dokuz / hisler

1K 106 88
                                        

nefes alışını düzene sokmaya ve gözyaşlarını silmeye çalışırken, jimin kapısının tıklatıldığını duydu.

karşılık vermemişti.

ardından kapının açıldığını ve birinin içeriye adımladığını da işitti.

"jin, şu anda konuşmak istemiyorum."

yatakta bir ağırlık hissettiğinde gözlerini devirdi çünkü konuşmak istemediğini gayet net belirtmiş olduğunu düşünüyordu, abisi neyini anlamamıştı?

"ya ben?"

kanı damarlarının içinde kaynıyormuş gibi hissetti, jungkook'tu bu, ne sikim oluyordu?

jimin yüzüne kadar çektiği battaniyeyi indirdi, en azından burnuna kadar, gözleri kocamandı ve caddede yüzüne araba farı vurmuş bir geyik kadar şaşkın görünüyordu.

"burada ne yapıyorsun?"

kendi gözlerine inanamazken sessizce sordu.

"pekala ne aramalarıma ne mesajlarıma cevap verdin ve endişelendim, nerede yaşadığını da bildiğim için..." jungkook omuz silkti ve geniş odayı inceledi.

"um... üzgünüm... telefonum nerede onu bile bilmiyorum..." dürüsttü ve nihayet battaniyeyi yüzünden tamamen indirmeye karar vermişti.

"sorun yok. sadece bilmeni istedim ki jin ve ben... yani... biz pek anlaşamadık. olağanüstü biri, gerçekten komik ve zeki, ama onunla asla görüşemem..." jungkook jimin'in zaten biliyor olduğu şeyi açıkladığında göğsüne bir başka acının saplandığını hissetti.

yani bu kadar mıydı? sahip oldukları bu şeyin sonu... kendisine hissettirdiği bu şeyin sonu... birçok şeyin.

jimin derin bir nefes aldı.

"bir kere daha deneyebilir misin? belki ona başka bir şans daha versen... belli ki seni tanıyacak kadar zamanı olmadı ve eğer beraber daha çok takılırsanız senin ne kadar iyi biri olduğunu görecek."

jungkook şefkatle gülümsedi ve yatakta jimin'e biraz daha yaklaştı.

jimin uzaklaşmadı, bunun yerine kendini savunmasız ve açıkta ama en azından genç olana daha yakın hissetmişti. tuhaf hissetmemek garip geliyordu.

"jiminah... abinle görüşmemden gerçekten memnun olacak mısın? sürekli onunla olmama, onu öpmeme, çift olmamıza..."

jimin biraz düşündü.

"eğer bu seni her gün görecek olmam demekse, o zaman evet."

jungkook yeniden sevimlice gülümsedi.

"ama biz beraber takılsak daha iyi olmaz mıydı? abin olmadan sadece ikimiz."

jimin kaşlarını çattı, genç olanın ne demek istediğini anlayamamıştı.

"ama bunu neden isteyesin ki?"

bütün bunlar jimin'in yabancı olduğu şeylerdi ve bazı açıklamalara ihtiyacı vardı. kendisiyle görüşmeye istekli birinden geçerli bir sebep duymalıydı.

"çünkü senden hoşlandım. seninle zaman geçirmekten hoşlandım." jungkook'un bu konu hakkında ikinci kez düşünmeye ihtiyacı yok gibi görünüyordu.

"ah... şey... sanırım arkadaş olabiliriz. gerçekten bana eşlik edişinden keyif alırım." jimin bahsedileni anladığını düşünüyordu.

"senin sadece arkadaşın olmak istemiyorum jiminah. seni bir randevuya çıkarmak istiyorum."

jimin'in kalbi hızlandı.

"hayır."

"hayır? neden olmasın ki?" jungkook anlamamıştı.

randevu : jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin