"Nasıl yani siz kardeş misiniz?" Mert Hakan şaşkınlıkla bakıyordu ben ve Yunus'a.
"Evet, annem beni Kartal- yani Yunusların evinin önüne bırakmış. Biz beraber büyüdük." Söylediğim şeyle kafalarını anlayışla sallamışlardı.
"Sevgili olduğunuzu zannetmiştik." Altay, sağolasın. Onu çok net bir şekilde anladık demin.
Ferdi kulağıma eğildi. "Neden ona Kartal diyorsun?"
"Çocukluktan kalma bi' alışkanlık. Ajancılık oynarken onun kod adı Kartal'dı."
Gülümseyerek kafasını sallamıştı.
Bu adam iki dakika önce beni sinirden delirtirken nasıl saniyesinde sakinliğime geri döndürebiliyordu.
Yunus'un gözleri Ferdi ve benim aramda gidip geldiğinde sırıttı.
-
"Eğer sorun olmazsa seni Ferdi bıraksın, benim işim var?" Yunus'un söylemiyle Ferdi gülümsedi.
"Sorun değil ben giderim."
Kaçma Ayris, çocuktan kaçıyorsun resmen.
"Aynı yere gidiyoruz zaten, götürürüm tabi." Yunus'a yönelik konuştuğunda kaçamak bir bakış attım.
Ön koltuğa oturduğumda ara sıra Ferdi'ye bakıyor sonra hemen bakışlarımı çekiyordum.
Bugün üçüncü kez dudaklarımız birbirine değmişti ve bu sefer ikimiz de hatırlıyorduk. Aklıma geldiğinde gülümsedim.
"N'oldu neden gülüyorsun?" Merakla sorduğu soruyla ona çevirdim kendimi.
"Hiiiç."
"Aklından çıkmıyorum değil mi?" Söylediği şeyle güldüm.
"Tabii tabi aklımdasın sürekli." Dalga geçermişçesine söylediğim şeyin gerçekten öyle oluyor olması beni geriyordu.
"Sen sürekli aklımdasın ama, gerçekten." Söylediği şeyle gülümsedim.
"Altay neden böyle bir şey söyledi, konu bana nasıl geldi?" Merakla sormuştum bunu.
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Yemeğe seni de çağırmamızı söyledi İrfan. Ben de dedim onun işi varmış. Sonra o da senin ne kadar hoş bir kız olduğundan bahsetti ilk başta. İşte diyor ki çok dil biliyormuşsun, kültürlüymüşsün falan fistan." Anlatırken çok tatlı gözüküyordu.
"Sonra da galiba ondan hoşlanıyorum dedi."
"Sen diyemedin mi o bana aşık olmuş diye." Söylediğim şeyle bakışları bana döndü.
"Oldun mu?"
İçinde olduğumuz durumu fark edince ağzımda geveledim bir şeyleri.
"Yani şey." Güldü.
"Bunu ona söylemesi gereken kişi ben değilim Ayris."
Eğer bir gün bana duygularından bahsederse ben de ona cevabımı veririm Ferdiciğim.
"Geldik." Bakışlarımı ondan çekmiştim bu dediğiyle.
"Kahve içelim mi?" Sorduğum soruyla gülümsedi.
"Olur, içelim."
-
"Yani annenin soyadını kullanıyorsun?" Kafamı salladım. "Peki ya neden? Neden Akgün olarak yazmıyor soyadın?"
"Eskiden öyleydi. Ben 18 yaşına gelene kadar annemin öldüğünü bilmiyordum. Hiç de kendi kızları değilmişim gibi hissettirmemişlerdi."
"Peki ya anneni nereden tanıyorsun?" Merakla baktı bana.
"Annem beni kapının önüne bıraktığında yanıma bir mektup bir de not bırakmış. Notta mektubu bana 18 yaşıma girdiğim gün vermelerini ve de ismimle doğum tarihimi yazmış." Kafasını sallamıştı anladım anlamında.
"Peki ya annen, hayatta mı?" dudak büzdüm.
"Bilmiyorum." Mimiklerim değişmiş olmalıydı ki üzüldüğümü anlamıştı. Koltuğun ucundan bana yaklaştı ve sıkı sıkı sarıldı.
"Peki baban? Senden haberi var mı? O yaşıyor mu?"
"Onu da bilmiyorum." Gözlerim dolduğunda daha da sıkı sıkıya sarılmıştı.
"Ferdi."
Kollarını bedenimden ayırdığında bana baktı.
Gözlerinin içine bakıyordum.
"İyi ki varsın."
"Sen de öyle, Sen de iyi ki varsın." Saçlarıma kondurduğu öpücükle ona daha da çok yanaşmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tenli Kadın || Ferdi Kadıoğlu
Fanfiction"Tenin almış beyazlığını aydan..." Ona öğrettiğim Türkçe'yi ilk olarak bana şarkı söylemekle kullanıyordu. "Saçlarının rengi geceden, bundan geceye sevdam." Bu şarkıyı Ferdi'nin sesinden duymak, çok farklı gelmişti. "Seni seviyorum." Bu itirafı bek...