Şu sorunsuz geçen iki haftanın daha ardından sonunda korktuğum şey gerçekleşti...
Yungho hoca beni odasına çağırdı. Ve tam 5 dakikadir kapıda hiçbir şey yapmadan dikiliyorum. Girmen lazım Sunoo. Hadi.
Ve evet. Girdim.
"Geç bakalım Sunoo. Sonunda gelebildin."
Koltuğa oturdum. Ve tekrar konuşmasını bekledim.
"IU hocanla o günden sonra tekrar konuşmaya gittin mi?"
"Hayır."
"Güzel."
Sandalyesinden kalkıp karşımdaki koltuğa oturdu.
"En son böyle bir şey olduğunda neler yaşadığımızı hatırlatmama gerek yok değil mi?"
"Evet."
"Güzel. O zaman böyle devam et. Eğer başkalarından benim hakkımda tek kelime bile duyarsam. Bu IU hoca ve senin arkadaşların için pek iyi olmaz."
"Ya da sizin için pek iyi olmaz?"
Hep susmayacaktım öyle değil mi?
"O ne demekmiş?"
"Eğer konuşurlarsa ve konuşursam. Sizin için iyi olmaz. O yüzden şu an tehtit edecek konumda değilsiniz."
Güldü. Daha çok sinirli bir gülüştü.
"Şimdi de sen mi beni tehtit ediyorsun?"
"Evet. Gayet açık söylediğimi sanmıştım. Değil miydi?"
Ayaka kalktı. Bana doğru bir adım attı.
"Eğer bir adım daha atarsan beni almaya geleceklerini biliyorsun."
"Öyle bir şey olamaz zeki Sunoocuk çünkü odamdaki kamera ve ses cihazlarını çıkarttırdım."
Şeytani gülümsemesiyle üstüme doğru geldi. Ama daha önce de söylemiştim. Ben eski Sunoo değilim.
İyice yaklaşana kadar hiçbir şey yapmadım. İki kolunu da koltuğun kenarlarına koyup kendince beni koltukta sıkıştıracak biliyorum.
"Bence her şeyi boşverip biraz eğlenebiliriz. Uzun zaman sonra baş başa kaldığımız ilk an bu."
O iğrenç yüzünü daha da yaklaştırmasına izin vermeden kasıklarına tekme attım. Anında yere düştü ve kasıklarını tuttu. Zavallıcık.
"Ben çok eğlendim hocam. Teşekkürler."
Arkamı dönüp kapıdan çıktım. Şu an tarifsiz bir mutluluk hissediyorum. Hatta öyle ki koşa koşa bizimkilerin yanına gittim. Tabii beni böyle görünce şaşırdılar.
"Hayırdır Sunoo? Yine düşler ülkene mükemmel bir gezi yaptın da bizim mi haberimiz yok?"-Won
"Çok tatlısın Won-ah ama hayır. Bana saygısızlık yapan birinin haddini bildirdim sadece."
"Bu arada Heeseung nerde?"
Hepsi burda ama bir tek o yok. Asla böyle olmazdı. Garip.
"Jake ile beraber IU hocanın yanına gideceklerdi. Ordan da Yungho hocaya gidecekler sanırım. Bilmiyorum."-Sunghoon
"Ha tamam. Ben hemen dönerim o zaman."
Arkama bile bakmadan ordan ayrıldım. Neden beni dinlemiyorlar ki sanki?
Koridorun sonunda onları gördüğümde hızlıca yanlarına gittim.
"Burada toplanmış ne yapmayı düşünüyorsunuz?"
Beni görmeyi beklemedikleri için şaşırdılar tabii.
"Baktık sen bir şey yapmıyorsun. Bari biz harakete geçelim dedik."-IU
"Yapmadığımı nereden biliyorsunuz ki? Az önce Yungho hocanın yanındaydım."
Bunu söylediğim and Hee yanıma gelip üstümü başımı ya da kısaca her yerimi kontrol etti.
"İyiyim Hee. Ama o pek iyi mi bilemem."
"O ne demek? Bir şey mi yaptın?"-Hee
"Üstüme gelince kasıklarına tekme attım. Anında yere düştü zaten. En son odasında kıvranıyordu."
Herkes rahatlarken Jake hyung rahatsız gözüküyordu.
"Ya şimdi daha kötü intikam almaya kalkarsa?"-Jaeyun
"Sanmıyorum hyung. Öyle olsa bile üstesinden gelebilirim. Eminim."
"Ama ben değilim. Yürü. Konuşucaklarımız var Sunoo."-Hee
Diyip kolumdan sürüklemeye başladı.
"Düzgünce kendim de yürüyebilirim Hee. Canımı acıtıyorsun."
Kolumu bıraktı ve bende onu takip ettim. Boş bir sınıfa girince üstümüze kapıyı kilitleyip bana döndü.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Nasıl bana haber vermeden o şerefsizin yanına gidebilirsin Sunoo? Aklından ne geçiyordu sanki?"
"Bir şey yaptığım yok. Çağırdı ve gittim. Kendi işimi kendim de halledebilirim. Neden sana haber verecekmişim ki?"
"Pardon?" diyip kahkaha attı.
Şu an çok sinirli...
"Ya bir şey olsaydı? Ya yine bir şey yapsaydı?"
"Ama yapmadı ve kendimi korudum. Şu an burdayım farkınsaysan."
"Ne önemi var?"
Bağırarak söyledi. Korkmadım değil.
"Korkuyorum Sunoo farkında değil misin? Sadece ben değil diğerleri de korkuyor. Neden böyle yapıyorsun? Neden her şeyi kendin halletmeye çalışıyorsun? Biz de varız. Bunun için burdayız. Ne zaman ihtiyacın olursa burdayız Sunoo. Ama sen hiçbir şeye ihtiyacın yokmuş gibi davranırsan biz ne yapabiliriz ki? Söyle. Ne yapayım istiyorsun Sunoo?"
"Sadece bulaşma Hee. Bu benim olayım. Sizin değil-"
Daha söyleyeceklerim varken sözümü kesti.
"Ama arkadaşlık böyle bir şey değil Sunoo. Sana yardım etmemize izin vermelisin. Lütfen."
Artık ağlayacak gibi konuşuyor.
Haklı tabii ki. Bende biliyorum yardıma ihtiyacım olduğunu. Ama yapamıyorum işte. Yediremiyorum kendime...
"Özür dilerim Hee. Ama ben böyle bir insanım işte. Yardıma muhtaç olmaktan ve yardım istemekten nefret ediyorum. Her şeyi kendim yapabilecekmişim gibi hissediyorum. Lütfen sende beni anla."
Bana yaklaştı ve tam önümde durdu.
"Ben seni anlamaya çalışıyorum ama sen beni hiç anlamaya çalışmıyorsun. Aynı şeyi ben yaşasam öylece izleyecek misin gerçekten?"
"Hayır tabii ki. Asla."
"O zaman beni anla lütfen. Az da olsa yardım edebileyim en azından. Bir daha çağırırsa bende geleyim mesela?"
"Senin de başına bela almanı istemiyorum."
"Almam merak etme. Hem sen işin içinde olduğun sürece bu bela nasıl bir bela olabilir ki? Olmadı düşler ülkesine kaçarız. Orada zaman bol nasıl olsa."
Güldüm. Bu şekilde bana ayak uydurmasına aşığım...
"Olur. Ama Wonları da alalım bu sefer. Onlara da göstermek istediğim şeyler var."
Kafasını sallayıp güldü. Sonra da bana sarıldı ve kulağıma fısıldadı.
"Her zaman senin koruyucun olacağıma söz veriyorum. Tabii senin izin verdiğin kadar."
~
784
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dream | heesun
Fiksi Penggemar[tamamlandı] 🂱 hasta değilim... hayal dünyam çok geniş sadece... 🂱 •heesun •wonki •jayhoon