Spor Festivali

21 2 0
                                    

      
      Sabah kalkıp kahvaltımı yaptım. Evde annem olduğu için, yemekleri kafaya takmaya gerek yok. Kahvaltıyı yaptıktan sonra, erkenden evden atıldım. Festivalin başlamasına daha varken, evden atıldım.

     Yolda yaylana yaylana yürüyordum. Markete girip çikolata ve kahve aldım. Bir parka oturup, kulaklığımı taktım. Müzik dinleyip kitap okuyorum. Çimenlerin üzerinde, oturup kitap okumak içimi rahatlattı. Şimdi asıl sorun şu ; elimde bir şey olmadan, çok dejavantajlı bir durumdayım. Umarım işin sonu kötü olmaz. Birde annem izliyor, asıl sorun o. Kesin Türkçe bir şekilde tezahürat yapar. Yada "kaybedersen gebertirim" gibi şeyler söyler. Annem o kadar sıkıntı değil. Asıl sıkıntılı kişiler  gelmemiş, yani abimler ve Mine . Mine'nin  gelmemesi  artı bir şey. Benim tam tersim. Ona ters bir şey olduğunda, hiç kimseyi tanımaz. Biraz da insanlarla uğraşmayı seviyor. Bu yüzden bazen bana sıkıntı çıkarıyor. Abimlerse beni bir erkeğin yanında görseler, sonunu Allah bilir. Yani Midoriya filan yanıma gelip soru sorsa, çocuğun yaşayıp yaşayamayacağı muamma.

     Spor Festivali nin yapılacağı yere doğru gitmeye başladım. Keşke kostümlerimizi kullanabilsek. Neyse artık, elimden ne geldiğince.

      Festivalin başlama saati geldi, hepimiz sahada toplandık. Midnight sensei hakemlik gibi bir şey yapıyordu. Çark çevirdiler ve engelli parkur çıktı. İlk etap engelli parkur.

     Herkes bir anda kapıdan çıkmaya başladılar. Daha doğrusu deniyorlardı. Birbirlerini ittirerek geçmeye çalışıyorlardı. Kıyafetimin ucundan yırtıp uçan kaykayıma çevirdim. Hayal ettiğim şeyleri dönüştüre bilmek çok güzel bir şey.

      Kaykaya binip, hepsinin üzerinden geçtim. Onlar hala uğraşıyorlardı. En sonunda Todoraki buzu ile herkesi dondurdu ve geçti. Önümüzde giriş sınavındaki robotlardan vardı. Önüme çıkana dokunup taşa çevirdim. Hala kaykayımla ilerliyorum. Todoroki ise buzunu kullanıp geçmişti. Bakugou patlamalarını kullanarak hallediyordu. Şimdi ise karşımızda mayın tarlası vardı. Mayın patlaması ile oluşan taşları topluyorum. Yani kimseye göstermeden. Zaten bu toz dumanın içinde kim görsün. Yeterince topladığımı düşündüğümde yeniden Kaykaya binip bitişe ilerlemeye başladım.

      Midoriya nın zekice hamlesinden sonra ikinci olmuştum. Midnight, ikinci etap için çarkı çevirdi. Süvari yarışı çıktı. Ne saçma şeyler yahu. Kiminle olacağımı bilmiyorum. Ben bunları düşünürken, çoğu kişi eşleşmişti. Bunun sonucunda benimle eşleşmek isteyenlerle, bir grup kurdum. En çok puanı olan Midoriyaydı. Hemen ona saldırmamın bir manası olmaz. Onun yerine diğerlerinden başlamak daha mantıklı. Herkes Midoriyaya saldırırken, o karmaşadan yararlanıp puanlarını toplayacağım.

     İkinci etap başladı. Midoriya dan sonra en çok saldırıya uğrayan bizdik. Onlardan hızlı kaçabilmek için insanlara zarar vermeyecek, bizi de en yüksek hızla götürebilecek bir şey tasarladım aklımda. Sonra ise topladığım taşlardan birisini, tasarladığım şeye dönüştürdüm. Hemen gruptaki bir kişinin üzerine geçirdikten sonra, çalıştırarak hızlıca, diğerlerinden kurtulduk. Bizi yakalayamayanlar, Midoriyaya saldırmaya başladı. Bunu fırsat bilip, taşlardan birini kargaya dönüştürdüm. Karga iki dakika içerisinde on tane puanların yazılı olduğu ip toplamıştı. Onları hemen boynuma taktım. Bir kaç taşı da, puansız iplere çevirip, boynumdaki ipleri biraz olsuz kapsayacak şekilde bağladım. Şimdi puanları kaptırmadan tekrar toplamalıyım. Kargayı yeniden gönderdim. Bu seferde beş tane toplamıştı.

      Etap bu şekilde devam ediyordu. Bakugou ve Todoroki, Midori yanın peşinde. Ben hiç bir şey yapmıyormuş gibi gözüküp, puan topluyorum. Göz ucuyla seyirci yerlerine baktım. Annemler ve Nisa ları gördüm. Bu sırada ise Aizawa sensei ve Present Mic sensei konuşuyorlardı. Tabi ki konuşmalarını dikkate almadım.

Yazar anlatımı

       İkinci etap hızla devam ediyordu. Eraser Head ve Present Mic konuşuyorlardı.

" Neden Marya sadece orada dikiliyor? Bu şekilde puan kazanamaz ki?" dedi Mic.

" Orada duruyor olabilir ama aslında puan topluyor." dedi Aizawa.

" Hee nasıl!? Sadece orada dikiliyorlar. Arada saldıran olursada kaçıyorlar."

" Sahanın içindeki kargayı görmüyor musun? "

" Hıı hangi karga. Aaa sahada cidden bir karga var"

" O karga, Marya'nın özgünlüğünü kullanarak yaptığı bir şey. Etraftaki durumdan yaralanıp, kargayla puan topluyor. Bak mesela şu anda toplama işini bitirdi ve Marya'ya gidiyor. Marya gayet zeki biri. Savaşlardan dolayı oluşan, taşları toplayıp kullanıyor. Şu anda yaptığı gibi. Ve şu anda bundan kimsenin haberi yok. "

" Hıımm, akıllıca. "

" Akıllı olduğu ders notlarından da belli. Etabını bitmesine çok az kaldı. Hala fark etmediler. Etseler işlerin durumu değişebilir. "

" O zaman neden söylüyorsun? Şu anda bildiğin kızın planlarını bozuyorsun. "

" Onlar dinlemiyorlar ki. Dinlemiş olsalar şimdi puanlarına bakıyor olurlardı. Ama hala Midlriya'nın peşinden gidiyorlar. " dedi Eraser Head.

    Ve konuşma son buldu. Çünkü ikinci etap bitmişti. Todoroki son anda Midoriya dan bir milyonu kapmıştı. Bu şekilde birinci olmuştu. İkinci ise Marya'ydı. Üçüncü Bakugou, dördüncü diğer sınıflardan biri ve beşinci Midoriya ve takımıydı. Midoriya ve takımı, ucundan sıyırmışlardı.

Meryem'in anlatımı

       Şimdi ise teke tek müsabakalar vardı. Bu son etap olacakmış. Benim ilk rakibimin ismini daha önce duymuş gibiyim ama kim olduğunu hatırlamıyorum. İlk teke tek müsabakaların sonuncusu benimkiydi.

      Sıra bana gelmişti. Sahaya indim ve rakibimin kim olduğunu gördüm. Bu süveri yarışında, benim grubumdakilerden biriydi. Özgünlüğünü dahi bilmiyorum. Söylemişti ama ben kim bir şeyi hatırlamak kim. Neyse, maç başlasında biraz eğlenelim.

     Başla komutu geldiği gibi, bana doğru kocaman bir el saldırıya geçti. Haa şimdi hatırladım. Avuzlarını ve tüm vücudunu büyülte biliyordu. Bu özgünlükle A sınıfına girermiş aslında.

      Hemen saldırısından kaçtım. Bir şeyler düşün. Düşünürkende saldırılardan kaç. Şimdi pireye dönüşsem, yanına gitsem sonra hemen önünde kendi halime dönsem, dönüşürkende bacağımı demire dönüştürüp, yüzüne tekme geçirirsem olur. Eğer başaramazsam, yeniden böcek gibi bir şeye dönüşürüm yada sahanın en uç noktasına ışınlanırım. Okey, a planımda var b planıda hazır. C planına gerek duyarsam, o an aklıma ne estiyse artık.

     Planladığım gibi yapıp, pireye dönüştüm. O benim nerede olduğumu çözmeye çalışırken, ben önüne geldim. O hale etrafa bakarken, kendi formuma geri döndüm. Bacağımı demire dönüştürmeyi unutmadım tabi. O karşı saldırı yapamadan ben kafasına, okkalı bir tekme geçirdim. Sonuç olarak sahanın dışına uçtu. Sonrada duvara çarptı. Ayyyy ne kadar acımıştır o ya. Ben yaşamama rağmen, acıyı hissettim. Allah bilir onun hali nasıl. Present Mic konuşmaya başladı.

" Kazanan Marya!!! Ama çocuğun canı ne acımıştır. Bir dahakine lütfen biraz daha nazik davran Marya!!! Ağızla burun yer değiştirirse düzeltemeyiz. İyileştirme gücümüz o kadarda değil yani." dedi.

" Hımmm belki." dedim.

" Haaa!! Belki diyor, kendinize dikkat edin çocuklar. Marya acımıyacak gibi duruyor. " dedi.

     Bu şekilde ilk müsabakalar bitmiş oldu. Şimdi ise ikinci müsabakalara geçilecek. Ve benim rakibim pamuk şeker. Neydi adı, hah Mina.

 U.A'da Bir Türk Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin