1. Kısım 1. Bölüm

20 1 1
                                    

Henüz 17 yaşında olduğum için okula gitmek zorundayım. İstemeyerek uyandım. Ablam, abim ve babamın mutfaktan gelen seslerini duydum. İşe gitmek için kalkmışlardı.
Pijamamın kolunu sıyırıp puanıma baktım:
🧠🧠🧠🧠🧠
💪🏼💪🏼💪🏼

Tam üç puan. Zeka, güç ve popülaritenin ortalaması bize puanımızı gösterir. Herkesin puanı vardır. Benimki üç. Yani ortadayım. Puanımın düşmesi köle olmam anlamına geliyor. Köle olmayı göze alamadığım için hızlıca giyindim. Okula gitmeli ve puanımı yükseltmeliydim.

Ablamın seslendiğini duydum. "Lilith, kalktın mı? Okula geç kalıyorsun!"
"Geldim." Bağırarak merdivenlerden indim.
Ablam tostu elime tutuşturup "İyi dersler. Uslu dur!" dedi.
Okula servisle gidebilecek paramız yoktu. Çünkü çok para kazanan işlere girmek için yüksek puan gerekir. Dört puanların durumu iyi olur. Beş puanlar en zenginleridir. İki puanlar fakirdir. Bir puanlar yalnızca hizmet ederler. Üç puanlar ise ortadadır.

Kış olmasına rağmen ılık bir hava vardı. Okula yarım saat yürüme mesafesinde oturuyoruz.
Saatime bakıp dersin başlamasına 20 dakika olduğunu görünce adımlarımı hızlandırdım. Bir yandan tost yiyip bir yandan okula yetişmeye çalıştım.

***

Yürümek iyi gelmiş olsa da okula gelir gelmez modum düştü. İnsanlarla konuşmayı sevmiyordum. Bu yüzden popülarite puanım epey düşüktür ve hiçbir zaman yükselmez. Ondan kalan eksiği zeka ve güçle tamamlamaya çalışırım ki 3 puanın altına düşmeyeyim. Kesinlikle köle olmak istemiyorum. Günün hemen bitmesini ve eve gidip kitaplarıma kavuşmayı diledim.

Neyse ki ilk ders edebiyattı. Yani okulda eğlenceli geçme ihtimali olan tek ders ya da benim sevdiğim bir ders olduğu için bana öyle geliyor.
Dersin sonuna doğru edebiyat hocamız "Çocuklar, bu hafta son dersimizde ailenizden kalma bir yadigar ya da eski bir eşya hakkında bir kompozisyon yazıp gelin. Ayrıca seçtiğiniz eşyayı da getirip sınıfta bir sunum yaparsanız fazladan puan alırsınız." dedi ve sınıftan çıktı.
Fazladan puana ihtiyacım olduğu için teneffüs boyunca seçebileceğim eşyaları düşündüm ama aklıma hiçbir şey gelmedi. Eve döndüğümde ablama ve babama sormaya karar verdim.

Öğle yemeği vaktinin geldiği zilin çaldığını duyduğumda çok sevindim çünkü çok acıkmıştım. Başımı öne eğip hızlı adımlarla yemekhaneye giderken bir anda bir şeye çarptım. Sert ve büyük bir şeye... Başımı kaldırdığımda bir öğrenci olduğunu gördüm. İçimden 'Kesinlikle düşük yıldız verecek, puanım 2'ye düşecek.' diye geçirdim. Puan vermesine fırsat tanımadan hızlıca özür diledim ve oradan uzaklaştım.

Başkalarının bizi puanlaması çok saçmaydı. Her gün, herkesi puanlayabilirsiniz ve eğer sizin puanınız yüksekse onun puanını daha çok etkiler. Bu yüzden kimseyle tartışmayı göze alamam. 5 puanların kendilerine özel okulları ve öğretmenleri vardır. Fakat 3 ve 4 puan olanlar birlikte okurlar. Çarptığım çocuğun 4 puan olduğuna kesinlikle eminim. Hatta bizim okulda olduğunu bilmesem 5 puan olduğunu düşünürdüm. Bileğine bakmaya fırsatım olmamıştı ama o kaslarla güç puanının 5 olduğu çok açıktı. Yakışıklılığı da polülaritesinin yüksek olduğunu gösteriyor. Zekası hakkında bir yorum yapamasam da toplamda 4 puan olduğu çok belli.

Yemekhaneye girene kadar hiç durmadan hızlıca yürüdüm. Yemekhane kocamandı ve uzun masalarla doluydu. Yemeğimi alıp bir masanın en sonuna oturdum. Herkes arkadaşlarıyla konuşarak, gülüşerek geliyordu. Yemekhane yavaş yavaş doldu. Benim etrafımsa boştu ama sorun değil. Bunu seviyorum, yalnız olmayı seviyorum, yalnız olmak istiyorum.

PUANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin