8.

56 7 32
                                    

Peter o gelene kadar arabaya çoktan yayılmıştı bile ayakkabılarını çıkarıp cama doğru uzattı ayaklarını. Onu sıkan her şeyden kurtulmak onu rahatlatıyordu, ayaklarında çıkan ize baktı. İlk başladığında çok acıtıyordu bu, ama alışmıştı her şeye alıştığı gibi. Sonunda Wade geldiğinde uyukluyordu arabada tek başına. Wade arabaya bindiğinde Peter'ın bacaklarında gezdirdi ellerini, "İndir onları aşağıya" Peter anlamadı, Wade bu sefer sertçe söyledi "Aşağı indir" bu sefer Peter ona aldırmayınca sıkıca bacaklarını tutup aşağı indirdi, Peter kesikçe inledi canını acıtmıştı çünkü bu. Biraz daha sıksa moraracağına emindi. Peter Wade'in gözlerinin içine baktı, ciddilikten başka bir şey yoktu.
"İndirmeni söylemiştim" dedi bakışlarına karşılık Peter'ın.

Peter yutkundu,"Canım acıdı ama"
"Saygısızlığa dayanamam, abartma o kadar sıkmadım" karşılık verdi Wade. Peter buna karşılık sadece dudaklarını büzünce Wade eğildi, Peter'ın bacaklarına ıslak  öpücükler kondurdu. "Daha iyi?" diye sorduğunda Peter minik bir kedi gibi mırıltılar çıkardı, Wade gülümsedi, doğrulup arabayı çalıştırdı, radyoya uzandı elleri birkaç kanal değiştirdikten sonra durdu. "En sevdiğim şarkı!" dedi ve yola döndü.

Çalan şarkı:The Smiths:Pretty girls make graves

Peter esniyordu, kısık sesle çalan müzik ve pencereden gelip yüzüne çarpan ferahlatıcı soğuk rüzgar daha da uykusunu getiriyordu. Avuç içini çenesine yaslayıp dışarıyı izledi gelen uykusunu hiçe sayarak, Wade göz ucuyla ona baktı, çok tatlı görünüyordu. Minik bir gülümsemeyle önüne döndü, "Birilerinin çok uykusu var sanırım, he?" Peter buna esneyerek karşılık verdi. Wade gülümsedi, "Arabada uyursan yatağa taşıyabilirim seni, güçlüyümdür" dedi alayla Wade. Peter buna cevap vermedi, rüzgar gerçekten çok ferahlatıcıydı. Göz kapakları gittikçe ağırlaşırken uyumamak için kendini sıkıyordu, Wade bunu farketti. Elini Peter'ın karnında gezdirirken konuştu, "Rahatla bebeğim, taşıyabilirim seni sıkma kendini. Uyuyabilirsin"
Peter gıdıklanırmış gibi sesler çıkartırken Wade güldü onun bu hallerine, minik bir bebek gibiydi. Yola döndü gözleri yine, tekrar Peter'a döndüğünde gözleri kapanmıştı. Evine gelmişlerdi sonunda radyoyu kapatıp arabadan indi, Peter'ı kucaklayıp arabanın kapısını kapattı.

Evinin kapısını açıp içeri girdiğinde içerideki şeyi görmeyi beklemiyordu, Vanessa'ydı bu eski eşiydi ve kucağında istemediği çocuğu Ellie vardı. Vanessa gülümsedi ve Wade'in kucağındaki çocuğa baktı.
"Aa baksana Ellie bir abin varmış" dedi alayla, kucağındaki cevap veremeyecek bebeği işaret ederek.
Wade Peter'ı yavaşça koltuğa bırakırken sert ama kısık sesle konuştu, "Ne arıyorsun lan evimde?"
Vanessa güldü, "Çocuğunu görmek istersin sanmıştım, ama sen başka çocuğunla ilgileniyormuşsun"
Wade duyduğu sözün üzerine Vanessa'ya yaklaştı, gözlerinden sinir fışkırıyor, her an onu boğazlayabilecekmiş gibi bakıyordu. Vanessa korktu bundan belli etmese de.

"Çocuğum falan değil sevgilim o benim!" diye sitem etti sertçe Wade, Vanessa'nın ağzı şaşkınla açıldı. "Pedofili mi oldun şimdi?"
Wade'in sesi gittikçe yükseliyordu ve bunun farkında değildi, siniri gizliyordu algılarını.
"Kes sesini, ne istiyorsun lan benden?" çıkıştı ona.

"Bebeğine sahip çıkmanı!" diye bağırıp ayağa kalktı Vanessa. Wade yükselen sesle Peter'a baktı, Tanrı'ya şükür hala uyuyordu. Eğer uyansaydı gerçekten öldürürdü bu kadını. Bağırmasını engellemek için ağzını eliyle sıkıca kapattı Wade, Vanessa'nın kulağına doğru eğildi.
"Bunca yıl sonra mı aklına geldi doğurduğun çocuğun babası lan orospu? Babası ben bile değilken ne cüretle bana hesap sormaya çalışıyorsun lan, ne zannediyorsun sen kendini? Şimdi evimden siktir git, sevgilimle yaşadığım huzurlu hayatı bozuyorsun kancık seni" diye fısıldadı, çocuğun ondan olmadığını kör olan biri bile bilirdi, Ellie'nin teni koyuydu baya baya baya koyuydu. Vanessa ve Wade'in aksine ki bu çocuk Wade'in olamazdı.

Vanessa ağzındaki elle bağırmaya çalışırken Wade Vanessa'nın kucağındaki çocuğu ve koltuğa oturttu. Vanessa'yı kolundan tuttuğu gibi içeri sürükledikten sonra çocuğu alıp ona uzattı. Vanessa ağlıyordu, "Cani bir orospu çocuğusun Wade!" Bu sözün üzerine güldü Wade, "En adi orospu bile senin kadar olamaz" diyip kapıyı kapattı. Peter'ın yanına doğru gitti, hala uyuyordu. Bu kadar bağırışa uyanmaması garipti ya da gerçekten çok uykusu vardı. Tekrardan kucağına alıp yatak odasına doğru ilerledi, "Ev turu yapmak isterdim aslında ama şu an uyuyorsun" diyip güldü ve kollarının arasında uyuyan meleğe. Cennetten bir kareymiş gibi görünüyordu kelimenin tam anlamıyla, yavaşça yatağına yatırdı onu, sanki her şey onu incitecebilecekmiş gibi, çok kırılganmış gibi.
Üzerine ince bir örtü örtüp yanına uzandı, yorucu gündü. Alnına minik bir öpücük kondurup uykunun soğuk kollarına bıraktı o da kendini.

Wade sabah uyandığında yatağının hemen ucundaki masanın üzerinden gelen bir kahve kokusuyla açtı gözlerini. Yanına baktı, boştu birileri uyanmıştı demek. Mutfaktan tabak sesleri geliyordu, yataktan kalkıp banyoya gitti, elini yüzünü yıkayıp mutfağa ilerledi. Peter bir şeyler pişiriyordu, hayır hayır pankek yapıyordu!
"Günaydın!" dedi Peter ona, küçük çocuklar gibi gülümserken. Wade ona sarılıp saçlarını öptü, "Günaydın bebişime birileri bize kahvaltı mı hazırlamış, ha?" kafasını ocağın üzerinde pişmekte olan son pankeğe uzattı, "Mükemmel kokuyor desem çok mu klişe olur?" dedi burnunu Peter'ın saçları arasında gezdirirken, Peter gıdıklanırcasına kıkırdayıp kafasını oraya buraya çevirirken konuştu. "Bazı sözler çok güzel olduğu için klişe değil midir zaten?"

Wade son kez onun saçlarını öpüp bıraktı oğlanı, "Öyledir bebeğim benim" Yatak odasına gidip kahvesini aldı masanın üzerinden, sonra mutfağa geri döndü. Peter pankeklerle dolu tabakta masaya otururken Wade çoktan oturmuştu bile, bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan tıka basa pankeklerinden yiyordu Wade. Peter onun bu haline güldü, kendi de yemeye başladığında aklına o gün geldi, Wade'in ilk salona girdiği gün, telefonunu elinden çekip aldığı o gün. Merakla baktı ona Peter, "Telefonunda ne vardı o gün?"

Wade kaşlarını çatıp ona baktı, "Ne dedin yavrum?"
Peter derin nefes aldı, "O gün, telefonunu benden sanki yiyecekmişim gibi çekip aldığın gün telefonunda ne vardı?" Wade gelen soruya güldü, "Gay pornosu vardı, ilk görüşte hetero gibi gözüküyordun benden tiksinme istedim"

Peter yüzünü ekşitti, "Yemek yiyorum şurada!" Wade gülmesini fazlalaştırınca Peter tekrar konuştu, "Senden nasıl tiksinebilirim ki?" Wade bir şey demedi, önüne dönüp yemeğini yemeğe devam etti. "Peter beni daha tam olarak tanımıyorsun bile" dedi sadece kafasını yemeğinden kaldırmadan. Peter şaşırdı evet dışarıdan zalim gibi görünüyordu ama öyle olamazdı, Wade zalim değildi, olamazdı.

Yani gerçekten olamazdı değil mi?


Insta:@miraculouspiderr_1

Beyaz kuğu ve Karanlık ¦bxb, spideypool Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin