14. Seni çok seven biri emin ol zaten senden gitmek istemez.

488 98 215
                                    

Lütfen yorum yaparak okuyun ve oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar dilerim.🤍
_____________________

Genç adamın tek sorunu yine sessiz ve bitmek bilmeyen gecelerdi. Bu gece Minho'dan ayrıldıktan sonra yalnız uyuyacağı ilk geceydi. Bundan öncesinde az da olsa üç gece boyunca Changbin'le birlikte uyumuşlar, sarışın onun sayesinde derin düşünceler içinde çok fazla kaybolmamıştı. Yanında yatan bedeni fark ettiği zaman hissettiği boşluk biraz olsun kaybolmuş, anılarının ve yalnızlık hissisinin ağırlığı altında ezilmemişti. Bu geceyse her şey biraz daha farklıydı. Ne de olsa odasında yalnız kalacaktı.

Üzerine üzerine gelen duvarlar ve diğer eşyalardan başka onu izleyen kimse yoktu. Yatağında dönüp durduğu birkaç saatin ardından kısa süreli daldığı uykularla küçük kabuslar onu ziyaret etmiş, ter içinde uyandığı rüyalar yüzünden uyumaktan vazgeçmişti bu yüzden odasındaki pencerenin önünde oturup dışarıyı izleme kararıyla tekli koltuğa kurulmuştu.

Başını kaldırıp gökyüzüne baktığında göz göze geldiği ay, babasının yanındayken odasında kilitli kalıp ayı izlediği günleri ona hatırlattı. Özellikle tek başına kaldığı zamanlar odasının kapısını kapatarak uyumaktan bile nefret ederdi. Mümkün olduğunca açık dururdu kapısı, çoğu insan gibi varlığından emin dahi olunamayan ruhani varlıklar tarafından izlenmekten korkmazdı. Biliyordu çünkü; korkulacak şey o varlıklar değil, şeytandan bile korkunç olabilen insanlardı. Bunca zaman en çok zararı insanlardan görmüştü.

Akıttığı gözyaşları oturduğu tekli koltuğun sırtına düşerken üst üste birleştirdiği kolları çenesinin hemen altındaydı. Dışarıya attığı bakışlar masum bir çocuğun bakışlarını andırıyor, bir seyler düşünmemek için kendini zorluyordu ama bu sessizlikte ve sakinlikte bu oldukça zordu.

Acaba Minho ne yapıyordu? Özlüyor muydu? Hiç düşünüyor muydu? Ya da babası? O yaptıkları için biraz olsun pişmanlık duyuyor muydu? Duysa bir şey fark eder miydi, onu affedip hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmek kolay mıydı? Bir de annesi vardı tabii. Yaşadığından bile emin olamadığı annesi...

Apartmanın karşısındaki ağaca doğru öterek uçan baykuşun sesi irkilmesine sebep oldu. Ağaçların dalları hafifçe oynadı ve Felix'in gözlerinden yeni bir yaş aktı. İçinde kapanmayan bir boşluk vardı sanki. Tüm her şey içine çekiliyor fakat asla kaybolmuyordu. Felix tüm o ağırlıkları taşımak zorundaydı.

Gözlerinin önüne istemsizce az önceki rüyası gelirken derin bir nefes alıp yutkundu. Bir rüyadan ziyade anılarının tekrarıydı gördükleri. Kabus gibi geçen hayatı sanki onları kaldırabiliyormuş gibi kabuslarında tekrar ediyordu.

Bir anlığına kapısının hareket ettiğini hissederek oraya baktı ama bir şey göremedi. Tam o sırada pencereden gelen rüzgar yüzünden kapısının çarparak kapanmasıyla göz bebekleri büyüdü. Kapı üstüne kapanmıştı. Kalbi yoğun bir çarpıntıya kapılarak onu farkında olmadan derin nefesler almaya zorlarken kelimenin tam anlamıyla kapıya koştu. Burada kilitli kalmayacaktı, kalamazdı. Gerekirse kapıyı kırardı ama yine kalmazdı.

Kolu hızlıca indirmeye çalıştı ama beceremedi. Ya kol gerçekten de sıkışmıştı ya da hissettiği panik yüzünden olmuyordu. Tir tir titreyen elleri yüzünden kolu zor kavrıyordu. Birkaç kere daha denedi ancak lanet kapı bir türlü açılmadı. Eğer biraz daha açılmazsa kafayı sıyıracaktı. Şu an kapanan kapı ona göre rüzgarın kapattığı bir kapı değildi, babası tarafından üzerine kilitlenip günlerce dışarı çıkmasına engel olan kapıydı.

"Kapıyı aç." dedi kısık sesle. Kapıyı bir kez daha zorladı. Annesinin çığlık atan sesini duyuyordu artık. Sanki zaman akmayı bırakmıştı. Yirmi iki yaşındaki adam gitmişti de on üç yaşındaki Felix gelmişti. Eşyaların kırılma sesleri, annesinin ve babasının bağırışları kulağına doldukça her şey daha çok birbirine karışıyordu. Minho yanında olsaydı böyle olmazdı. Minho olsaydı ona sarılır, onu sakinleştirirdi. Yalnız olmadığı için bunlar aklına gelmez, bu aptal anıları defalarca kez tekrar tekrar yaşamak zorunda olmazdı. "Kapıyı aç!" diye resmen bağırdı bu sefer. Bir yardım çığlığı gibi çıktı sesi. Yumruk yaptığı eli kapının üzerine sertçe indi. Gözlerinden durmadan dökülen yaşlarla önünü gördüğü bile söylenemezdi, görüşü bulanıktı. "Durun artık lütfen! Anneme vurma!"

Duman | Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin