İnsan merak ediyor geleceğini. Kimlerle karşılaşacağını. Aşk gibidir merak. Kime aşık olacağını bilemeyen, meraklı bir çocuk gibidir.
1 Ay Sonra
Bir aydır evden çalışıyordum. Toplantılar, projeler, gelen yeni çalışanlar. Bunun gibi bir sürü işimi yaptım. Ama artık yeter di. Annemin beni sevecegim diyerek beni sıkmas. ablamın gelip 'bak bu evdeki son günlerim bana iyi davran' demeleri. Babamın ben sırf işe gitmemem için söylediği sözler. Bir ay boyunca evden çalışmak ve ailenle uğraşmak mı yoksa iş yerine gidip orada doya doya çalışmak mı. Galiba ikinci seçenek. Ben de ailemi seviyorum ama bazen çok darlıyorlar ve bu beni sinir ediyor. Onları çok seviyorum ve kıyamıyorum. Tabi bazen arada bi ablama vuruyorum sonra o bana vuramıyor ağ ağ ağ çok iyi gülüyorum deyilmi.
Barlas ve Ayberk en son bir kaç hafta önce beni kontrol etmeye gelmişti. Gene gereksiz gereksiz konuşup gitmişlerdi. Tabi tek amaçları sinirimi bozmak ve beni deli etmek ama başaramayacaklar çünkü ben kimlere katlanmışım haberleri yok.
Sabah saat yedi gibi telefonun alarm sesiyle kalktım. Direk telefonu elime aldım. Gelen mesajlara baktıktan sonra aklıma vurulduğum günde bilinmeyen bir numaradan gelen mesaj aklıma geldi. Ne yazıyordu? Hatırlamıyorum. Mesajları teker teker kaydırarak o mesajı bulmaya çalıştım. O sırada yatağımın tam karşısındaki dolaba doğru yürüdüm. Dolaba geldiğimde telefonu yatağın üstüne atıp dolaba döndüm. Elime aldığım kazağa ve pantolona bakatım. Kazak, beyaz, boğazlı ve inceydi. Pantolon ise siyah geniş bir patolon du. Odamın direk sağında kalan lavaboya girdim. Soğuk bir duş aldıktan sonra bornoz giydim. Yarama baktım aslında kendimle gurur duyuyordum. Çünkü o kadar iyi bir mimar dım ki insanlar beni öldürmeye çalıştılar.
Aynaya biraz daha baktıktan sonra üstümü deyiştirip aşağıya indim kimse daha uyanmamıştı. Biraz etrafa bakındıktan sonra yukarı tekrar çıktım. Evin anahtarları, cüzdanım, telefonum, biber gazı, kelebeğim, İsviçre çakısı ve makyaj çantamın bulunduğu çantamı alıp ayakkabılarımı giyip uyanan annemleri öpüp evden çıktım.
Kapıyı kapattıktan sonra garaja doğru ilerledim. Garaj benim odamın altında kalıyordu.
İlk önce annemin arabasını sürmek istedim ama sonra ejder'in cazip bakışlarına dayanamayıp ona bindim. Şimdi siz dersiniz sen anahtarı boşuna mı aldın diye, motorun anahtarını bırakıp annemde arabanın anahtarını alabilirdim ama neyseki üşengeç ve bir şeylere bağlanmayı seviyordum.
Motoru çalıştırıp yola koyuldum. İstikamet Karşıyaka. Rota oluşturuldu:)
📈
"Gü..nay..dın..lar herkese. N'aber?" dediğimde Açelya koşarak boynuma sarıldı. Öyle bir içtenlikle sarılıyordu ki ayrılmaya kıyamadım.
"Geçmiş olsun kızım yaa." diyerek benden ayrıldı. "Ben de Barlas'tan ve haberlerden öğrendim senin vurulduğunu. Bir hafta boyunca yayınlandı haberlerin."
Haberlere çıkabileceğimi biliyordum ama bir hafta boyunca haber olacağımı düşünmemiştim. "Bir haftayı bana ayıracak ne yaptım ki? En fazla vuruldum işte.." diyerek yüzüne baktığımda yüzünde 'sen ciddi misin?' Dermişcesine bir bakış vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder'in Ateşi
Ficção Adolescente🐉 Ailemi kaybettiğim gün başladı bütün olaylar. İntikam ateşiyle yanıp tutuştum. Gerçekten de aşka inanamamaya başlamıştım ki karşıma o herkesin bildiği ve korktuğu Başkomiser Berk Can Çakal çıkana dek. Birimiz suçlu birimiz masum. Hangimiz kazanac...