Kocam // Minsung

𝘆𝗶𝘆𝗶𝘀𝘁𝗶𝗻𝗶𝘇 𝗺𝗶 𝗵𝗼𝗰𝗮𝗺⁶

Kamp hazırlıkları bitmişti ve sabah kampa gidecektik. Kıyafetimi ve çantamı hazırlamıştım, sadece sabahı bekliyordum. Dayanamayıp saat 8'de uyudum ve sabah 7'de uyandım.

Hızlıca hazırlandım ve Minho hocaya yazdım.

Siz
Hpcam ben evden cikiyorım

Minho hoca yazdığımı anında görmüştü.

ingilizceci👹
konum at, seni almaya geleceğim.

Siz
hic gerek yok hcoam

ingilizceci👹
var. ayrıca dün sevgili olduk. hocam demene gerek yok. eskisi gibi kocam diyebilirsin.

Siz
📍konum

ingilizceci👹
geliyorum.

Minho demek biraz garip hissettiriyor ama artık öyle diyeceğim. Minho 10-15 dakika sonra zili çaldı ve ben de bekletmeden aşağı indim.

"Günaydın bebeğim" dedi 32 dişiyle gülümseyerek.

"Günaydın hoc- Minho"

"Her zamanki gibi tatlı olmuşsun"

"Yalan söyleme!" dedim kaşlarımı çatarak.

"Yalan söylemem" dediğinde alaycı bir şekilde gülümsüyordu.

"Herkes öyle söyler"

"Ben herkes değilim"

Yaklaşarak gözlerine baktım ve nefesini nefesimde hissettiğimde konuştum.

"İlk yalanları da bu olur"

Savaşı ben kazanmıştım. Minho dudaklarıma bakıyordu, geriye doğru adım atacakken belimi(JİSUNG BELİN Mİ VAR SENİN) kavradı ve vücudumu kendi vücuduna yapıştırdı.

Ne yapacağını anladığımda kendimi ondan kurtarmaya çalıştım ama izin vermedi ve beni öpmeye başladı. Sokak ortasındaydık, insanlar bize bakıyor olabilirdi. Bu yüzden ona eşlik etsem de itmeye çalıştım. Ama çok sıkı tutuyordu. Boşta kalan elini yanağıma götürdü ve okşamaya başladı. Kendime engel olamayıp kontrolü ele aldığımda Minho bundan hazzetmişti (hoşlanmıştı). Elini belimden çekip diğer yanağıma götürdü ve iki eliyle kafamı kendine daha da çok yaklaştırdı.

Felix'in bir anda bağırmasıyla ikimiz de korkup geriledik.

"ÇOK ÖZÜR DİLERİM! GÖRMEDİM!"

Minho bana "boku yedik" der gibi bakıyordu.

"Felix bak, açıklayabilirim, biz sadece-"

"HAYIRLI OLSUN AMA BUNU GÖRMEMEM GEREKİRDİ! GÖRMEMİŞ GİBİ DAVRANACAĞIM!"

"Bence de görmemiş gibi davran" diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştı Minho. Felix'in beni almaya geleceğini bilmiyordum. Minho, Felix tek gitmesin diye onu da arabaya aldı ve okula doğru gittik. Ben arka koltukta, Felix ön koltuktaydı. Sebebini az çok tahmin edebilmişsinizdir, unutturmak için.

"Bak Felix, biz birbirimizden hoşlandık ve böyle bir şey yaşandı. Eğer Jisung istemezse birisine söyleme. Kararı Jisung'a bırakıyorum ama söylerse okulda dedikodu olarak yayılır, Jisung için hiç iyi olmaz. Yine de ona sor. Benim için sorun olmaz" diyerek sessizliği bozdu Minho.

Felix bana yardım ve cevap ister gibi baktı. Başımı onaylarcasına salladım. Minho bunu aynadan gördü.

"Jisung, emin misin?"

"Eminim hocam"

"Hâlâ hoca mı diyorsun yani!"

Ortam samimileşince Minho güldü.

"Kocam demeli, çok haklısın"

"Minho!"

İkisi de kahkaha atmaya başladığında sadece gülümsedim. Aklım karışıktı.

"Ben yokken de yiyiştiniz mi hocam? sadece merakımdan soruyorum"

"Hmhm, kontrol bendeyken gelmediğin için şanslıyız."

Felix bana bakıp sırıttığında(pic smile) kaşlarımı çattım.

Bu arada okula gelmiştik. Arabadan indik. Minho eline çadırı aldı ve diğer elini tutmam için uzattı.

"Acelecisin" dedim sessizce.

"Ne?"

"Çabucak öğrenirlerse iyi olur mu dersin?"

"Bilmem. Sadece beraber deneyelim"

Felix'e baktığımda bize "Çok tatlısınız" der gibi bakıyordu. Kafamı Minho'ya çevirdim ve eli havada kalmasın diye tuttum. Parmaklarımın arasına kendi parmaklarını koyarak beni kendine yakınlaştırdı ve okula girdik. Sınıf toplanmıştı, sadece bizimkilerden 3-4 kişi eksikti.

"Hocam siz-"

Minho gürültü oluşmasını engelleyerek konuşmaya başladı.

"Çocuklar. Biz Jisung ile birbirimizden hoşlanıyoruz. Birtakım şeyler yaşandı ama bunun yayılması Jisung'u kötü etkileyebilir. O yüzden dedikodu olarak yaymayın lütfen. Jisung'a bir sürü soru sorarak başını da ağrıtmayın. Bırakın yaşamak istediği ilişkiyi baskı altında olmadan yaşasın"

Minho'ya hayranlıkla bakarken eksik olan kişiler de gelmiş tüm sınıf bizi alkışlıyordu. Utandım.

Otobüs geldiğinde Minho elimi bırakmadan otobüse binmemi işaret etti ve tek sıra halinde otobüse bindik. Cam kenarına oturdum, o da yanıma geldi. Uykum vardı ve gideceğimiz yer uzaktı. O yüzden başımı cama yaslayarak uyumaya çalıştım. Ama araç hareket ettiğinde başım cama çarptı. Minho fark ederek elini başıma götürdü, başımı göğsüne yasladı ve kollarını bana sardı. Öğrenciler ve bizimkiler bize bakıyor, gülüşüyor, "yakışıyorsunuz" diyorlardı. O seslerin arasında nasıl uyuduğumu bilmiyorum ama onun kollarının arasında olmam beni her şeyden uzaklaştırmıştı.