Minho
Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla yüzümü ekşiterek doğruldum sırtımı yasladığım ağaçtan. Gözlerimi açar açmaz Cimcime ile bakışmamız bir oldu. Şımarık şey pek oyuncudur. Diğer oğlaklar karın doyurma peşinde koşarken Cimcime benim yanımda alır soluğu.
Kıkırdayıp başını okşadım. Normalde yerinde durmaz acele oyun oynamak için beni rahat bırakmazdı. Bugün sakindi gözlerime daha yumuşak bakıyordu. Hoş benim de işime gelir hiç takatim yok. Sırnaşıp kendini sevdirdi kerata.
Güneş tepeyi terk etmişti. Bir saate kalmaz batardı. Tezim sürüyü toplayıp yola koyulmak lazım gelirdi.
Dudaklarımda ,dedemden yadigar radyoda çalan, babamın en sevdiği türküyü mırıldana mırıldana köye girerken içimi bir sıkıntı kapladı.
Keçileri ağıla koyduktan sonra üstümdekileri çıkarıp temiz üst baş giyindim. Yukarı eve çıkarken amcamgilin ayakkabılarını gördüm. Felix bana demediydi herhal anam çağırdı yemeğe.
İçeri girdiğimde anam yengemin omzunda, Chaeryoung amcamın kucağında gözleri kıpkırmızı ağlıyordu.
Ne olduğunu anlamadan Chaeryoung koşup boynuma atladı ağlaması daha da şiddetlendi.
Felix'e baktığımda kalkıp elindeki zarfı tutuşturdu avucuma.
Herkesin gözü bana dönmüştü kardeşimi kucağımdan indirip yüreğim ağzımda açtım zarfı.
Okuduğumda bacaklarım beni taşımayı bıraktı. Dizlerimin üstüne düştüğümde kalbim sıkışıyordu. Sesler uzaktan geliyordu. Tek duyduğum ritmi bozuk kalbimdi. Kıytırık ciğerlerimdeki hava yetmiyordu.
Hiçbir şey demeden sımsıkı tuttuğum mektupla koşup çıktım evden. Ayaklarımın beni nereye götürdüğü yönünde en ufak bir fikrim yoktu sadece kalan son gücümle koşuyordum.
Nefesim tükendiğinde sırtımı verdiğim kapının ardında kimin olduğunu çok iyi biliyordum.
Tokmağın tıkırtısını duyduğumda doğruldum. Bulanıklaşan görüntüden rahatsız olup kolumla sildim gözlerimi.
İşte karşısındaydım, mahvolmuş halimle. Beni içeri aldığında divana oturacaktım ki gözlerim karardı. Dengede durmakta zorlanıyordum. En son öylece yığıldımı hatırlıyorum.