Natasha'nın kazandığı bir antremandan sonra yukarı çıkıyorlardı.Tabii ki Alice kazanmamıştı.
"Kusura bakma seni yeniden yendim ama" deyip kahkaha attı.
"Eğer beni şaşırtmasaydınben kazanırdım,tüm suç senin gıcıklığın" deyip kaşlarını çattı.
"Ama birinin geldiğini sandım.Ne yapabilirim?" Alice'e bakıp göz kırptı.Ortak salona doğru adımlıyorlardı.
İkisi birlikte kahkahalarla onun yenilmesine gülerken birden karşılarına Tony çıktı.Alice'in tüm mutluluğu silinmişti yüzünden,sonra hemen toparladı.İntikamını tony'ye belli etmeden alacaktı...
" heyy güzellikler,antremandan mı"
"Evet ama benim için pek antreman değildi,çok basitti"
"Neden bu kadar basitti acaba Nat?"
"Evet neden bu kadar basitti Natasha?" diye sordu Tony'nin anlamadığı bir şey olsa çok sevinirdi.Sırıtan Tony,Natasha'dan güzel bakışlar almıyordu
"Peki sen neden dün gece Bruce'un odasından baya geç çıktın Tony?" Tony'ye gözlerini açarak baktı Alice ve Nat.
"Tony yani sen...."Şoktan cümlenin devamı gelmiyordu
" HEYY YOK ÖYLE BİR ŞEYY"Diyerek Natasha'ya doğru bağırdı.
"Hı hı kesin Tony"Nat ile birlikte kahkaha atarak içeri doğru girdiler.
"Nat tüm silah ve bıçaklarının çöpe gitmesi istemezsin galiba"diyerek natasha'ya doğru baktı.
" sen benim herhangi bir şeyimi çöpe atamazsın Tony,Ama çöplerde sürünmek istiyorsan deneyebilirsin"diyerek tony'ye doğru saçını savurdu.Kolu hala Omzundaydı.ve bu durumdan rahatsiz değildi.
Alice oradan kaçıp stephen'ın yanına oturdu.Stephen,Alice'in yanında en rahat ettiği insanlardan biriydi.Her zaman onun yanına gitmek isterdi.Başını da omzuna yasladı.
"Alice,iyi misin?Yorgun duruyorsun" cidden yorulmuştu alice.Tüm bu olanlar,başına gelenler,Tony,Bucky ve HYDRA yormuştu onu....Arada aklına Rumlow da geliyordu,aralarında hiçbir bağ olmamasına rağmen Rumlow'un ona iyi davranması,çocukken arkasını kollaması değişik geliyordu.Ondan Nefret etsede yine de seviyordu onu....Hele Tony konusu sanki beynini uyuşturuyormuş gibi hissediyordu.Bunca sene kendini adadığı adam onun katili sayılırdı....Winter Soldier ya da Bucky,Bazı şeyler geçmişte kalsa da kalbini kırıyordu.Aklına onu hiçbir zaman affedemeyeceği geliyordu.Onun bu yaptıklarını,vücudunda bıraktığı izleri şimdi unutsa geçmişi ona hatırlatırdı.Geçmisi silinse rüyalarını kabusa çevirirdi...Bundan bir kaçışı yoktu.Beynini uyuşturmadıkça aklına gelip dururdu.Cebinde ağrı kesici diye taşıdığı ilaçlar,onun en yakın arkadaşıydı.Sinsi,hayatına son verecek bir en yakın arkadaştı.
"İyiyim,sadece birazcık yoruldum" diyerek gözlerini karşıdaki pencereye dikti.Uçan kuşlar ona çocukluğunu hatırlatıyordu.Özgür ve mutlu.Sürüyle geçen kuşlar,son sürat ilerliyordu.Sadece biri dışında.Onlara yetişememiş,minik yavru bir kuş...Kimsede onu beklemiyordu.Ya da kollamıyordu.Sonra birden havaya simsiyah bulutlar düştü.Yavru kuş orada kalmıştı.Diğer kuşlarda yakalanmıştı,ama en azından bir aradaydılar.Sığınırlardı birbirlerine.Olan yine bu minik kusa olmuştu.Alice üzülmeden edemiyordu bu yanlızlığa.Sanki hayatı yaşadığı şeyleri hatırlatmak için bir kumpas kuruyordu ona.Ayağa kalkıp mutfağa gitti.Dolaptan bir şey arıyor gibi yaparken cebinden ilaçları çıkarıp ağzına attı.....
![](https://img.wattpad.com/cover/338260459-288-k658726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreakers
FantasyKitap Marvel evreniyle aynı doğrultuda gitmeyecektir.Bazı olaylar aşırı alakasız olabilir o yüzden önceden söylemek istedimm:)