"Bana bu kumaştan getirtin." dedim elimdeki moda dergilerini bi köşeye hızlıca atıp.
"2 hafta sonra defilemiz var ve hiçbir şey hazır değil." dedim stres ve kızgınlıkla o sırada iğneleri kumaşların üstlerine takıp bi yandan kalıp çıkarıyordum,elim ayağım birbirine dolanmıştı iğnenin ucu parmağıma battığında ufak bi karıncalanma hissetmiştim."Ahu sen gidip otur çok çalışıyorsun zaten biz hallederiz,hem mekanın sahibiyle konuştum ayarladım her şeyi."
O an sadece Didem'in bu haberi beni sakinleştirmişti.Didem Amerika da styling yapmıştı o yüzden mekan konularında en çok ona güvenirdim.
Derin bir nefes alıp kumaşlarla kaplı sandalyeme kendimi bırakıverdim,ellerimle yüzümü ovuşturup her şeyi nasıl yetiştireceğimi düşünüyordum.Didem elini omuzuma koyup "Mekan hazır üretimle konuştum cuma günü gidicem orayada çizimlerin bitti mi?"
"Az kaldı bu akşam bitirip yarın veririm sana" dedim bunalmış bir sesle.
"Ahu bu kadar stres yapma bak her şey bitti neredeyse niye hâlâ yoruyorsun kendini?"
Olduğum yer bana dar geliyordu sandalyeden kalkıp oda da depar atmaya başladım bi yandan da gelen yeni kumaşları kontrol ediyordum.
"Didem,bu benim ilk büyük defilem daha bahar koleksiyonu var o kadar fazla işim var ki su içmeye zamanım yok."
"Haklısın.O zaman bu akşam dışarı çıkalım az kafan dağılsın." diyerek odadan çıktı.
Bi yandan gelen maillere bakıyordum bi yandan da başımın ağrısı beni sinir ediyordu.
Kapı sesiyle kafamı ekrandan kaldırdım asistanım Asya günlük programın üstünden hızlıca geçti.
"Asya bana kahve getirir misin?" dememle kafasını sallayıp çıktı.
Moda dergilerini incelerken birkaç modelin kumaşlarını fotoğraf çekip Asya'ya gönderdim.
Defterimi ve çizim kalemlerimi masaya dökmemle aklıma gelen tüm fikirleri kağıda aktardım.
Çizdim sildim tekrar çizdim.
En sonunda turuncu renkte önleri kısa arkası ise upuzun tüllü,yaka kısmı taşlarla kaplı bir elbise çizdim gerisini evde çizerim diye düşünüp ceketimi alıp şirketten çıktım.
Küçüklükten beri hayalim elbise çizip dikmekti tabii kendi şirketimi kurmak lise yıllarımda bile komik gelirken şimdi İzmir'de ve birkaç şehirde tanınan en popüler moda şirketlerinden biriydim.Zorluklarla açtığım küçük dükkanım bi anda kocaman bir şirkete dönüşmüştü.Büyük ihtimal 17 yaşındaki Ahu şuan gururla beni izliyordur.
Kulaklığımı takıp Spotify listemden bir şarkı açıp İzmir'in güzel sokaklarında hem yürüdüm hemde defile stresini üstümden atmaya çalıştım.
2 hafta sonra şirketin 4. yıldan beri en büyük defilemi gerçekleştirecektim.Didem olmasa asla yetiştiremeyeceğim bir defile.
Didem. Didem benim tesadüfen karşılaştığım ikimizinde en zor dönemlerinden geçtiği bir zamanda tanıştım.Küçük dükkanımızı açarken ikimiz bir odalı evde yaşıyorduk tüm gün çalışıp para biriktirip daha soluklanmadan ek iş aramaya giderdik.İlk satışımızı yaptığımızda bile cebimizde ki üç kuruş parayla küçük bir kek alıp kutlamıştık.
Tabii yıllar sonra o dükkan kocaman bir şirkete dönüştü ve adını Grandiosità koymuştuk.
Çok güzel işler başarmıştık ve başarmaya devam ediyorduk.
-------
Didem çantasını toplarken gideceğimiz kafe isimlerini sayıp birisini seçmemi istiyordu.
Sahil kenarındaki bir kafeyi seçtim.Kafe şirkete yakın olduğu için arabaya ihtiyaç duymadık kol kola girip sahilin yolunu tuttuk.
Didem bi yandan bir şeyler anlatıp bi yandan gülmekten kıpkırmızı kesilmişti onun o hâlini gördükçe benimde gülesim geliyordu.
Mavi tahta sandalyelere oturduğumuzda bir garson hemen siparişlerimizi alıp gitti.
"6 yıl önce bu kafenin önünden sadece bakarak geçerdik,vay be!" dedi Didem kollarını masaya dayayıp.
"Olsun bizimde çaylarımız çok güzeldi." dedim gülerek.
Siparişlerimiz geldiğinde teşekkür ettim Didem kahvesini içerken heyecanla gözlerini açtı "Ha bu arada mükemmel bir haberim var!"
"Çok önemli bir yarışmaya katılıyoruz başvurumuz kabul oldu bile!" sonra bir duraksadı "Sana sormadım ama" dedi.
"Ne yarışması Didem bu kadar işin içinde onu mu düşünücem." dedim homurdanarak.
"Deme öyle.Gloria şirketi kendine bir tasarımcı arıyormuş en beğendiği çizimle kendi çizimlerini birleştirip bir defile yapılacakmış."Gözlerimi devirdim.
Didem bana dik dik baktı.
Bende ona dik dik baktım.
"Ne!Başvuru kabul mü oldu,onu hemen geri çek Didem."Gloria Türkiye çapında en büyük moda şirketiydi İtalya da bile pek çok defile yapmışlardı her saniye başarıdan başarıya koşuyorlardı.Her koleksiyonları ünlü modacılar tarafından iltifatlar alırdı sahipleri iki kuzendi.
"Ahu,bak senin çizimlerin bu adamların ayakkabılarıyla mükemmel olur nolur kırma beni."
Ters ters baktım.
İstemeye istemeye başımı sallarken vücudumda ki stres daha çok artmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kırıntıları
Sonstiges"Ben hiç hayal kurmazken şimdi tüm kurduğum hayaller sen ve seninle ilgili." Genç yaşta evden ayrılan Ahu hiç bilmediği bir şehire gider ve orada bir kızla tanışır.Yurtdışında okuyup tanıştığı kız ile bir dükkan açar ve dükkan bir şirkete dönüşür. ...