burn the ballroom - kiss me you animal
-
Kulaklarımı kutsayan, duyduğuma her gece şükrettiğim ses kesildiğinde karşımda duran esmer de bana dönmüştü. Şarkı söylediği için olsa gerek kuruyan boğazını temizledi, gözlerim çenesine doğru akan ter damlasında oyalanırken o gözlerime bakmakta kararlıydı.
''Ara verelim. Boğazım kurudu, Jungkook.'' Başımı hafifçe salladım. Omzuma asılı gitarın kayışını kavradıktan sonra yere dikkatlice bırakmış, pratik yaptığımız garajın kapısında duran içi buz dolu kovaya ilerlemiştim. İki şişe bira aldıktan sonra birini Taehyung'a uzattım, kendi biramın kapağını masanın sivri köşesiyle açıp yere oturdum. Bu esnada hareketlerimi tekrar eden esmer de karşımda bir yere oturmuştu. Aramızdaki sessizlikten rahatsız olmuştum.
Şu an duyduğum rahatsızlığın tüm sorumlusu pratik yapmayı ekerek beyzbol maçına giden diğer iki grup arkadaşımızdı. Bir de atlamamazlık yapmayacağım, Taehyung vardı. Bir hafta sonraki sahnemiz için anlamadığım bir biçimde acilen pratik yapmak istemişti ve Jimin ile Yoongi'nin tam da bugüne maç bileti olduğundan haberdardı. Amacını anlamıyordum. Normalde benimle yalnız kalmamak için kaçacak delik arayan, binbir bahane ile beni geçiştiren adam nereye kaybolmuştu anlamıyordum. Birbirimizden haz etmezdik. Sadece grup arkadaşıydık işte. Orada burada sahne alan ve büyük hayalleri olduğu için Kore'den Amerika'ya gelmiş dört kişiden ikisiydik sadece. Aramız son zamanlarda iyice bozulmuştu.
İki hafta önce deniz kenarındaki bir barda sahne alırken bana yakınlaşması, ardından konser bittiğinde dudaklarıma yapışmasıyla her şey daha kötü bir hâle gelmişti. O sırada hissettiğim sıcaklık aklımı başımdan almıştı. Tanıştığımızdan beri birbirimize minnet etmez, sürekli kavga eder, küfürleşir ve ortamın keyfini kaçırırdık. Çoğu zaman anlaşamamazlığımız öyle bir hal alırdı ki Jimin ve Yoongi'nin neden bizimle olmaya devam ettiğini sorgulardım. Durum böyleyken de beni öpüşü kafayı yedirtmek üzereydi bana. Aklımı başımdan alışını sindiremiyordum. Sahneden inmeyi beklemeden yakasına yapışmalı, beni öpmesinin ve tüm yaşattıklarının acısını yüzünü dağıtarak çıkarmalıydım.
Sürekli o günü düşünüyordum. Yemin ederim ki o günden bugüne dek her gece o anı, dudaklarını düşünmüş kafayı yiyecek gibi olana dek uyuyamamıştım. Nefret ediyordum ondan. O anı her düşündüğümde içimde hissettiğim kıpırtıdan, tekrar gerçekleşmesi için her şeyi yapacak olmaktan, yakınımda olduğunda onu izlemeyi bırakamamaktan ve onun beni çeken her hücresinden nefret ediyordum. Beni öptüğünde aşağıdan gelen ve her birini tek tek öldürmek istediğim seyircilerin çığlıkları olmasaydı belki de beni çekici bulduğu için öptüğünü düşünebilirdim. Ancak Taehyung öyle bir adam değildi. Sahneden indiği anda etrafını saran hayranlarıyla nasıl flört edeceğini şaşırır, Jimin ile Yoongi'nin iltifatlarıyla egosunu okşardı. Tepeden tırnağa gösteriş yapmak için var olmuştu; teni zehirle yıkanmış, beni yaşadığım sürece varlığı ile mahvetmek için yaratılmıştı.
Ondan korkuyordum. Bir öpücüğü ile beni delirme noktasına sürüklemiş adamdan korkuyordum. O benim hakkımda ne düşünüyor bilmiyordum fakat pratik yaparken sesini duyduğumda tuvalete gitmek zorunda kaldığımı, sahne alırken giydiği kıyafetlerin içinde nasıl göründüğünü günlerce aklımdan çıkaramadığımı, bir bakışı ile tüm bedenimi felakete sürüklediğini çok iyi biliyordum. Hiçbir şey yapmadan beni bu kadar çıldırtması korkutuyordu beni.
Ben, Jeon Jungkook, korktuğum her şeyden nefret ederdim.
Tüm bunları düşünürken şişemin yarısına gelmiştim bile. Bir yudum daha almak için başımı kaldırıp Taehyung'a baktığımda onu da düşünceli görmüştüm. Hissetmiş olacak ki o da bana bakmıştı. Şişesi bitmişti bile, her zaman hızlı içerdi. ''Ne o?'' Kalan biramı kafama dikmiştim. ''Pek bir düşünceli gördüm seni Taehyung.''
![](https://img.wattpad.com/cover/316560415-288-k27600.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rockstar ! taegguk
Fanfiction''Seni hiç sevmiyorum, Taehyung.'' Güldü. Gülüşünde kalakaldı bakışlarım. ''Seni çok seviyorum, Jungkook.''