altı / devamlı yeni bir şey

704 107 36
                                    

pazar günü gelmiş ve beraberinde jungkook'la yeni bir buluşma daha getirmişti.

jimin nihayet jin ve jungkook'un ilk randevusunu konuşabilecekleri için rahatlamış hissediyordu, jungkook'u gördüğünde yanaklarının birazcık yandığını hissetti, elleri de biraz titriyordu sanki.

garip.

"merhaba." ilk konuşan jimin'di.

"merhaba. nasılsın?"

jungkook her zamanki gibi kibardı.

"her zamanki gibiyim. sorduğun için teşekkürler, girelim mi içeri?"

hâlâ dışarıda durduklarından dolayı sormuştu jimin, fakat jungkook'un gergince ensesini kaşıması jimin'e genç olanın başka planlarının olup olmadığını düşündürdü.

"ne oldu?"

"iki saat sonra boks kursum var ve kahvaltımı da yapmadım yani korkarım ki bir şeyler yemezsem ölebilirim," yüzüne sergileyebileceği en özür diler ifadesini takınmıştı.

"ah... o zaman... başka bir gün mü buluşmak istiyorsun?" jimin biraz hayal kırıklığı içindeydi ama yapacak bir şey de yoktu.

"hayır. çoktan geldiğimize göre şu yakınlardaki 'sweet and salty'e gidip biraz pankek falan alsak nasıl olur diye düşündüm, çünkü yani, en iyi pankek ve donut orada... ne diyorsun?" jimin'e beklenti içinde baktı.

bu jimin'in jungkook'la gitmiş olacağı başka yeni bir yer olacaktı ve jimin yeni yerlere gitmekten nefret ederdi, çünkü bilinmezliği sevmezdi, anksiyetesi daima galip gelirdi ve en nihayetinde eve gitmeyi tercih ederdi.

bu defa da, başını salladı. tuhaf hissetmişti.

"tamam... bir şeyler yemek zorunda kalmadığım sürece."

sesinde biraz belirsizlikle, jungkook dışında her tarafa bakarken konuştu.

"bir şeyler buluruz."

jungkook sürekli bir şekilde enerjik ve heyecanlı gözüküyordu.

birkaç dakika içince ufak tatlı dükkanına giriş yaptıklarında jimin'in fark ettiği ilk şey mekanın kalabalık olmasıydı.

stresli hissetti ve sanki anksiyetesi de onu bir yoklamaya başlamıştı.

jungkook kapıyı büyük olanın geçmesi adına açacak kadar kibardı, içeride de onu takip etmiş fakat asla 'çok' yaklaşmamış ve jimin'e bir tür korunma hissi vermişti.

"üst kata çıkmaya ne dersin, orada hep az insan olur ve siparişlerimizi de veririz."

jimin baş salladı.

birkaç masanın dolu olduğu üst kata çıktılar ve diğer insanlardan en uzak masayı seçtikten sonra jimin nihayet oturdu, artık daha iyi hissediyordu.

jungkook menüyü alıp hızlıca bir bakındıktan sonra jimin'e verdi.

"bir şey denemek ister misin?"

jimin garip bir şekilde oturarak menünün üzerindeki üçgen şekilde dilimlenip çikolatayla kaplanmış ve meyvelerle süslenmiş, neredeyse her türü yapılmış olan pankek fotoğraflarını incelerken sormuştu jungkook.

"hayır, kahveden devam edeceğim, teşekkür ederim."

"tamam. aşağı inip sipariş edeceğim, hemen gelirim."

jungkook merdivenleri inmeye başladığında jimin genelde yanında taşıdığı not defterini çıkardı, nihayet birkaç boş sayfayı dolduracağı için heyecanlıydı.

randevu : jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin