Anahtar ile kapıyı açıp, dairenin içene girdim. Benimle birlikte boğaçt'a girmişti. Kapıda bekleyen, erdem'e döndüm." gelsene erdem."
" teşekkürler Nilay hanım. Ben evime gideyim. İstediğiniz bir şey var mı? "
" hayır her şey için teşekkür ederim. İyi akşamlar."
" sizde. "
Kapıyı kaptım ve salona boğacın yanına geçtim. Şuan benim dedemden kalan apartmanlardan birindeydik. Bütün malları babamın üstüne geçirmiştim. Bir tek bu apartman kalmıştı. 12 katlıydı ve Biz şuan 7. Kataydık, diğer dairelerde ise kiracılar bulunuyordu.
Tam kanepeye oturmuştum ki boğaç konuştu.
" ben acıktım. Bir şeyler yiyelim."
Gözlerimi araka arkaya iki kez kırpıştırıp boş boş baktım, oda bana boş boş baktı. Az önce birilerinden kaçıyorduk. Şimdi ise açıktım diyordu. Az önce çok panik ve adrenalin doluyken, bir anda nasıl bu kadar çabuk rahat bir moda geçti acaba.
" tamam. Ne yemek istiyorsun."
" bilmem sen seç?
" pekala ozaman. "
Mutfağa geçtim ve suçuklu tost ile karışık tost yapmaya başladım. Tostları hazırlayıp tost makinesinin içinde kızarmasını bekledim. Daha sonra dolaptan kahvaltılık ürünleri çıkardım. Aslında çorba yada makarna yapabilirdim. Ama hızlı olması için kahvaltı tarzı şeyleri tercih etim. Acaba ona o mezarda yemek veriyorlarmıydı. Vücudu yapılı değildi bir erkeğe göre birazcık zayıftı.
Tostlar olunca iki tabağa ayrı ayrı koydum ve tabakları masaya yerleştirdim. Daha sonra ocağa kaynaması için koyduğum sıcak suyu aldım ve çay bardaklarına boşaltım. içlerine de sallama çay koydum. Onları masaya koyduktan sonra boğac'ı çağırmak için salona geçtim. Pencereden dışarıyı izliyordu. Dışarıda ise yağmur yağıyordu.
" boğaç ! Hadi gel, bir şeyler hazırladım."
Dedim ve tekrar mutfağa geçip sandalyeme oturdum. Boğaç'da gelip karşımdaki sandalyeye oturmuştu. Sezisce yemeğimizi yedik.
Yemeğimiz bitince sofrayı beraber topladık, ben dolaba konması gerken şeyleri dolaba koydum, oda tabakları ve bardakları makineye koyup masayı temizledi. Tekrar salona geçtik ve koltuklara oturduk. Yaklaşık 5 dakika sonra boğaç tekrar konuştu. Bende dikkatimi ona verdim tümüyle." burada 1 günden fazla duramayız. Yarın buradan gitmemiz gerek. Bizi bulmaları fazla zaman almaz."
" biz derken. Gitmek istiyorsan sen gide bilirsin ben bir yere gelemem. Niye tanımadığım biriyle gideyimki. Ayrıca benlik bir durum yok ortada"
" sen öylesan. Ben gittikten sonra direk senin peşine düşerler onlar çok güçlüdürler ellerinden kurtulamazsın. Sandığın gibi basit değil artık, sende bu işe bulaştın istesende istemesende benimle olmalısın. Aksi taktirde zarar görürsün."
" sana niye güvenim"
" seni yanımda götürmem bana ne kazandırır ki"
Düşündüm. Aslında haklıydı. Beni yanına alaması ona bir şey kazandırmazdı. Ayrıca burada tek başıma kendimi koruyamazdım. Evet erdem vardı ama onun ilgilenmesi gereken bir kız kardeşi vardı. Habire yanımda olamazdı, o sadece babam tarafından bana göz kulak olması için buradaydı. Seçicek daha iyi bir şansım yoktu. Ya onunla - her ne kadar güvenmesemde- güvenip gidicektim. Yada burada yanlız başıma çürümeye devam edicektim.
Kararımı verdim ben. Onunla gidicektim. Burda çürümek istemiyordum. Belki zamanla arkadaş olurduk, Boğaçla. Ne kadar farklıda olsak.
" tamam kabul ediyorum, seninle gelicem Ama nereye gidicez? "
![](https://img.wattpad.com/cover/340059262-288-k82962.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mezarlıktaki mucize
AdventureSadece yolda yürüyordum. Bu kadardı. Mezarlığın karşısından geçiyordum. sonra ansızın durdum. mezarlığa doğru döndüm. Neden bilmem içeriye girmek istedim. hislerimi tanımadığım, beni yargılamadan dinliyecek tek kişi varsa o da bu mezarlardan biridir...