müthiş geçen gezilerinden sonra jimin sahiden de iyi hissetmişti. bir sürü yeni şey kendisi için bir seçenek haline gelmişti ve tüm bunları jungkook ile denemek için sabırsızlanıyordu. ilişkilerinin ilerleyiş şeklini sevmişti fakat sevdiği şey daha çok bugünlerde nasıl hissettiğiydi. oldukça sakin ve huzurluydu, özgür, dopdolu, mutlu ve sürekli azgın.
bu şekilde hissetmek istediğinden değildi, sadece elinde olmuyordu. aklında hep jungkook vardı ve işte, yani o adam... enfes, yakışıklı; o masum gözleri, ateşli bedeni ve bir şekilde artık jimin'in fantezilerinde bir tabu olmaktan çıkmış penisi ile jungkook, jimin'in zavallı aklı için çok fazlaydı.
bir gün jimin gecenin bir yarısında uyanmıştı ve aleti acı verici şekilde sertti, görmüş olduğu rüyadan birkaç kısım hatırlayana dek de ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. ama işte, jungkook... öpüştüğü, dokunduğu, sürtündüğü. bu rüyalardan biriydi fakat kendisinde hâlâ kendini rahatlatacak gücü bulamıyordu çünkü yani, jungkook'la olduğu zamanki kadar iyi hissettirmeyeceğini düşünüyordu ve o gece de, pijamasında bir kabarıklık ve yaramaz aklıyla uykusuna geri dönmüştü.
neyse ki düşünmesi gereken birçok şey vardı, ateşli erkek arkadaşı dışında, bu yüzden hoseok'un stüdyosunda yapacağını kabul ettiği yaklaşan dans dersleri için çalıştığı yeni kareografisine odaklanmayı denedi. fakat kareografisinden memnun kaldığı kadar hoseok'un bunu sevip sevmeyeceği hakkında endişeleniyordu da.
"ee, ne düşünüyorsun?" diye sordu nefes nefeseyken, jungkook'un geniş odasında hoseok'a tüm dansını göstermesinin ardından ter içinde kalmıştı.
"bence bu güzel jimin. gerçekten olağanüstü ve zarif," konuşan şaşkınlık içindeki hoseok'tu, açıkça görülüyordu ki jimin'i ilk kez dans ediyorken görmek ona fazla gelmişti.
"teşekkür ederim, ama şüphelerim var..." jimin odayı şöyle bir inceledi, oturmak için bir yer arıyordu fakat bulamadığında öylece yere oturdu.
jungkook'un odası... yani en hafif tabiriyle ilginçti çünkü duvarında şu açılıp kapanabilen duvar yataklarından vardı ve bu odaya epey bir genişlik kazandırmıştı, geniş odada yalnızca büyük bir gardırop, çalışma masası ve tam karşısındaki duvarda da dev bir ayna vardı. her şey düzenli, temiz ve ferahtı. jimin bu odayı sevmişti ve asıl sevdiği şeyse kokusuydu çünkü ona jungkook'u hatırlatıyordu.
"ne hakkında şüphen var?" diye sordu hoseok, yerde jimin'e katılırken.
"kareografi oldukça yavaş ama yine de bir sürü dönüşü ve bale hareketi var, yani yeni başlayanlar için uygun olur mu bilmiyorum." bunu günlerdir düşünüyordu jimin, sahiden de bu işe her şeyini koyuyordu.
"kareografiyi yeni başlayanlar için biraz basitleştirsen nasıl olur peki? çok zor olduğunu düşündüğün hareketleri basitleriyle değiştirebilirsin, şimdi denemek ister misin?" diye sordu hoseok ayaklanırken, yardım etmeye hep hazırdı.
"hm... yapabiliriz. bu iyi bir fikir, sadece jungkook için sorun olur mu emin değilim çünkü yaklaşık iki saattir odasındayız ve belki de yapması gereken ödevleri falan vardır," dedi jimin eline bir havlu alırken, boynundan akan teri de onunla sildi.
"hemen bir sorayım." hoseok kapıyı açmış ve bağırmaya başlamıştı.
"kookah, odanı bir yarım saat daha kullanabilir miyiz? işimiz neredeyse bitti."
"elbette, zaten makalem üzerinde çalışıyorum ben de," birkaç güne bitmesi gereken bir ödevi için bilgisayarı ile ilgilenen jungkook oturma odasından bağırdı.
"hadi yapalım şunu," dedi hoseok hevesle, böylece jimin kalkmış ve detayları daha iyi fark edebilmek için vücudunu aynaya çevirirken müziği başlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
randevu : jikook
Fanficjimin abisine iyi bir sevgili bulmak için çıktığı randevuda jungkook ile tanıştı. ( © all rights are belong to poppyvalo on ao3 )