on / hisler

691 93 36
                                    

ertesi sabah jimin derslerine odaklanmayı denese de ders dinlemekten çok uyukluyor haldeydi. jungkook'la olan tüm bu 'yeni şey' onu meşgul ediyordu bu yüzden dans derslerinden de geri kalmıştı, ikinci evi gibi hissettiren tek yer de kütüphaneydi ve bir gün yine yeni gelen kitaplardan birini okurken tanıdık bir ses duydu.

"dünyanın en güzel kütüphanecisi neredeymiş?"

jungkook jimin'in huzur içinde oturup kitabını okuduğu masaya yaklaştı.

"korkarım ki bir bilgim yok," jimin kitabı kapatıp ayağa kalkarak genç olanı süzdü, her zamanki gibi siyahlar içindeydi ve iyi görünüyordu.

"ah, hadi ama... senin için dediğimi biliyorsun. bile bile bozuyorsun oyunumu."

"ne oyunuymuş?"

az önce jimin ona bulaşmış mıydı? kendisini bile şaşırtmıştı.

"gerçekten çok kötüsün hyung. sanırım sana getirdiğim atıştırmalıkları vermeyip kendim yiyeceğim."

jimin'in karnı guruldadı.

"hayır hayır... şaka yaptım. oyunun muhteşemdi. en iyisi. ve ben de iyiyim işte, sadece... atıştırmalıkları versene bana." eğer yalvarması gerekiyorsa muhtemelen yalvarırdı. jimin gerçekten açtı.

jungkook ufak poşeti sağ elinde tutarak jimin'e yaklaştı ve tam ona vermek üzereyken, poşeti arkasına saklayarak jimin'in yüzüne yaklaşabileceği kadar yaklaştı.

ne sikim...

jimin geri çekilip masasına yaslandığında neredeyse çığlık atacaktı.

"ne yapıyorsun ya?" şaşkınlığı tüm yüzünden okunurken irileştirdiği gözleriyle sordu.

"yani, sana yiyecek bir şeyler getirdiğim için önce ödülümü almam lazım."

"ödülün?"

jungkook gözlerini devirdi, ufak bir gülümseme hâlâ yüzündeydi.

"öpücük istiyorum hyung. çok mu?"

evet... jimin şimdi gayet iyi anlamıştı.

"bu... ama... ben çalışıyorum... ve, ve... bakteriler... ve neden?"

"tamam, o zaman ilk öncelikle, dişlerimi fırçaladım ve antibakteriyel bir gargara bile kullandım bu yüzden muhtemelen tadım da nane gibi, ve senin dişlerini en son ne zaman fırçaladığın da umurumda değil, iş yerinde dudaklarına ufak bir öpücük kondurmamın da nesi yanlış? etrafta bizi görebilecek kimse yok."

jungkook ve jungkook'un jimin'in aklında beliren her problemi çözebilişi.

"ama yine de... neden yeniden yapmamız gerekiyor? geçen gece bir sürü öpüştük."

jungkook kollarını göğsünde çaprazladı.

"bana öpüşmelerimizden hoşlanmadığını ve bir daha yapmak istemediğini mi söylüyorsun?"

jimin'in yanakları yeniden yanıyordu.

"hiç öyle bir şey demedim." utanarak mırıldandı.

jungkook derin bir nefesi kütüphaneye bıraktı.

"teşekkürler tanrım. gel buraya." jungkook yeniden gülümsedi ve jimin'e kendisini kitap raflarının arasına doğru takip etmesini işaret etti.

büyük olan kendinden istenileni yaptı ve şimdi ikisi de 'yeni gelenler' rafının önündelerdi, etrafta kimse yoktu.

"burada öp beni."

jungkook yeniden bir öpücük istediğinde jimin gergince dudağını dişledi.

"burada hiç kimseler yok. gelip bana bir öpücük ver." jungkook ellerini arkasına doğru koydu ve dudaklarını büzerek ona uzandı.

randevu : jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin