O anda anneme bağırıp çağırmak istedim neden bahsediyordu o böyle...? Yine de konuşmaya devam etmesine izin verdim.
"Ben melezleri korumak ve onlar hazır olana dek onları izlemekle görevlendirilmiş birkaç yüz koruyucudan yalnızca birisiyim.
Seni izlemekle görevlendirilmiştim ancak birkaç saat içinde yeni yaşına girmenle bu görevim tamamen sona erecek.Bana yeni bir görev verilene kadarsa işlevsiz olacağımdan yok edileceğim. Burada gördüğün birçok kişi orijinaldir. Orijinallerin insanlar gibi duyguları veya zayıflıkları yoktur. Yaşamları veya sevdikleri yoktur. Antikler tarafından tekrar tekrar kullanılmak üzere yaratılmışlardır.
Bu gruba: Koruyucular,bazı elçiler ve bazı eğitmenlerin dahiller.Bu açıklamalar benim sana karşı son görevim Samantha.
Yeni hayatına hoş geldin."
Gözlerimden yaşlar boşalmaya başlamıştı tüm bunlar bir tür kabus olmalıydı.Bildiğim,inandığım ve gördüğüm hatta sevdiğim her şey yalan olamazdı.
Ayaklarım kendiliğinden harekete geçtiler anneme sarılmak ve tüm bunları unutmak istiyordum.Anneme ulaşır ulaşmaz ellerimden kayıp gitti. Annem hayır koruyucum ben ona dokunur dokunmaz kollarımda koca bir avuç beyaz tüye dönüşüvermişti.
Tam o anda odaya Jace girdi ben ellerimi yüzüme koymuş ağlarken omzumu kavrayıp yanıma çömeldiğini hissettim.
"Üzgünüm Samantha."
Kendimi kimsesiz,savunmasız ve fazlasıyla yalnız hissediyordum. Hıckırarak ağlıyor ve titriyordum. Jace ben ayağa kalkabilecek duruma gelene kadar benimle beraber yerde öylece oturdu.
Artık ne sormam gerektiğinden veya nasıl davranmam gerektiğinden hiç emin değildim.
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle Jace'e döndüm.
"Lütfen beni hava alabileceğim bir yere götür,lütfen."
Jace başıyla onayladı ve ayağa kalkmama yardım etti.
Birkaç dakika içinde camdan kapıları olan bir terasın girişindeydik. Parmaklıklara olabildiğince yaklaşık ciğerlerimde hiç oksijen kalmamışçasına tüm havayı içime çektim ve ilk kez bulunduğumuz yerin neye benzediğini kendi gözlerimle gördüm. Yer yoktu. Ne kadar yukarıdaydık veya deneyimlediklerime dayanaraktan yukarıda mıydık, bundan bile emin değildim.
Jace usulca yanıma yaklaştı.
"Hiçbir şeyi anlamlandırman veya kabullenmen kolay olmayacak Samantha ama şunu bilmelisin ki yalnız değilsin.Ben buraya geleli 3 yıla yakın oldu ve hâla tüm bunların bir hayal olup olmadığından emin değilim."
Bakışlarımı korkunç manzaradan Jace'in gözlerine çevirdim hiç düşünmeyeceğim bir şekilde ona minnettardım tüm bu karmaşa içinde bildiğim dünyadan bana tanıdık gelen tek şey oydu.
"Teşekkür ederim Jase."
Jase şaşırmış gibiydi ama bu şaşkınlık sanki onu keyiflendirmişti.
"Her zaman, ki burada zaman farklı işler."
Şişkin yanaklarımın ardından gülümsedim.
"Bana Sam de."
Bunu duyan Jace' de bana içtenlikle gülümsemişti bunu onu gördüğüm anda fark ettiğim kehribar gözlerde çok net bir şekilde görmüştüm.
Birkaç dakika yanyana düşüncelere dalmış dışarısını izlerken Jace sessizliğimizi bozdu.
"Haydi,seni odana götürelim.Cevap bulmak istiyorsan önce kendini bulmalısın."
Jace'e döndüm
"Peki bunu tam olarak nasıl yapmalıyım?"
Jace omuz silkti
"Sanırım derslere katılmakla başlayabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Questial
Fantasy17 yaşındaki Samantha liseden mezun olmak üzeredir. Sonunda kendisini asla ait hissedemediği tüm o koridorlardan ve insanlardan uzaklaştığını ve artık farklı şeylere odaklanabileceğini düşünen Samantha'yı çok farklı bir gerçeklik beklemektedir.