çok boş,
çok da dolu aynı zamanda.
gerçeklik; bir yanılsama. anların arasındaki boşluğun fark edilemeyecek kadar küçük olmasıyla bütün inançlarımızın başlangıcı olan gerçeklik aslında bir yanılsamadan ibaretti. uyumayı düşündüğünde uyuyamamak, kalbin deli gibi çarparken onu düşünmemeye çalıştığın için kendini sakinleştirememek, korkudan tir tir titrerken titrediğin gerçeğini göz ardı edemediğinden korkunun anların arasındaki boşluğa sızarak seni daha da dibe çekmesini engelleyememek, nefes alamadığında öleceğinin farkına vardıktan sonra yaşadığın paniğin senin formuna geçip seni parmak boğumlarını bembeyaz edinceye kadar boğduğunu hissettiğinde çaresizce beklemek.ölümü beklemek. kurtuluşu beklemek.
kalbinin o eller tarafından parçalamak amacıyla sıkıldığı gerçeğinden kaçamadığında, kurtuluşun aslında var olmadığını fark etmek.
kaçmak, var olmayan bir şeyden kaçabilir misin?
zamandan kaçabilir misin?
kendinden, kaçabilir misin?
oysaki kaçan; daima kovalanan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFESTEKİ SEKİZGEN
Nonfiksi"Çocukluğum, salıncaktaki kafeste sıkışıp kalmış, dokuz canım da can çekişiyor orada. Kapkaranlık, ve şafak sökmeye yakın. Ay ışığı o kadar da cezbetmiyor artık. Sallıyorum şimdi onu; yer yerinden oynuyor. Canımın, cananımın, gözlerinde bir dünya yo...