3. Bölüm (Su Tek Haklı Katildi)

47 16 97
                                    

İyi okumalar....

Şu an kostığım kadar hızlı koştuğum başka bir gün hatırlamıyorum.

Hayatınız boyunca elbette birçok hızlı koşu yapmıştık. Mesela çocukken köpek kovaladiginda. Yada biniceğiniz metronun son seferinin kalkmasına beş dakika kala. Bir yere yetişmeye çakşırken. En iyi ihtimalle tekrar çocukken yarış yaptığımızda.

Şu an ne ben bir otobüsü, metroyu kovalıyordum. Neden bir köpek beni kovalıyordu. Tahmin edecegin gibi yarışta veya maratonda da değildim.

Beni kim mi kovalıyordu? Ah pek bir şey değil ya. Sadece okuldaki öğrencilerin bir kısmı beni öldürmek için kovalıyordu. Sen hiç böyle bir olayda koşmaysan çok şanslısın.

Çok karışık anlattığımın farkındayım. Durumun hiç mantıklı olmadığının da farkındayım fakat bulundum bu durum zaten genel olarak hiç mantıklı değil buradaki dördüncü yılımdı fakat ilk kez öğrencilerin bir kısmı diğer öğrencileri öldürmek için kovalıyordu burada neler dönüyordu bilmiyorum umarım mantıklı bir açıklaması vardı ama sanmıyorum.

Birdenbire bir kovalamacının içine düştüm kovalamaca nasıl başladı bilmiyorum veya ben ne zaman ne ara dahil oldum da bilmiyorum farkında olduğum tek şey hayatta kalmak için koşmak zorundayım ve tekrar ediyorum beni öldürecek olan kişiler tekrar okul arkadaşlarım. Okul arkadaşlarım demek biraz tuhaf geliyor çünkü hiç bir zaman bizi ısırmak, parçalamak gibi şeylerden kovalamadılar. İyi anlaşamadık ama hiç böyle bir davranışlarını da görmemestim.

Şu an aşağı doğru koşuyordum. Aşağı nere mi? Ben de bilmiyorum.

Konferans salonu? Spor salonu? Havuz? Hepsi olur ama bu yaratıklar olmaz!

Mantığım bir aptal olduğumu haykırıyordu. 'seni aptal. Orda köşeye sıkışırsin. Kaçamazsın!" diyordu ama hislerim ise tek kurtuluşun aşağıda olduğunu söylüyordu. Nadiren yaptığım bir şeyi yaparak şu an hsilerimi dinliyordum. Yanlış bir zaman seçmis olabilirdim. Fakat okul arkadaşlarınız canavara dönüşüp sizi kovalamaya başlayınca işin doğrusu yanlışı kalmıyordu.

Şu an kurtulmak için tüm okulu ve içindekileri yakabilridim.

Aşağı kata indim. Büyük kapıları arkandan kapattım. Biliyorum, biliyorum aptallık.

Koşarak konferans salonuna ilerlerken karışma bir öğrenci çıktı. Yüzü paramparça olmuştu bu yüzden kimdi bilmiyorum.

Elimi duvara götürerek yangın tüpünü nerden geldiğini bilmediğim bir güçle sökerek yüzüne fırlattım. Kafası duvar ile tüp arasında kalıp parçalanırken midem dans ediyordu. Dediğim gibi okul arkadaşlarınız canavara dönüşüp sizi kovalamaya başlayınca işin doğrusu yanlışı kalmıyordu. Nefsi müdafaa sayesinde ceza almayacağıma inanıyordum fakat bu durumu aileme nasıl anlatırım bilemem. Beni asıl onlar öldürecek!

Konferans salonundan hayır gelmeyeceğine kendimi inandirarak Spor salona ilerledim. Nasıl olsa burdan kurtulunca ailem beni çiğ çiğ yiycekti bu yüzden riski almak pek zor gelmedi.

Bu bloktaki salon sanırım küçük olandı. Okçuluk ve tenis için kullanılıyordu. Eğer sandım yaver giderse birkaç ok ve bir yay bulanırdim belki. Bakalım paslanmış mıyım? Bunu öğrenmek için ne güzel bir fırsat değil mi? Yaşasın! Ağğ.

Salonun kapısını açtığımda arkamdan kargaşa sesi duydum ve koca kapıları kilitliyerek içeri koştum. Evet, bu da aptallık. Normalde bu kadar geri zekalı değilim kusura bakmayın. Biraz panik herhalde. Yada sadece öğlen yediğim tost dokundu.

İsyan En Büyük Günahtır;Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin