Cevapların Kıyısında

7 1 1
                                    

Cyrs ile odada yalnız kalmıştık. Cyrs bana endişeli ama nazik gözlerle bana bakıyordu.
"Daha sorulacak çok sorun olduğunun farkındayım ancak söylediğim gibi burasının eğitmenlerinden biriyim ve şimdi gitmem gerekiyor ama merak etme seninle arkadaşlarından biri ilgilenecek eminim yaşıtın birinin yanında daha rahat edersin."
Cyrs kapıyo doğru yönelip dışında her kim varsa ona doğru seslendi,
"Jace! Tatlım, içeri gelebilirsin."
Kapından içeri adımını atar atmaz o karman çorman balsarısı saçları ve kehribar gözleri tanımıştım.
Bu kaba yabancıyı gördügüme sevineceğimi hiç düşünmemiştim ancak tanıdık bir sima görmek içimi rahatlatmıştı.
"Beni çağırmışsınız Bayan Cyrs."
Cyrs kafasiyla beni gösterip, aramıza yeni bir melez katıldı ona rahat ettireceğinden hiç süphem yok, kendini evinde hissetmesine yardımcı ol.
Çocuk içeri girdiğinden beridir ilk kez dönüp baktı. Gözbebeklerinin büyümesinden onun da beni hatırlamış olduğunu anladım.
"Anlaşıldı Bayan Cyrs."
Cyrs odadan çıkarken isminin Jace olduğunu öğrendiğim çocuk bana doğru yaklaştı.
"Sana dikkat etmen gerektiğini söylemiştim."
Şaşkın şaskın çocuğun suratına bakarken sonunda yataktan kalkmaya çalıştım.
Jace endişeyle yanıma gelip ayağa kalkmama yardım ederken
"Yavaş ol, Xaio'nun büyülerinin etkileri acı vericidir." dedi.
Kafam hala karmakarışık olduğundan başımı sallayıp itaat etmekle yetindim.
Elimi tutup kalkmama yardım ederken onun parmağındaki yüzükte de benim bilekliğimdeki taşa benzer bir taş olduğunu fark ettim. Bakışlarımı nereye çevirdiğime bakıp,
"Sanırım sana pek bir şey açıklamadılar, biz öğrencilerim birçoğunda bu taşlardan var.Bizler meleziz, güçlerimiz stabil değol bu taşlar güclerimizi bir merkezde toplayıp olası felaketleri engelliyor diyebiliriz. Herkesin taşı kendine özgü o yüzden kaybetmemeye özen göstersen iyi olur."
Ayakta durmayı başardığımı görünce beni bırakıp elini uzattı
"Ben Jace, sanırım bir nevi burdaki mentorunum diyebiliriz."
Dudakları kendinden emin bie ifadeyle yukarıya kıvrıldı.
Karşılıgında çekinerek elimi uzattım.
"Samantha, umarım fazla uzun sürmez ve bu çılgınlık bir an önce son bulur."

Jace in önderliğinde alabildiğine kapılarla dolu upuzun bir koridora çıktık. Hâla yaşadıklarımın şokunda bir şeyleri ölçüp biçmeye çalışıyordum.Fazla sessiz ve gergin bir yürüyüş olduğunu fark edip bunu bozmaya karar verdim.
"Jace,nereye gidiyoruz?"
"Sorularının cevaplarını bulmaya."

Jace birkaç koridordan döndükten sonra sonunda bir kapının önünde durmuştu. Kapıya yaklaşıp bir şeyler fısıldadığını gördüm ancak söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Aynı anda kapı gıcırdayarak açıldı.
Kapının ardında ne görmeyi beklediğimden emin değildim ama tüm bu atmosfer kalbimi geldiğim ilk andan beri deli gibi hızlandırıyordu.
Jace kapıyı sonuna kadar aralayıp kollarını alaycı bir centilmenlikle içeriye uzattı,
"Önden buyur ufaklık."
Jace'e göz devirip içeriye girdim.
Burası gerçekten devasa bir kütüphaneydi.Girdiğimiz kapıya baktığımda bu kadar yüksek tavanlı olması imkansızdı.Tavan resmen göğe uzanıyordu sonunu göremiyordum.
Gördüklerime anlam veremediğimi fark eden Jace söze girdi.
"Büyü,burda görebileceğin her yerdedir.Burda gördüğün hiçbir şeye aldanma çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Her neyse ana kütüphaneye hoş geldin."
Gözlerimi tavandan alıp Jace'e döndüm
"Burdaki tonlarca kitaptan bana cevap mı arayacağız cidden?"
Jace her zaman takındığı alaycı tavrıyla güldü
"Ahaha tabii ki hayır, beni takip etmeye devam et,göreceklerin çok daha fazla hoşuna gidecek."
Jace ortası büyük bir boşluk olan sarmal merdivenlerde ilerlerken ben nereye bakacağımı şaşırmış halde onu takip ediyordum.Arada orda olduğumdan emin olmak istercesine arkasına dönüp beni kontrol ediyordu.
"İşte,senin cevapların."

QuestialHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin