rose garden

447 42 25
                                    

Sunoo'nun anlatımından.

"Oha gördün mü Kim Sunooyu?"

"Gördüm de nasıl çıkmış ki ordan?"

"Hiçbir fikrim yok ama fazla dışarda kalmaz bence yine içeri alırlar bunu."

"Harbiden bu kafayla bunu nasıl saldılar olum."

"Kim ki bu ya ben niye hiç görmedim?"

"Kanka sen gelmeden önce vardı."

"Nereye gitmişti ki?"

"Akıl hastanesi sanırım. Tımarhane de olabilir. Cidden bilmiyorum ama şizofren falan diyorlardı en son."

"Kesin kaçmıştır bu manyak."

"Çok da güzel var ya keşke deli olmasaydı."

"Ya bırak nesi güzel. Tam bir kaçık. Asla yanına yaklaşılmaz bence."

"Her şeyi abartmayın. Demek ki artık eskisi gibi değil. O yüzden saldılar."

"Bence içerdekilerden birine verdi. Yoksa asla çıkamazdı."

Bla. Bla. Bla. Şu an etrafımdaki her kafadan bir ses çıkıyor. Ve bütün bu konuşulanların sebebi benim.

Ne gariptir ki insanlar kendilerini ilgilendirmeyen şeylere çok ilgili olurlar. Gerçi benim de pek taktığım söylenemez. Ne zaman bir mağaza veya marketin kapısından içeri girsem hep aynı şeyleri duyuyorum. Tam da bu yüzden kaçmıştım burdan.

Tüm bu şehirden sırf bu yüzden kaçmıştım. Ama gel gör ki kader hep dönüp dolaşıp beni buraya getiriyor.

Deli damgası yediğim bu bok çukuruna geri dönmek...

Mecbur olmasaydım asla yapmazdım.

Babannem birden hastalanınca buraya apar topar geri dönmek zorunda kaldım.

Aslında benim olayım onların anlattığı gibi bir şey değil. Hastanede sadece 1 hafta kaldım. Sonrasında ise şehiri terk ettim. Tabii hiç kimsenin bundan haberi olmadığı için beni şimdiye kadar hastanede sanıyorlardı.

O yüzden çok da kafaya takmak istemiyorum. Ama illa ki bir şekilde söyledikleri aklıma takılıyor...

Sürekli bana kaçık, deli, şizofren gibi damgalar vuruyorlar. Şahsen hiç birini kabul etmiyorum. Bir kere ben deli falan değilim. Hasta da değilim. Hayal dünyam çok geniş sadece. Ve bu bazı insanlara çok fazla batıyor.

Özellikle de lisedeki resim hocama batıyordu. Sürekli bana hakaret edip aşağılıyordu ve insanlara beni şizofren olarak tanıtıyordu. Şükürler olsun ki artık lisede değilim.

Şu an güzel sanatlar üniversitesinde okuyorum. Bu bölümde 2. yılım. Tabii üniversite değiştirdiğim için bu beni ne şekilde etkiler bilemiyorum.

Umarım yine saçma sapan cümleler duymadan okula giriş yaparım diye düşünmüştüm ama etrafımdaki sesler ve şu an tam karşımda müdürün masasının önündeki koltuğa oturan adamı gördükten sonra bu fikirlerden hemen kurtulmam gerektiğini anladım.

Hay lanet.

Aptal lise hocam şu an müdürün odasında. Ve az sonra oraya benimde girmem gerekecek. Hatta girmem gerek ama ben yaklaşık 15 dakikadır girmemek için direniyorum.

Çünkü o adamı gördükçe aklıma sadece lisede bana yaptığı şeyler ve hastaneye ilk gittiğimde gül bahçesinde yaşadığım şeyler aklıma geliyor...

flashback

"Emin misiniz hocam? Başka bir şeyi olmasın? Çok da güzel çocuk. Heba olmasın buralarda."-Müdür

Öğretmenimle hastanenin müdürü hararetli hararetli konuşmaya başlayınca yanlarındaki banka oturdum. Müdür o kadar hayret içinde konuşuyordu ki merak etmemek elimde değil. Hem bütün bunların hala neden olduğunu bilmiyorken şu anda burda olup onları dinlemek en doğrusu. Aptal hocama kalırsa bana hiçbir şey anlatmaz.

"Eminim müdürüm. Bir anda dışarı dalıp kendi kendine konuşmaya başlıyor, saçma sapan resimler çiziyor ve farklı farklı konuşup kafamızı karıştırıyor. Bunun gibi daha bir sürü şeyi var. Hem en iyi ben bilirim. Ona en yakın hocası benim. Rehber hocasıyla da konuştum. O da size iletmemi istedi. Kesinlikle yatışının sağlanması gerektiğini düşünüyor. Aksi halde tehlikeli olmaya başlayabilir"-Yungho

Ne yani?

Benden bahsediyor...

"Yalan söylüyor. Bana en yakın olan öğretmenim o değil. Ayrıca ben bir kere bile rehber hocasına gidip konuşmadım. Hem yol geçen hanı mı burası? Her 'bunu alın içeri deli bu' diyenin dediğini yapıyor musunuz? Bu kadar aptal olamazsınız diye düşünüyorum."

"Hem kaçık hem terbiyesiz. Görüyorsun işte."-Yungho

"Ama inkar ediyor? Hem haklı. Burası yol geçen hanı değil. Bir psikologun görmesi şart."-Müdür

"Tabii ki inkar edecek. Kabul edecek değil ya. Ve yahu ben zaten rehber hocasıyla konuştum diyorum. Daha fazla düşünmeye gerek yok."-Yungo

"Ben onu bunu bilmem Yungho. Düzgün bir psikolog bulup bana reçete getir. O zaman kabul ederim. Biliyorsun normalde de böyle oluyor zaten. Sırt sen istiyorsun diye özel olarak ilgilenmiştim ama çocuk haklı."-Müdür

Müdür konuşmasını bitirdikten sonra gitti.

"Daha ne kadar palavra sıkıcaksın? Asla sen istedin diye psikologa gitmem. Bırak artık yakamı manyak adam."

Yavaşça bana döndü. Açıkçası korkunçtu...

Bir süre sadece yüzüme bakıp bekledi. Sonra kaşlarını çattı. Üstüme doğru geldi. Ben bankta oturduğum için ondan çok daha alçaktayım. Üzerime doğru eğilince onun iğrenç keskin kokusunu aldım. Benim kokumun tam aksine olan kokusu gerçekten insanı hayrette bırakacak iğrençlikteydi.

Aynı şekilde yavaş yavaş o iğrenç şivesiyle konuşmaya başlayınca midem iyice arşa kalkıyor. Bir insan nasıl her şeyiyle berbat olabilir ki? Aslında bu soruya yanıt olarak şu an ağzını yaya yaya konuşan resim hocamı örnek gösterebiliriz.

"Eğer benimle gelmezsen, sana yapacaklarımın haddi hesabı olmaz biliyorsun değil mi?"

"Hiçbir şey yapamazsın. Benim arkamda kapı gibi babannemle dedem var. Sende bunu kabullenip beni rahat bırak."

"Dedenle babannen mi?" diyip o iğrenç kahkahalarından birini attı.

"Ah sen cidden ezik bir kimsesizsin. Sana Tanrı acımamış. Ben neden acıyayım ki?"

Diyip bankla kendi arasında bana yakınlaşarak beni iyice sıkıştırdı. Yavaşça kulağıma yaklaştı ve konuşmaya başladı.

"Eğer kaçık bir kaltak olduğunu gidiceğimiz psikologa anlatmazsan bu gece de yanına geleceğim."

Sonunda beynim olanları idrak edebildi ve onu hızlıca itebildim.

Nefret ediyorum ondan. Nefret ediyorum kendimden. Beni ben yapan her şeyi uzaklaştıranlardan nefret ediyorum.

En başında da kendimden.

Gerçekten de söylediği gibi kimsesiz bir ezik olmaktan ve bunu kabullenişimden nefret ediyorum. Her zaman aptal gibi dünyaya farklı bir şekilde bakmaya ve onun en farklı güzelliklerini zerresine kadar incelememden nefret ediyorum.

Sanki neden yapıyorum ki?

Aslında cevabı belli değil mi? Kaçık bir kaltağım ben.

İşte tam olarak bu. Tam olarak bu bokları her şeyiyle kabullenmekten ve bunun gerçeklik oranından nefret ediyorum.

~

anlasilmayan bir yer varsa sorabilirsiniz

begendiyseniz oy vermeyi unutmayin lutfen ^^

892

dream | heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin