Herkese merhaba:) Çok uzun bir ara oldu ama bilerek biraz beklemek istedim. Çünkü okunma sayım çok az ve buda insanın ister istemez hevesini kırıyor. Yinede tekrar burdayım ve şansımı deneyeceğim. Hikayenin kapağında ve kendisinde birtakım düzenlemeler yaptım. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlara ihtiyacım var. İyi okumalar:)
Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey, yatağımın karşı duvarında duran gökyüzü manzaralı duvar saatimdi. Saatin 8'i 5 geçtiğini görünce yorganı üstümden fırlatıp, telefonumu elime aldım. Annemle babam hastaneye anneannemin yanına gittikleri için, annem beni uyandıramamıştı ve sabah erken uyanıp kahvaltımı doğru düzgün yapmam için on kere tembihlemişti. Ama tabi ki ben uyanamamıştım. Bu aptal alarm neden çalmaz ki sanki? Ah pardon çok zeki ben iyi ki dün telefonu sessize almışım(!) Zaten dün akşam başıma gelen olaydan sonra ne yaptığımı bilemez durumdaydım. Ben topluluk önünde konuşabilmeyi bile daha yeni becerebiliyorken, böylesine bir durum karşısında kafamı kuma gömmek istiyordum. Bu insan hakları ihlaline girer mi? Çünkü resmen çocuk benim hayatıma kara leke gibi sürülen fotoğrafı saklamakla kalmamış, birde sayfasında paylaşmıştı. Binlerce kişi beğenmişti ve bu yetmezmiş gibi altına yazdığı yorum beni iyice bitirdi.''Rüzgarın çılgın kızı gelinle damadı coşturuyor!''
~~~
Hazırlanıp evden çıktıktan sonra koşar adımlarla durağa gittim. Kahvaltı etmediğim için karnım deli gibi açtı. Annem eve gelip, hazırladığı kahvaltı masasını bıraktığı gibi bulunca beni öldürecekti. Yolda giderken bir şeyler almayı düşünsem de hazır durağı sorunsuz bir şekilde bulmuşken, koşarak durağa gitmeyi tercih ettim. Dün ki olaydan mı bilmem ama gece hiç rüya görmemiştim. Bana kalırsa rüya görmememin sebebi, fotoğrafa kafayı çok takmamdan kaynaklanıyordu. Çocuğa mesaj atmayı düşünsem de Asel ısrarla beni engelliyordu.
O kadar takıntılı bir insandım ki birinin ilgisini üzerimde hissetsem neden diye düşünüp o kişiden uzaklaşmam ışık hızında gerçekleşirdi. Sanırım bu zamana kadar bu yüzden yalnızdım. Hayatıma aldığım insanlara o kadar güvenmem gerekiyordu ki, beni hiç yalnız bırakmasınlar istiyordum. Sanırım ciddi anlamda sorunlarım vardı. Sürekli saçma sapan rüyalar gören, onlara göre yaşayan, arada bir garip sesler duyan ve hisleri falcı kadınları bile utandıran derecede güçlü olan bir insansın Evren! Tabi ki sorunların var!
Ben bunları düşünürken otobüs ineceğim durağa gelmişti ve bende inip okula doğru yürümeye başladım. İlk dersi kaçırdığım için bahçede oturup, teneffüs zilinin çalmasını bekledim. Bu sırada kızların neden geç kaldığımla ilgili attığı tüm o mesajları okumaya başladım. Asel başıma bir şey geldiğini düşünmüştü. Ee tabi konu ben olunca bunu düşünmemek imkansızdı.
''Evren sen nerdesin bu saate kadar ya?''
''Kızım o fotoğraf ne öyle ? Dünden beri gülüyorum.''
''Hadi madem derse girmedin niye haber vermiyorsun be canım?''
Kızlar heyecanlı, Asel ise telaşlı bir şekilde söylenerek yanıma geliyordu. Sanırım teneffüs zili çalmıştı. O kadar çok dalmıştım ki zilin çaldığını fark etmemiştim.
''Annemle babam evde değildi biliyorsunuz. Sabahta uyanamadım, napıyım.''
Ben tüm şirinliğimi kullanarak açıklamamı yaparken, Selin ile Ilgın tost yiyordu. Fotoğraf olayını duymazdan gelmiştim. Cidden o konuyu düşündükçe kızarıyordum. Sabah kahvaltı etmediğim aklıma gelince durup ''Ya! Ben kahvaltı etmedim. Hadi çabuk kantine gidelim.'' deyip kızları kantine doğru çekiştirdim. İkinci derste matematik olduğu için bir saat daha açlığa dayanamayacaktım açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞÇI
FantasyEvren, daima sınır tanımadan yaşayan, hayal dünyası gökkuşağı gibi yedi rengin en güzel tonuna sahip bir genç kız. Savaş ise hayatı boyunca zorluklarla karşılaşmış, yüreği kumsal gibi kocaman bir delikanlı. Ve Evren'in kendinde olan gücün farkına va...