8. Sen beni reddetmezdin.

489 100 165
                                    

Pişmanlık, gün boyu kahverengi saçlı adamın damarlarında gezinirken tuvalete her gittiğinde boynundaki morluklara bakarak küfür etmekten kendini alamamıştı. Bir an önce sevgilisine görmek, ona karşı hissettiği vicdan azabından biraz olsun kurtulmak istiyordu. Eve geldiği zaman Felix'in evde olmadığını kolayca fark etmiş, biraz daha rahatlamak isteyerek kendini banyoya atmıştı. Üzerindeki yoğun alkol kokusundan kurtulması gerekiyordu.

Telefonunda dün gece Felix tarafından bırakılan sayısız cevapsız arama ve mesajlara kısaca cevap verip bir sorun olmadığını söylemişti. Onca şeyi yaptıktan sonra bir de Felix'e kızmak gibi bir hataya düşmek istemiyordu. Onun olanlardan haberi olmasa da en azından içindeki olumsuzluk fırtınasından kurtulmalıydı. Hiçbir şey olmamıştı, olmayacaktı. Akşam olup Felix eve geldiğinde ona verdiği aşırı tepki için ondan af dileyecek, içindeki huzursuzluğu dindirebildiği kadar dindirecekti.

Kendini aceleyle banyoya attı. Çıplak vücudundan akan buz gibi su fiziksel olarak bedenini biraz üşütse de aklını ve kalbini yakan ateşi söndüremedi. Felix olmasa Hyunjin'e yaptıklarından biraz olsun pişmanlık duymazdı fakat Felix vardı. Ona sadık ve bağlı olması gerekirdi. Yaptığı koca bir hataydı.

İşini bitirdiği zaman beline sardığı havluyla duştan çıktı ve üzerini hızlıca giyindi. İşine fazlasıyla geç kalmışken daha fazla geç kalmak istemiyordu ki telefonuna gelen bildirim sesi onu duraksattı. Felix mesaj atmış olmalıydı. İçini sıkıştıran ve kalbini hızla çarpmaya zorlayan stresiyle telefonunu aldığında gördüğü mesajın Felix değil de Hyunjin'den olmasına rahatlamakla daha çok gerilmek arasında gidip geldi. Uzun olan boynunun bir fotoğrafını atmış, izlerini beğendiğiyle ilgili bir şeyler zırvalamıştı. Minho ise ona böyle mesajlar atmamasını söyleyip mesajdan çıktı. Felix'e yakalanmaya niyeti yoktu.
__________________________

İkilinin tekrar görüşebilmesi akşam saatini buldu. Felix eve geldiğinde dün geceki kadar olmasa da gergindi. Sevgilisinin dün gece telefonda başlattığı kavgayı bugün aynı şekilde sürdüreceğini düşünüyordu ama Minho onun hiç beklemediği bir şeyi yaparak ona sımsıkı sarıldı. Felix'in Changbin'le görüşmesini istememesine rağmen Felix'in kendisini asla aldatmayacağını biliyordu. Sarışına bu konuda güveni tamdı. O sadece, Felix'in Changbin yüzünden kendisinden ayrılmasından korkuyordu. Jisung ve Hyunjin, ilişkilerine çok fazla burnunu sokmazdı, zaten ikisinin de Felix'i gerçekten umursadığı söylenemezdi. Changbin'se ciddi anlamda iyi niyetli bir adamdı. Felix'in kafasını mutlaka karıştırırdı.

"Minho?" diye mırıldandı Felix sorar gibi. Bedenini saran kolların amacını kavrayamadı. Beklediği bu değildi. "Bir şey mi oldu? Sen dün neredeydin? Sabaha kadar seni bekledim."

"Taehyun'a geçmiştim. Çok içmişim sanırım sızıp kalmışım."

Anladığını belli edercesine küçük bir sesle mırıldandı Felix. Hemen ardından devam etti. "Bana çok sinirliydin."

"Sinirliydim evet ama şimdi geçti. Yeterince üzdüm zaten seni değil mi?" dedi Minho. Elini sevgilisinin çenesine yerleştirip hafifçe okşadı. Sarışının göz altları birazcık şişti, bugün diğer günlere göre daha yorgun görünüyordu ve üzerinde bariz bir sigara kokusu vardı. "Sigara mı içtin sen?"

"Evet, duş almak için canım çok sıkkındı. Kıyafetlerimi değiştirdim ama bir işe yaramadı sanırım. Korktum biraz."

"Neden korktun?"

"Seni kaybetmekten."

"Felix senin beni kaybetmen mümkün değil bebeğim."

Ellerini sevgilisinin kollarına yerleştirip onları okşadı Minho. Sarışını göğsüne doğru çekip ona iyice sarıldı. Sigara kokusundan çok haz etmeyen biri olsa da şu an Felix onu rahatsız etmiyordu.

Duman | Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin