4:Kanka.

54 11 22
                                    

Alarmının sesini duyup gözlerini açtı Peter, içinden kendine küfürler savururken kalktı. Başı çatlıyordu resmen, yatağın içinde oturup kendine gelmeye çalıştı birkaç dakika.
Yatağından kalktığında başı dönüyordu, terliklerini giymek isterken hafifçe yana sendeledi.
"Sikeyim"
Ettiği küfür dudaklarına döküldü bu sefer, ettiği küfürle şok olup ağzını kapattı elleriyle. Etrafına baktı, Mwiyla dışında kimse yoktu. Yerde kendi kendine yuvarlanıyordu tatlı kedi, Peter onun yanına eğildi.
"Günaydın, çok özür dilerim küfür için bir an ağzımdan kaçtı"
Kediyi kucağına aldı, karnını okşamaya başladı. Gözü yemek kabına ilişti sonra, bomboştu.
"Birileri dün iyi doymuş, ha?"

Kedi mırıldandı. Peter yere bıraktı onu, banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Ardından hemen mutfağa gidip ekmekleri kızartma makinesine koydu, bir yumurtayı da ocakta pişmeye bıraktı. Buzdolabını karıştırdı kedinin yiyeceği bir şey bulmak için, biraz sütle minik ekmek parçalarını karıştırdı. Üzerine salam parçaları dağıttı, suyunu da değiştirdikten sonra artık kendisi de yemek yiyebilirdi.

Hızlıca yemeğini yiyip dişlerini fırçaladı, bale çantasını da kontrol ettikten sonra her şey tamamdı. Kedinin yemek yemesini izledi biraz, telefonuyla uğraştı. Evden çıkma vakti geldiğinde kediyi öptü,
"Görüşürüz dostum"
Çantasını kapıp tam kapıdan çıkacakken bir şey hatırladı. Kedinin yarasını kontrol etmeyi,
Koşar adımlarla odasına girdi
"Selam dostum, özür dilerim"

Kediyi kucağına alıp yarasına baktı, dünküne göre daha iyiydi. Sardı yeniden kucağından indirip öptü yine. "Bu sefer cidden görüşürüz meleğim"
Evden çıktığında koşar adımlarla metroya ilerledi, gelen ilk metroya bindi. Bu sırada çantasının içinden onu rahatsız eden bir titreşim yayıldı, muhtelemen telefonuydu. Bir elini çantasına attı, diğer eliyle düşmemek için metronun içindeki direği tutuyordu. Çantasını uzunca karıştırdıktan sonra buldu telefonunu, Harry arıyordu.
"Efendim?"

"KANKA GÜNAYDINN!" Harry sanki tüneldeymiş de sesi gelsin diye bağırarak konuşuyormuş gibiydi.
"Günaydın da, neden bağırıyorsun?" merakla sordu Peter, çünkü Harry sabahları ruhsuz olurdu asla bu kadar enerjik olmazdı. Bir şeyler olduğu kesindi.
"KANKA YENİ GELEN VAR YA"

"Ne yeni geleni Harry?" Peter Harry'i anlamaya çalışıyordu, Harry ise heyecandan konuşamıyordu belliydi.
"YENİ GELEN HOCA VAR YA WADE, BİZE DÖNÜŞ GÖSTERİRKEN AYAK BİLEĞİNİ KIRDI" Kocaman bir gülüş yükseldi Harry'den.

"Vay canına, o iyi mi?" Peter şaşkındı.
"KANKA" Derin bir nefes alıp bir kahkaha daha yükseldi Harry'den "OTURDU YERE, SARDILAR AYAĞINI ENAYİ GİBİ OTURUYOR DÜN DE BİZE AHKAM KESİYORDU"

"Ya kariyeri bitebilir farkındasın değil mi? Nasıl kırdı?" Peter ciddileşti. Harry de öyle.
"Kanka 'durun size yeni bir hareket göstereceğim' dedi-" lafı attığı kahkahayla bölündü. "Ay neyse bir düştü, kırttt diye kemik sesi duydum Tanrı seni inandırsın"

"Of tamam kapat, yoldayım ben geliyorum" dedi Pete, bıkkınlıkla.

"Görüşürüz kanka" Harry telefonu kapattı.
Peter telefonunu çantasına atarken, ineceği durağın geldiğini farketti ve indi. Hızlıca yürüyüp girdi bale salonunun içine. Nefes nefese kalmıştı. Salonun içine girdiğinde Wade'i köşede otururken gördü, kapıyı hızlıca açtığı için herkes ona bakmıştı. Herkes dönüyordu, belli ki sakatlandığı için serbest stil çalıştırıyordu. Çantasını yere bırakıp bale ayakkabılarını giydi hızlıca. Hala nefes nefeseydi, tam Harry'nin yanına gidecekken,
"Hey Parker!" sesini duydu, Wade'di bu. Arkasını döndü,
"Nefesi kulaklarından alıyorsun otur soluklan öyle başla." dediğinde göz gözeydiler.

"Peki, hocam" diyip Wade'in yanına gitti ve oturdu Peter. Herkes çoktan dönmeye başlamıştı bile, Harry hariç o normalden daha yavaş dönüp ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordu.
"İyi misiniz hocam?" dedi gözleriyle bileğini işaret ederek Wade'in. Wade kafasını salladı.
"Alıştık diyelim artık" Peter sustu.

Suskunluğunu bozmaya karar verdi sonra, "Çok acıyor mu?"

"Göstereyim" dedi Wade, Peter'ın elini kavradı. Bileğine doğru sürttü, Peter hissettiği sert bir şeyle irkildi.
"Dokunduğun şey kemiğim"
Peter yutkundu. Wade tuttuğu eli bıraktı, "Hangi kremi kullanıyorsun? Ellerin çok yumuşakmış" diyip güldü.

Peter kızardı, "Bir şey kullanmıyorum" ayağa kalktı, "Çalışsam iyi olacak" Wade ayağa kalktığı gibi Peter'ı kolundan yakaladı.
"Otur işte muhabbet ediyoruz şurada"  Göz göze gelmişlerdi yine.
"Peki" diyip oturdu Peter. Wade Peter'ın kulağına yaklaştı, "Neden bu kadar stresli ve kontrol manyağısın hep?" Peter kulağında hissettiği sıcak nefesle titredi.
"B-bilmiyorum"

"Mastürbasyon yapıyor musun?" Peter'ın gözleri fal taşı gibi açıldı bu soruyu duyunca, "Öyle bakma bana ben senin öğretmeninim, bu tür konuları konuşabilmemiz gerek. Sana ev ödevi, evine gittiğinde kendine dokun. İnan bana cidden rahatlayacaksın hayatın tadını çıkar biraz"

"Siz neyden bahsediyorsunuz?" diye sordu Peter.
"Hadi ama, cinsel arzularını hiç mi tatmin etmiyorsun? Herkes yapar bunu"

Peter'ın kaşları çatıldı, "Sanırım çalışmaya dönmeliyim" kalktı ve Harry'nin yanında yerini aldı.

"Şşt ne dedi sana?" dedi Harry fısıltıyla.
"Hiçbir şey, neden geç kaldın falan filan azarladı işte" Peter utanıyordu, gerçekleri söylemekten kendince bir yalan uydurdu.
"Adam dibine girdi resmen"

"Evet bende rahatsız oldum" dedi Peter, dönmelerini daha da güzelleştirmeye çalışırken.

Beyaz kuğu ve Karanlık ¦bxb, spideypool Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin