randevu : jikook

on yedi / hormonlar

birkaç günün ardından, beraber geçirdikleri son samimi dakikaları düşünürken jimin huzursuz, düşünceli ve elbette, azgındı.

neden jungkook'un dudaklarının kendi aletini sarması bu kadar iyi hissettirmişti?

çok ıslaktı yani, ve sıkı.

jimin, bugün jungkook'un yoongi ve bir müşterisi ile bir "planı" olduğunu biliyordu, çünkü kütüphanedeki öğle molasında bunu konuşmuşlardı, fakat jimin'in onu görmesi gerekiyordu. acilen. birdenbire epey ihtiyaç dolu ve ilgi isteyen birine dönüşmüştü, ki biliyordu ki jungkook'a eve gelip gelemeyeceğini sorduğunda jimin'e asla hayır demezdi.

ne yazmalıyım, ne yazmalıyım...

jimin

buluşmanız nasıl geçti?

eğer açsan evde biraz pizza var, yani gelip benimle yiyebilirsin.

ve biraz da takılabiliriz

eğer çok yorgun değilsen

ve eğer istersen

sinirleri iyice gerilmeye başlamıştı.

jungkook

hâlâ buluşmadayım.

bir saate gelsem olur mu?

çok geç mi olur?

jimin telefondan saati kontrol etti, 22.13, siktir. çok geç, ama kimin umurunda.

jimin

hayır, hiç sorun yok.

bekliyorum seni.

gencin gelmesini beklerken jimin evi temizlemeye karar verdi çünkü onu sakinleştiren sayılı şeylerden biri de buydu.

bulaşıkları yıkadı, tozları topladı, banyoyu bile temizlemişti, jungkook'un diş fırçasını hazırladı ve yeni bir ağız gargarası çıkardı -eskisini bitirmişlerdi-, ve tüm işi bittiğinde ter içinde olduğunu fark etti.

süper. siktiğimin salağı.

saat on bir buçuktu ve jungkook her an gelebilirdi.

banyoya koştu ve kıyafetlerini üstünden atar atmaz kabine girip en hızlı duşunu aldı, jungkook'u çok bekletmek istemiyordu.

vücudunu kurulayıp bornozunu giydikten sonra lavabodan çıktı ve oturma odasına ilerledi, ki girer girmez bir çığlık koparmıştı çünkü jungkook evdeydi! ve jin ile oturuyorlardı. gencin çoktan burada olduğunu görünce biraz korkmuştu.

"merhabalar." jungkook ona gülümsedi.

"merhaba... ben, benim bir duş almam lazımdı çünkü kirliydim."

jungkook başını salladı.

"tamam."

"evi temizledim. bu yüzden kirliydim." jimin açıkladı, jin ve jungkook yalnızca ona bakıyordu.

"pekala..." jungkook başını salladı, yeniden.

"lavaboyu temizledim ve bütün bulaşıkları yıkadım ve biraz da toz temizledim ve..."

"tanrım ya, kardeşim daha garip olabilir miydi?" jin sözünü böldü, jimin'in tatlı küçük açıklamalarına gülüyordu.

"bence çok sevimli," jungkook ise şefkatle büyüğünü izlemeyi sürdürdü.