İlk bölümümüzle karşınızdayım. Sizi çok bekletmek istemiyorum. Ama bölüm sonunda sizi bekliyor olucam. Tek bir isteğim olacak.Şuraya başlama tarihlerini alabilir miyim? Şimdiden teşekkür ederim.
Hadi bölüme geçelim ballı çöreklerim.
😝
Yirmi dört yıllık yaşantımın yaklaşık bir dört yılını saymazsak her sabah olduğu gibi odama vuran Amed'in kavurucu, yakıcı, baş döndürücü ve eşsiz güneşinin ışığıyla gözlerimi aralamak istedim.
Ama çok fazla uykum geliyordu kalkmak istemiyordum. Lütfen üç beş saat daha diye ağlayacaktım, evet beş dakika değil,beş dakika daha uyusam ne olacaktı sanki?
Dünya' yı falan kurtaracağımı düşünmüyordum düşünürsem de bunun için bana beş dakikanın yeticeğini hiç ama hiç sanmıyorum. Bana şöyle birkaç saat lazımdı. Yoksa tüm gün bir halt edemezdim.
Ama kalkmam gerekiyordu. Okula yetişmeliydim yine de daha vaktim vardı. Yani düşününce kahvaltı yapmazsam yetiştirdim, ve beynim tüm bunları kalkmamak için bahane üretirken düşünüyordu. Bu da demek oluyordu ki uyanmıştım.
Her neyse biraz daha uyuyacağım, buna pek inanmasamda biraz sonra tekrar dalabileceğimi düşünüyordum. Uykuya olan aşkımızı hiç kimse sorgulayamaz. Hemde hiç kimseee.
Kahvaltı çokta önemli değil diyerek yatakta daha rahat bir pozisyona geçecektim ki bu düşüncemi dünyaya çarpmak üzere olan bir meteor gibi odama dalan annem bölmüş oldu.
Tabii ki annemin bu ani dalışlarına yirmi dört yıldır alışamamış bir adet ben yine yatakta sıçrayacakken bu sefer sersemliğimle yere yapışmış oldum.
Evet, benim için sabah sabah müthiş bir başarıydı odamın tabanıyla kucaklaşmak. Yani cidden bir, zeminle romantik dakikalar geçirmediğim kalmıştı o da oldu.
Hanımağamız sağolsun.
Çocuklarımın bu hallerimi gördüğünü düşündümde rezil olurdum herhalde. Bir daha ders falan anlatabileceğimi düşünmüyordum.
"Sırma Hanım kalkıp, bizi gülcemalinizle şereflendirmeyi düşünür müsünüz ?" diyen annemin kinaye dolu ama hafif sinir sezdiğim sesine odaklanarak yerde kollarımı iki yana açtım.
"Vallaha şimdi Füsun Hanım doğrusunu söylemek gerekirse, çünkü biliyorsunuz yalandan nefret ederim. Hiç halim yok acaba sizi şereflendirme kısmını, yani tabii kusura bakmazsanız ki bence bakmazsınız sonraya bıraksak nasıl olur?"diye bende bir soru yönelttim.
Hala yerde boylu boyunca yatıyordum ve yüzüm duvara dönük yani annemin tersi tarafına yatmış bir durumda, gözlerim ise kapalıydı ve bir umut belki acırda bırakır gider diye homurdanıyordum.
Ama çok sevgili hanımağam yani anacığım her zaman olduğu gibi beni kahvaltı masasına sürüklemekte kararlı olacaktı ki, "Hemen karşımda dikilmen için beş saniyen bile yok Sırma" diyen kararlı sesini bana duyurdu.
Ama ben umut fakirin ekmeği diyerekten "Hanımağam sana yalvarıyorum kulun köpeğin olam. Sadece beş dakikacık tek ,lütfeeeen." diye yalvardığım ama içten içe işime, zerre kadar yaramayacağını bildiğim cümlelerimi sıralamış oldum.
Ayrıca daha beş dakika önce ben kendim demiyor muydum beş dakika uyumak hiçbir şeyime yaramaz diye ahh ahh kimse kararlılık seviyemi sorgulamasın. Çünkü bunun sorgulanması mümkünat dahilinde olamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOYUNDA Kİ URGAN
Ficção GeralBir Rıha'nın her karış toprağı,ailesi bir de yıllardır sevdiği kadına ömür olmak için nefes alan, toplumun yıllardır süre gelen töre adı altında hukuk dedikleri sistemin akıl almaz kurallarını ortadan kaldırmaya çalışan ve kendine yaşam sebebi olara...