sıcak kahve, 9

9 2 15
                                    

çok çok çok hoş geldinizz yeni bölüme!!

geçen bölüm Mike'ın hayatının iç yüzünü de biraz gördük; ne düşünüyorsunuz?

sınav haftamız geldi.. iki keçi(bu keçiler tam olarak Mike ve Stacy oluyor) nasıl rekabete girecekler acaba cksmdlkcmlskmlks

bölüm şarkısı,
like a tattoo, sade.

bölüm şarkısı,like a tattoo, sade

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🩰

Anatasia(Stacy) Clemonte:

Mike'a 'benden uzak dur' dememin ardından kısa bir süre yüzüme bakıp yavaşça ayağa kalkmış, ardından da buruk bir gülümsemeyle "Ben zaten sana hiç yakın olamıyorum ki." demişti. Tanrım, bazen her şey benim suçummuş gibi, onu bırakıp giden benmişim gibi ve kendisi terk edilmiş gibi davranıp bana vicdan azabı çektirtmeye çalışıyordu ve bundan nefret ediyordum. Vicdan azabı çektiğim falan da yoktu ayrıca. "Bunu isteyen ben değildim Michael, umarım farkındasındır."

Diyeceklerini beklemeden adeta beni kurtarmak için çalan zili duyduğum an sınıfa ilerledim, sınavlar başlamadan önceki son bir gün olduğu için zaten önceki derse girmemiş olmanın pişmanlığını yaşıyordum. Dolabımdan defterlerimi alırken kafamda geometriye beni kimin çalıştırabileceğiyle ilgili hesaplar yapıyordum çünkü bu sefer de B- alırsam babam beni evlatlıktan reddedebilirdi. Mike'ı geçmek zorundaydım, o aptalın kopyasını yakalamak zorundaydım yoksa yine beni geçecek ve saçma sapan konuşma hakkına sahip olacaktı, hem de ben babamdan Mike'ın nasıl benden yüksek alıp sınıf birincisi olduğuna dair bir ton laf işitecektim ki okulda onun o lanet olası yüzüne katlandığım yetmiyormuş gibi bir de evde konusunun açılmasından nefret ediyordum. Mike'ın varlığından bile nefret ediyordum.

Sınıfa girip her zamanki yerime geçtiğimde Mike çoktan gelmiş, önünde oturan Olivia ile gülüşüyordu. Gözlerimi devirdim, korkunç ilişki konusunda çığır açmıştı, tebrik ediyordum açıkçası. Bay Ridal sınıfa girdiğinde hızlıca defterimi açtım, geometriyi beynim, kafam, ruhum, hiçbir yerim anlamak istemese bile anlamak zorundaydım.

🖇️

Mike, önündeki defteri değişik gözlerle karalarken yaptığı bir tanesini çok beğendiğinde boyamaya karar verdi, nasılsa geometriyi her şekilde halledebiliyordu. Olivia'nın tek işe yaradığı konu bu olduğundan, yardımlaşıyorlardı. Boyamaya başladığı gözün önce kirpiklerini uzattı, ayrık ayrık, gür kirpikler çizdiği bu hafiften çekik gözleri oldukça güzel bir hale getirmişti. Sonrasında ise koyu bir yeşille içini doldurdu. Siktir. İstemeden çizdiği bu gözlerin kiminkine benzediğini çok iyi biliyordu, kafasını hafifçe çevirip yan sırasında, oldukça dikkatli bir şekilde dersi dinleyen sarışına baktı, bazen gözleri dalıyordu ve sıkıldığının belirtilerini tırnaklarını sırada ritim tutturarak, saçlarıyla oynayarak ya da kalemini çevirerek oldukça gösteriyordu. Az önce Bay Ridal'ın önlerine verdiği alıştırmalardan Mike'ın görebildiği kadarıyla üçüncü sorudaydı, Olivia çoktan Mike için çözüp doğru şık olan A'yı işaretlemişti bile.

Zil sonunda çaldığında Anastasia hala sırasında oturmuş, önündeki soruyla uğraşıyordu ve Mike, onu sinirlendirmek için bundan daha iyi bir fırsat görememişti. Sırasından kalkıp Anastasia'nın yanından geçerken A şıkkını işaretledi ve kafasını hiddetle kaldıran sarışına göz kırpıp kafenin yolunu tuttu.

Aralarındaki bu rekabetin bitmesini Anastasia çok istiyordu, çünkü Mike'dan bıkmıştı ama Mike bu da biterse elinde Anastasia'ya dair hiçbir şey kalmayacağının farkındaydı.

Anastasia(Stacy) Clemonte:

Tanrım, sabır.

Sabır çünkü Mike'ı gerçek anlamda öldürmeme çok az bir zaman kaldı.  Gerçekten, çok çok az bir zaman.

Neden benimle böyle uğraştığını artık anlayamıyordum da, çünkü ona ciddi bir şekilde artık benden uzak durmasını da, umrumda olmadığını da söylemiştim. Gerçekten de değildi. Ben artık... vazgeçmiştim sanırım. Mike için çok çabalamıştım, belki bir noktada durur ve der ki,' evet; yaptığım her şey saçmalıktan ibaretti, lütfen beni affet.' diye düşünmüştüm ama madem böyle bir şey olmuyordu, ben de daha fazla çabalamakta bir anlam göremiyordum.

Muhtemelen beni kafede bekliyor olan Denise aklıma geldiğinde ayaklandım ve sınıftan çıktım, daha iki ders boyunca geometrimiz olduğu için defterlerimi toplamamıştım. Onu orada oturmuş görünce gülümsedim ve yanına ilerlemek için hareketlendim ama resmen kafamı geçirmiş olduğum bir göğüs beni durdurdu. Tanrım, beyin kanaması mı geçiriyordum? Çünkü sanırım dünyanın en sert göğsüne çarpmış bulunuyordum.

"Tanrım! Çok üzgünüm Anastasia, senin geldiğini görmemişim, istersen revire gidelim hemen, bacakların da yandı baksana." Karşımda konuşan pek de iletişimimin olmadığı İvan'ın bana çarpan kişi olduğunu ayrıca da elindeki sıcak kahveyi tüm her yerime döktüğünü anlamam biraz zaman alsa da bozuntuya vermeden toparladım. İvan ile birbirimize ne olursa olsun iyi hisler beslerdik çünkü okuldaki sınırlı sayıdaki Ruslardandık, ikimiz de aynı Rus aksanının açıkça duyulduğu İngilizceyi konuşuyorduk. Çok açık olmasa da, bazen ben konuşurken özellikle R harfini çok bastırdığımdan garip bakışlar yakalamıyor değildim.

"Önemli değil İvan, sakin ol. Ben kendim giderim şimdi revire, üstümü de değiştiririm." Bana hala endişeli şekilde bakan mavileri içimi ısıtmamış değildi, bu çocukta bir şekilde ülkemi gördüğümden olacak, her zaman içimi ısıtıyordu. Sanki hayatımda bir kez olsun Rusya'ya gitmişim gibi... Ama insan memleket aşığı olunca böyle oluyordu işte.

"Sana temiz kıyafet getirecek birileri var mı? Ailen Rusya'ya gitti diye biliyordum, benimkilerle konuşmuşlar da. İstersen hemen gidip getirebilirim sizin evden. Tanrım, yanıyor olmalısın şuanda. Gerçekten çok üzgünüm Anastasia." Gülümsedim, inanılmaz bir insandı.

"Evet kıyafet getirecek biri yok ama revirde illa ki yedek vardır, çok için elvermiyorsa benimle gelip iyi olduğumu görebilirsin." Hafifçe kıkırdadığımda o da gülüp elindeki kahveyi çöpe attı, onun omzunun arkasından Denise'e baktığımda yüzündeki sırıtışın en sevmediğim sırıtışı olan 'çok yakıştınız' başlıklı bakışı olduğunu görünce hızla İvan'a dönüp gülümsedim. "Gidelim mi? Ah, ama zil çalacak, derse gitmen gerek."

Gözlerini devirdi. "Lütfen Anastasia, geometrimin iyi olması o dersi sevdiğim anlamına gelmiyor, hatta nefret ediyorum. O yüzden.." Bana sağ kolunu uzattı. "Gidelim?" Koluna girerken kıkırdıyordum. "Daha önce çıktığım en romantik revir date'i bu olacak sanırım." Kaşları çatılırken yerinde durup bana baktı, laf aramızda, bana bakması için kafasını oldukça aşağı eğmesi gerekiyordu maalesef. Ve ben çok uzun erkeklerden hoşlanmazdım. "Kaç tane revir date'ine çıktın ki?"

"Hiç, ama ilk ve en romantiği bu, emin olabilirsin."

Gülerek revire ilerlerken kendimi uzun süre sonra Denise dışındaki yanında rahat olduğum biriyle olduğum için oldukça mutlu hissediyordum. Yanında rahat olduğum ve girmiş olduğum kolu oldukça kaslı olan birisi.

🩰
omg karizmatik ivan sen nereden ciktin boyle
bu da bir gecis bolumuydu bu arada😞

hemen arkasindan yeni bolumu atiyorum isler birax daha hizlanak artik OPUYORUM SIZI KOCAMAN💖💖

sizi seviyorum asklarkm oy verirseniz de cok sevinirim💖

Goodbye KissHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin