Simge'den,
Eda ve diğerleri gitmişti. Hande ise ilaçların etkisiyle uyumuştu. Kısa süre sonra Hande uyandı. Bana bakmadan:"Su verir misin? " dedi. Bardağa su doldurup yanına gittim. Hafifçe doğrulmasını sağlayıp suyunu içirdim. İkimizin de konuşmak istediği çok şey vardı ama nereden başlayacağımızı kestiremiyorduk. En sonunda dayanamayıp:
"Özür dilerim. Sana anlatmak istememe rağmen anlatmadığım için gerçekten özür dilerim. " dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. Bana kızması gerekirken benden özür diliyordu. Kafamı iki yana sallayıp:
"Nasıl bu kadar ince fikirli olabiliyorsun Hande? Asıl özür dilemesi gereken benim. Senin çekincelerini, bana güvenmiyorsun artık beni arkadaş olarak görmüyorsun diye yorumladım.
Yani balım asıl ben özür dilerim. " dedim. İnsanları ilk dakikadan kendine aşık eden gamzelerini göstererek gülümsedi. Sonrasında sanki aklına canını sıkan bir şey gelmiş gibi yüzü düştü ve gözleri doldu. Ardından:"Her şey üst üste geldi Simge. Ben ne yapacağımı şaşırdım. Seninle konuşmaya çalıştım, olmadı. Zaten takımdan kimse ben kötüyken yanıma yaklaşmıyor. Ben enerjiksem enerjime ayak uyduruyorlar. Ama ben kötüysem benden uzaklaşmaya başlıyorlar. Beni kötüyken yalnız bırakıyorlar. Zehra desen arkadaşları ve eski sevgilisiyle beraber gezip tozuyor. En çok acıtanı da bu zaten daha önce yaşadıklarımı bilmesine rağmen Eren denen oğlanla tekrar konuşuyor. Üstüne bir de bana hiçbir açıklama yapmıyor. Üstüne gitmemek için susuyorum. Benden çekindiği için anlatmıyordur diyorum. Ama belki anlatmıştır sana biz onunla sevgili olduk Simge. Sen Berkay'dan çekiniyor musun ya da o senden çekiniyor mu? Ben söyleyeyim hayır. Neden böyle davranıyor anlamak için uğraşıyorum ama o anlatmak için uğraşmıyor. Niye böyle yapıyor Simge? " dedi hıçkırarak ağlarken. Bileğine dikkat ederek yanına oturup ona sarıldım. Ve:
"Biz bunu Zehra ile konuştuk ben bunun nedenini biliyorum. Zehra aslında senin bir şeyi itiraf etmeni beklemiş ama etmemişsin. O da senden o itirafı alabilmek için Eren'le arasında sahte bir samimiyet kurmuş. " dedim. Şaşkınlıkla bana bakıp:
"Neyi itiraf etmemi beklemiş? " diye sordu. Gülümseyip:
"Onu kıskandığını itiraf etmeni istemiş. Ve bunun gerçekleşmesi için uğraşırken biraz abartıya kaçtığını sonradan fark etmiş. " dedim. Hande'nin şok olduğu böyle bir durum olduğunu hiç düşünmediği yüzünden belliydi. Meraklı ses tonuyla:
"Ama benimle hiç konuşmadı bile, sadece Polonya maçı sonrası tek bir cümle konuştuk. Kaldı ki ona da konuşma denemez o diyeceğini dedi ve gitti. Yani karşılıklı bile değildi konuşmamız. Bunun sebebi neymiş söyledi mi? " dedi. Kafamı olumsuzca sallayıp:
"Biz bu konuyla ilgili konuşmadık. Bunu ona kendin sorarsın artık balım. Tabi eğer istemezsen ben onunla konuşabilirim. Ne dersin canım? " dedim. Biraz düşünüp:
"Bunu biz konuşsak daha iyi olur Simge. Yine de teşekkür ederim. " dedi.
Zehra'dan,
Salona gitmek için otobüse binmiştik. Otobüste herkes Hande'nin durumu yüzünden keyifsizdi. Kübra bana bakıp:"Neden böyle bir şey yaptığını söyledi mi? " dedi. Herkes huzursuzca bana bakmaya başladı kafamı olumsuzca sallayıp:
"Bu konuyla ilgili konuşmadı. Bu konuyu geçiştirdi. " dedim. Eda abla öfkeyle tıslayarak:
"Asıl sorun o jilet Hande'nin eline nasıl geçti? Ona herhangi bir kesici aletin verilmesi yasak. Bu jileti nereden ve kimden buldu? " dedi. Düşünceli bir şekilde kafa sallayan Tuğba:
"Aslında Hande otelde bizden başka kimlerle konuştu bakarsak bulabiliriz. " dedi. Bu fikir hepimizin aklına yatmıştı. Cansu hüzünle:
"Ya ama ben kuzumu öyle görünce çok korktum. " dedi. Yasemin:
"Hangimiz korkmadık ki. Hande ablaya bir şey olacak diye aklımız çıktı. " dedi. Doğru, ona bir şey olacak diye hepimiz korktuk.
Hande'den,
Simge'yi kahve ihtiyacım olduğu konusunda ikna edip aşağı yollamıştım. Şimdi düşününce saçma geliyordu. Neden Bracceschi'ye uymuştum ki? Kondisyonumda hem kulüp döneminde hem de milli döneminde düşüş olduğunu bunu toparlayamayacağımı söylemişti. Bana böyle durumlarda intihar eden sporcuları göstermişti. Şimdi düşününce beni doldurduğunu anlayabiliyordum. Ama o anda hiç düşünmemiştim. Sadece onun haklı olduğunu çok fazla hata yaptığımı bunları toparlayamayacağımı düşünmüştüm. Eda abla sorduğunda söylemek istemiştim ama sonrasında bunu kendim halletmeliyim demiştim kendime. Tam bunları düşünürken Simge geldi. İçeri girdikten sonra masayı önüme çekip yanıma oturdu. Kumandayı alıp televizyonu açtı. Televizyonda bizim takımı görmemle hafif doğrulmuştum. Telefonuma gelen bildirimlerle telefonu elime aldım. Herkes twitterdan Hande ve Simge nerede diye tweet paylaşıyordu. Ufak bir rahatsızlık yaşadığımı ve Simge'nin yanımda olduğunu belirten bir tweet paylaştım ve telefonu sessize alıp bıraktım. Bizim takım maçı önde götürüyordu. Tam bu esnada Ebrar'a takılıp düşen Zehra'yla gülümsedim.Zehra'dan,
Ebrar'a öldürücü bakışlar atarak ayağa kalktım. Başıma ne geliyorsa onun yüzünden geliyordu. Koç beni Eda ablayla değiştirince kenara geçtim. O sırada Saliha telefonumu uzatıp:"Mesaj geldi. " dedi. Gülümseyip:
"Teşekkürler." dedim. Ekranı açtığımda Simge'nin mesaj attığını görmüştüm. Mesaja girdiğimde bir video attığını görmüştüm. Video benim düşüş anımı ve Hande'nin buna gülümseyişini kapsıyordu. İstemsizce tebessüm ettim. Bir an önce yarın olsun istiyorum. Onu daha şimdiden özledim.
*******************************
İçime sinmedi ama yine de atayım dedim. Okuduğunuz için teşekkürler.
Sonraki bölüm de görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yabancı / GxG / HanZeh
FanficHande Baladın ve Zehra Güneş ile ilgili bir kurgudur. Sadece kurgudur. Rahatsız olacaklar okumasın. Okuyanlara da keyifli okumalar.