9

31 13 11
                                    


9

babama dair çok fazla anım yoktu çok küçük olduğumdan dolayı onu pek te hatırlamıyorum bazen yüzünü hafifce bile anımsayacak olduğumda hayatımda hiç mutlu olmadığım kadar mutlu oluyordum, hemen tamamını hatırlamaya çalışıyordum ama nafileydi kötü olan şeyler zihnimde gitmeyip tozlu raflarda gün yüzüne çıkmayı beklese de güzel şeyler bir bir kayboluyordu .

Tuğba bir keresinde 'bir şeyleri birilerini unutsak bile kalbimiz unutmaz, sadece onu gömülü olan yerden çıkarmamız gerekirdi bu da bazen çok zordur.' Demişti aslında bir bakıma haklıydı sanırım Tuğba onu haklı bulduğumu söylesem büyük ihtimale havalara uçardı . kimseyi istemiyordum sadece babamı istiyordum ölünce onu görebilecek miyim bilmiyordum öyle bir şey olacağını bilsem Sanrı'ya bırakmadan kendi kafama sıkardım.

Tuğba bana aslında bizi bir yerlerden izlediklerini söylemişti o zaman ona bunun fazla çocukca ve saçma olduğunu söylemiştim ama geri kalan günlerde aslında öyle olmasını her şeyden çok istediğimi fark ettim . ne olursa olsun arkamda hissettiğim varlığı olsun istemiştim ,şimdi düşünüyorum da ya belki izliyorsa sanrımm bu halde olduğumu bunları yaptığımı görmesini istemiyordum, görseydi benim hakkımda ne düşünürdü sanırım üzülürdü , çok üzülürdü hem de.

"Afra asla gözlerini kaçırmaz!"

 Nehir'in beni bilmem kaçıncı kez uyarışından sonra dik durmaya özen göstererek kafa salladım gözlerim bir kez daha yeşilerin arasında gezdi, bahçede yer yer olan rengarenk çiceklerde gezdi bakışlarım. çiceklerin arasında  görünmediklerini sanan korumalara göz devirip tekrar Nehir'e baktım. 

sabahtan beri dik dur , özür dileme , gözlerini kaçırma , sakın korkutuğunu gözlerinde gösterme , seksi ve güclü dur asla boyun eğmiş gibi olma bunun gibi bir çoğu şeyler söylüyordu. artık sinirden çığlığı basacktım , ayrıca en azından bilgisiz gibi görünmemem için sabahtan beri kendimi savunmayı bana öğretmeye çalışıyordu ama beni yere yapıştırmak dışında bir şey yapmıyordu artık gerçekten de benden bıkmış bir hali vardı. sanki kendi isteğimle burada surup onu dinliyormuşum gibi , taş kafa kenarıda durup bizi izliyordu her seferinde yere yapıştığımda elini yüzüne kapatark  utandığını söylüyordu benim adıma , ara sıra bana direktifler vererek kurtulmama yardım etse de saniyesinde  Nehir ustaca bir hareketle beni geri yere seriyordu.

"çok fazla gevşeksin biraz sık kendini." diye uyardı , ellerimi gösterdiği gibi yumruk yaparken tek kaşımı artık sinir bozukluğuyla kalırdım .

" haftalarca dayak yiyip sağlam yerin kalmadıktan sonra 3 dinlenip tekrar yere yapıştırıldığımdan bütün eklemlerim öldü kusursa bakmayacaks-" birden kolumdan çekip  karın boğluğuma geçirdiği yumrukla iki büklüm olunca cümlem yarıda kesildi.

Bize dövüşmeyi mi öğretiyor dolaylı yoldan dövüyor mu anlamıyorum El?

" kendini korumayı bilseydin bunlar yaşanmazdı." diye önerie bulundu. kafamı yerden kaldırıp sinirle ona döndüm.

"her gün kaçırılıp ölesiye dövüldükten sonra yıllardır haberim dahi olmadığım ikizim yerine geçmiyorum kusura bakma ." dedim söylenerek .

İkizimin de bütün pis işlerde psröağı olan güce aç birisi oldupumu da bilmiyordum, zahmet olmasa kusura bakmasın.

" bence gayet hakı bir sebep." dedi taş kafa kolarını bağlamış kenardan bizi izlerken, ters ters bu sefer ona baktım "sağ ol ya"dedim kinayeyele sanki haftalarca bana işkence eden o değilmiş gibi.

" bu bir bahane olamaz bir kadın her zaman kendini koruyabilmeli"dedi ben ayağa kalkarken.

"herkes sizin gibi manyak ve sadist olmadığı için ihtiyaç duymadım pardon." dedim ellerimdeki toprağı silkelerken.

ikizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin