2. Bölüm

186 18 69
                                    

Koş!
Koş!
Koş!

Peşinde seni yakalayacak, koşman lazım, ciğerlerin nefessizlikten acısada koşman lazım. Durma!

ne oluyor? az önce ormanda koşuyordum, burası neresi ? ellerim ellerim neden bağlı? hayır hayır hayır olmaz! yine aynı şey olmaz.

Ah!! Elim elim acıyor bu akan kan mı?

Genç kız irkilerek kalktığında boynunda ki terleri sildi. saate baktığında sabah olmak üzereydi, gün yeni yeni ağrıyordu. Uzun zamandır kâbus görmüyordu şimdi gördüğü bu kâbus tüm dengesini alt üst etmişti yine. Yorgun bedenini zorla yataktan kaldırdı. banyoya girdiğinde soğuk fayans ve su ile ürpermişti. Kısa zaman sonra rahatlarken havlusunu bedenine sarıp banyodan çıktı. Midesinde ki yanmayı durdurmak adına baş ucunda ki sudan içerken aklı hâlâ gördüğü kâbustaydı..

***

"Günaydın Aybike odama ge"

Aybike olumlu anlamda kafasını sallayıp adamı takip etti. Derdi neydi bu adamın anlamıyordu. Adamın masanın önünde ki sandalyeyi işaret etmesiyle oturdu.

"bir sorun mu var müdürüm?"

"ben de sana bunu sormak istedim aslında, bugün doktorun sormuşsun"

aybike gereğince dudağını dişlerken sol eli hemen sağ avuç izine gitmişti. Yıllarca belki ömür boyu kendisi ile olacak olan yara izine.

"şüphelendiğin bir şey mi var?"

"yok" diyebildi Aybike başını yerden kaldırırken. tüm bedenini saran ürpertiye karşı koymaya çalışıyordu.

"bak biliyorsun doktor felç. boyundan aşağısı yıllardır tutmuyor. Neden durup dururken sorma gereği duydun anlamadım?"

"Ben bir kabus gördüm, etkilendim sanırım biraz. Evet aptalca ama sormazsam devam edemem gibi geldi"

erdem müdür anlayışla kafasını salladı.

"anladım, şimdi sen git dinlen bugün izinlisin"

Aybike itiraz etmek için dudaklarını araladığında ayağa kalkıp sağ raftan dosya alan adamın sesini duydu.

"bu bir emirdir"

Aybike hiç bir söylemeden ayağa kalıp kapıya yönelidi. Kapının kulpunu tuttuğunda bakışlarını adama çevirdi.

"teşekkür ederim"

müdür onaylayan mırıltılar çıkardığında kadının çoktan gitmişti.

***

Aybike evinde geri geldiğinde yatağının altında sakladığı kutuyu eline aldı. içini açtığında ailesiyle olan fotoğrafları görmesiyle dudaklarından bir hıçkırık koptu. annesi babası abisi hepsini yıllar önce kaybetmişti. kendisi henüz polis akedemesi öğrencisi iken, evlerinde çıkan yangın sonucu hepsi ölmüştü. Aybike haberi alıp evine döndüğünde geriye sadece ailesi ile birlikte yanan çocukluğu ve. gençliği vardı geride.

Aybike uzunca bir süre bunu araştırmıştı her şey elektirik yüzünden yangının çıktığını işaret etsede Aybike buna asla inanmamıştı. Bahçesinde bulduğu akrep sembollu kolye ona izin göstermişti. Doktordu ailesinin katili, babasının yıllardır kaçak halde hayatını sürdüren düşmanı doktor.

Orhan Eren işine bağlı bir polis memurydu. Bir gün karısıyla birlikte kaçmaya doktor polislerle çatışmaya
girmişti, bu çatışma sonucu tek başına kalan doktor bir anda karısının kucağına düşmesiyle o gün intikam yemini etti. Karısını vuran polisin eceli olucaktı. ki olmuştu da.

Aybike uzun çabalar sonucu doktoru köşeye sıkıştırmıştı.

Flasback

Genç kadın burnuna dolan pis kokuyla yüzünü buruşturdu. Burası doktorun terkedilmiş ameliyat hanelerinden birine benziyordu. Yerde kullanılmış iğneler duvarda ve yerde kuruyan kan lekeleri vardı. Bir kapıdan içeriği girdiğinde korkuyla baktı. Bir sedye yatak ve baş ucunda bir sürü ameliyat bıçağı, neşter, iğne vardı. Odaya göz gezdirdiginde bir mantar panyoya asılı bir sürü kadın fotoğrafları vardı. Bunlar öldürdüğü kadınlar olmalıydı. Canice katlettiği kadınlar.

  Aybike ensesinde hissettiği acıyla olduğu yere düştü, gözleri kararırken son gördüğü şey doktordu.

İlacın etkisi yavaşça geçiyordu. Aybike doğrulmak için bir hamle yapsada elleri ve ayakları iki yana açık olucak şekilde bağlanmıştı. Bunlardan kurtulması mümkün değildi. Doktor diye mırıldandı Aybike..

"küçük kız" demek sonunda karşılaştık dedi doktor karısının öldüğü gün bacağından vurulduğu için sakat kalmıştı. aksayarak kadının yanına gittiğinde elinde ki neşteri kadının yüzünde gezdirdi.

"işlerime burnunu çok soktun küçük kız yazık sonun baban gibi olucak"

Aybike öfkeyle haykırdı.

"babamın adını ağzına alma doktor! seni gebertirim yoksa, hoş her halükarda sonun ya öteki dünya ! ya hapis"

Doktorun tiz kahkası boş depoyu doldurduğunda aybike olduğu yerde debelenmeye devam ediyordu.

Doktor elinde ki neşteri kadının kalbinin üzerinde gezdirirken Aybike kalp atışlarını kontrol etmeye çalışıyordu.

"bak küçük kız" diye söze başladı doktor.
"ben gerçek bir doktorum yani şu neşteri tam şuraya saplarsam burda saniyeler için de ölürsün.

Neşteri biraz aşağı kaydırıp beline getirdiğinde tekrardan o iğrenç kahkasını attı.

"burdan ise belden aşağı felç kalır"

Aybike ifadesiz bir şekilde doktora bakarken kendisine yaklaşmasıyla gözlerini sabitledi.

"ama ben ne yapacağım biliyor musun? ben senin meslek hayatını elinden alıcam"

Aybike tahmin ettiği şeyle korkuyla dona kalmıştı, kalbi delicesine atarken bir mucize olması için dua ediyordu.

Doktor acımasızca kadının sağ (silah eline) neşteri sapladığında aybike'nin acı dolu çığlığı yankılandı boş depoda, kadının elinden kanlar akarken acıdan bayılmıştı.

Doktor hemen köşede duran benzin dolu bidonu alıp her yeri benzinle ıslattı. kapıdan çıktığında çakmağı deponun girişine atıverdı.

"ah be küçük kız, tek suçun yanlış adamın kızı olmak"

Arkasına bakmadan arabasına binip uzaklaşırken, depodan kara dumanlar yükseliyordu.

Sarmaşık | AyBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin