Seungmin
"Sevgili Minho,
Yazdığın mektup gönlümü hoş etti. Bu ince düşünceniz epey değerli nazarımda. Ben hep sizinle tanış olmak isterdim lâkin hiç nasip olmadı. Kısmet mektup yoldaşı olmak imiş. Benim hâlim iyidir sahi siz nasılsınız? Umarım bizim işlere koşuştururken bitap düşmemişsinizdir. Anam sizi yoruyor mu? Yüreği kıpır kıpırdır durduğu yerde durmaz hep telaşa içindedir. Köyde durumlar nasıl? Anneniz, Chaeryoung afiyetlidirler inşallah.
Minho sana demek istediğim bir şey var. Belki de bunu diğer mektubun ardından okuyorsun diyeceğimi çoktan işittin lâkin gönlüm ateş içindedir. Tanrı, bedenini dinlenmeye çağırdı. Ruhuna da dinginlik versin. Acına ortak olmak isterim. Başınız sağ olsun.
Zannımca bu mektubu okuduktan sonra eşyalarını hazırlamaya koyulacaksın. İlk ve son kez mektuplaşmamız olacak bu. Cephe de seni bekliyoruz. Güçlü kal Minho. Baban seninle gurur duyacaktır."
Kim Seungmin
Kağıdı katlayıp dikkatlice zarfa yerleştirdim. Gözyaşlarımı elimin tersi ile silip postallarımı geçirdim ayağıma. Zarfı da gömleğinin cebine özenle koyup çadırdan çıktım.
Hava kararmış akşam yemeği vakti gelmişti. Burnuma dolan yemek kokusuyla uzun kuyrukta yerimi aldım. Elimde tabldot ile masaları dolandı gözlerim nihayet bizimkileri gördüğümde yavaş adımlarla yanlarına gittim.
Kimseden çıt çıkmıyordu. Sıcak çorba boğazımdan aşağı süzülürken düşüncelere dalmıştım bile.
Lee Eunwoo; cephede komutanım, köyde daimi müşterimiz, yüreğimde bana kol kanat geren bir kahraman ve Minho'nun babası. Bende yeri çok ayrıydı.
Babamla gençlik yıllarında yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Babam rahmetli, vefat ettikten sonra bize çok yardımcı olmuş hep anar güzel anam.
Şimdi sıra bende. Minho ilk tren ile cephede olacak. Ben varımı yoğumu ortaya koyup ona destek olacağım.
Düşünce aleminden sıyrıldığımda yemeğim de bitmişti. Usulca posta çadırına adımlarken gömleğinin cebinden zarfı çıkardım. Teslim ettikten sonra nöbet için yerimi aldım.
Uzun bir gece olacaktı. Beklemek zordur. Hele ki birinin yollarını gözlemek.