekten bir bağlılıktı ki bu, babası önceki hayatında balık olduğunu söyleyip dururdu sürekli.

bu yüzden gördüğü her balığa hüzünlü bakışlar atardı.

insanların peşinden sakince ilerleyip üst kata çıktı. dış tarafta çok kişi olmadığı için oraya doğru ilerledi ve çantasını oturacağı yere bıraktı. bugün kamerası yanında yoktu, şimdi gerçekten yalnız başınaydı.

oturup bir süre hafifçe yağan yağmuru izledi, sonra da denizi. en son gelip geçen insanlara baktı ve bakışları bir durakta durdu. geçen günkü tilki gözlü çocuk değil miydi bu?

kulaklarında kulaklığı, donuk ama bir o kadar pür dikkat ifadeyle okuduğu kitabıyla seungmin'in tam çaprazında oturuyordu ve onun da üstünde okul üniforması vardı. onu incelerken buralarda oturduğu veya sevgilisinin yanına gittiği ihtimalleri arasında gidip geldi ama ikincisi daha ağır bastı.

o da yuvasına dönüyordu demek.

gözleri dalarken hafifçe iç çekti. önüne dönüp deniz kokusuyla baş başa bıraktı kendini yeniden. parmaklarını sağ elinin iç kısmında gezdirdi sonra. yıldızlar çoktan silinmişti, jisung'u son görüşünün üstünden de bir haftadan fazla geçmişti.

onunla arkadaş olmak isterdi mesela ama bazen imkansız olduğunu düşünüyordu. iletişim kurabilmek için tesadüflere sığınmak yetersizdi, onu gördüğü anda ya numarasını ya da fax numarasını falan vermesi gerekiyordu ki anca öyle iletişimde kalabilsinlerdi.

vapur son durakta dururken çantasını alıp inenlerin peşinden ilerledi yavaşça. yirmi dakika sonra dönüş vapuruna binecekti, o zamana kadar bir şeyler yemeyi düşünüyordu.

dalgın dalgın ilerlerken bir anda koluna sarılan elle yanındakine baktı. "özür dilerim, refleksle tuttum seni. jeongin ben."

tilki gözlü çocuk?

o kadar dalmıştı ki onun varlığını bile unutmuştu. donuk ifadesinin altında böyle kibar birinin olduğunu tahmin edemezdi üstelik. kafasını sorun yok dercesine sallarken "memnun oldum, seungmin ben de." demişti.

jeongin hafifçe gülümsedi. gözleri iyice küçülürken yanaklarındaki çukurlar yeşerdi. "burada olduğuna göre serseri hyungumun yanına gidiyor olmalısın."

more than words, seungsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin