Antalya deplasmanından sonraki 1 hafta çok güzel geçmişti. Deplasman gecesi haber gelmişti ve ertesi gün yeni transferlerimiz İstanbul'a gelmişti. Galatasaray için çok heyecanlı iki transferdi bunlar. Eğer takımda tutunabilirlerse bizim için harika bir sezon olurdu gerçekten. Sonuçta boru değillerdi yani. Uruguay milli takımdan Muslera babanın arkadaşı Lucas Torreira ve İtalya'dan Dries Mertens... Geleli 1 hafta olmuştu ve bir hafta antrenmanlara katılmışlardı. Akşam ki maçta muhtemelen antrenman eksikliğinden ilk 11 çıkmazlardı ama eminim ki oyunun bir noktasında oyuna girip kendilerini gösterirlerdi.
Bugünü daha heyecanlı olamazdı. Hem bu 2 muhteşem transferin ilk maçıydı hem iç saha maçıydı hem de akşam Nefte bu maçı hep beraber izleyecektik. Bugün izinli olmam da çok güzel denk gelmişti bütün gün bıcır bıcır etrafta gezindikten sonra evden giyinip çıkmak yerine bir GS Store alışverişi yapmaya karar verdim. Heyecanlı ve aynı zamanda mutluydum. Bence bu yeni iki transferde yeni bir alışverişi hak ediyordu.
Nur'a planımı anlattığım da çok hoşuna gitmese de bana eşlik etmeye ikna olmuştu. 1 saat sonra evden çıkmaya hazırdık yani en azından ben.. Hayır Nur bunu da yapmamıştın... Resmen simsiyah kepli bir şapka takmış, siyah güneş gözlüklerini takmış ve üstüne de beyaz bir t-shirt giymişti. Altında ki siyah pantolondan da bahsetmiyordum. Nur yine tüm Beşiktaşlılığını üzerine giymiş ve sanki birisi onu tribünde ya da GS Store da görürse bir daha Vodofone Park'a girişi yasaklanırmış gibi kendini kamufle etmeye çalışmıştı... Allah'ım nelerle uğraşıyordum.
Bin bir zahmet en sonunda evden çıkabilmiştik... Bu olayın bu kadar uzamaması gerekiyordu. Beşiktaş'ın maçı olduğunda neredeyse sabah namazı ile bizi Vodofone Park'a diken kız nedense bugün bir türlü hazırlanamamıştı. Kurt kışı geçirirdi ama yediği ayazı unutmazdı sen dur Nur hanım bende bunu unutmayacaktım.
GS Store a geldiğimizde karşımda Fatih'i görmeyi beklemiyordum. Ya da bekliyordum ya... Nur tabi ki de yine yanına kendinden bir yandaş çağırmıştı... Yarım saat kadar dükkanda gezdikten sonra kendime bir tane yeni sezon formalarından, atkılarından ve çok güzel durduğuna inandığım yağmurluklardan aldım. Malum önümüz sonbahardı... Nur ise atkıyı anlamsız bulmuş ve yaz günü gereksiz olduğunu söylemişti... Sanki geçen hafta Beşiktaş maçında kafasına atkı bağlayan bendim..
Nur bayılmadan GS Store dan çıkabilmiştik. Saat de zaten geç oluyordu. Bu sefer de İsmail sayesinde ayarladığımız VIP tribününe geçtik. Nef'in atmosferi kesinlikle başka hiç bir tribün ile kıyaslanamazdı. Ultraslan'ın muhteşem pankartları parıl parıl parlıyordu. Her yer sarı kırmızıydı. Daha asil ve güzel bir şey görmemiştim. İsmail çoktan oturmuştu. Yanında ise Caner vardı... Bu çocuk niye son zamanlarda her yerden çıkıyordu. Biz böyle sürekli göbeğimiz bağlıymış gibi beraber mi hareket edecektik. İsmail'in diğer yanında ise Rüvoş vardı. Çok şükür sevdiğim bir yüz.
Yanlarına gittiğimiz de Caner pişkin pişkin sırıttı. Biliyordum bu gülüşü, saçma sapan bir şey söylemek üzere olan Mert Hakan sırıtışıydı bu... Bakalım Caner'in ağzından ne çıkacaktı.
' Arkadaşlarınızı evlerine gömeceklermiş. Öyle dediklerini duydum.'
Al işte. Bir kere de mantıklı bir cümle kur be adam işin gücün zırvalamaktı.
' Hiç zannetmiyorum Caner. Bizimkiler çok iyi hazırlandı hem baksana iki yeni transferimiz var takıma ve takım ruhuna çok iyi gelecekler eminim ki.'
' Bakalım Melike hanım karşı taraf da çok iddialı duruyor.'
Karşı taraf Giresunspor Caner.. Ne kadar iddialı durabilirler ki Allah aşkına. Tam susması için bir şeyler söyleyecek iken kenarda ısınmakta olan Kerem, Barış ve Yunus yanımıza yaklaştılar. Günüm daha fazla güzelleşemezdi. Bir de şu maçı alırsak bu gece bebekler gibi uyurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Florya Premsesi
Teen FictionEğlenmek amacıyla yazılmış amatör bir deneme. Olabildiğince gerçekçi kalınmaya çalışılmıştır. Okursanız ne mutlu, Yorumlarınızı beklerim. ✨️HİKAYEMİZ BİTMİŞTİR, İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.✨️