Sobe

4.1K 185 49
                                    

Alarm çalmadan keyfince uyanmak pazar gününün en güzel yanıydı Anıl için. Okulu, yaklaşan sınavları, yaptığı ek işleri hepsini bir günlüğüne unutur kendisiyle baş başa kalırdı. Yine her pazar olduğu gibi 1+1 evinin küçük mutfağında zaman geçiriyordu.

Hafif ama neşeli bir melodi mutfağı doldururken hafta boyunca yiyeceği yemekleri pişirdi, saklama kaplarına dikkatlice yerleştirip buzdolabında depoladı. Fast foodtansa kendi yemeğini hazırlamak hem daha ucuz hem de sağlıklıydı. Hem de yemek yapmaktan keyif alıyordu. Mükemmeliyetçiliğinden bedeni de nasibini almıştı elbette. Uzun ve kaslı vücuduyla dikkat çekmeyecek gibi değildi. Hafif dalgalı siyah saçları, buğday teni ve siyaha yakın koyulukta iri gözleri de bu manzaraya eşlik ederdi güzelce. Anılı tanımlamak gerekirse düzenli, sorumluluk sahibi ve çalışkandı.

18 yaşında evinden ayrılmış ve devletin sunduğu öğrenim kredisi hariç bir geliri olmadan bu büyük şehirde hayatta kalmayı başarmıştı sonuçta. Ailesinden destek görmeden yaşayabildiği için gurur duyuyordu kendisiyle. Onlara kalsa okumak gereksizdi. Mesela babası tuhafiye dükkanını Anıl'a devretmek için kapatmamıştı. Anıl'ın üzerindeki planları bununla da bitmiyordu askere gidip gelse sonra da hayırlı bir kısmetle...Düşündükçe içine bir sıkıntı çöktü.

İlkokuldan beri öğretmenlerinin gözdesi başarılı bir öğrenci olarak üniversite okumaya hakkı vardı ailesi bunu nasıl görmezdi? Hayırlı kısmete gelince bu imkansızdı zaten. Tabi helal süt emmiş, iş güç sahibi, yakışıklı bir erkekle tanıştırılmayacaksa...

Kendi kendine acı acı gülümsedi bu düşünceyle. Düşünceleri telefondan gelen sesle bölündü

Deniz: Anahtarlar paspasın altında

Anıl: Çok yaratıcısın kimsenin asla aklına gelmez

Deniz: Of Anıl napayım. Komşumuz kızını Baranla merdiven boşluğunda öpüşürken görüp baranı yumrukladıktan sonra pek konuşmuyoruz da komşularla👉👈

Deniz: Onlara anahtar bırakamadım o sebepten

Anıl: aqsdqdaaa oof Baran etkisi bu apartmanı da esir almış

Anıl: Denizcim birazdan evden çıkıyorum ilk kedi bakma deneyimim için🐈

Deniz: Cansın sen can

Anıl: Sen de. İyi uçuşlar Tekin'e de selamlar

Deniz: Tmmdır öpüyorum

Anıl telefonunu masanın üzerine bırakıp hazırlanmaya gitti. Dolaptaki ütülü kıyafetlerinden beyaz bir tshirt ve siyah bir eşofman altı alarak hızlıca giyindi. Parfüm koleksiyonundan narenciye kokulu bir parfüm seçip keyifle sıktı ve havayı mutlulukla kokladı. Parfümler sıkı bir harcama kontrolüyle yaşayan Anıl için hesapsızca para harcadığı tek şeydi. Güzel kokmak, güzel kokular duymak küçüklüğünden beri onu sakinleştirir mutlu ederdi. Annesi reçel hazırlarken mutfağa yayılan o portakal kokusu çocukluğuna dair en net hatırladığı şeydi mesela. Bu sevdası ona kimya mühendisliğini seçtirmişti. En büyük hayali kendi parfüm atölyesini kurmak ve kokuların içinde günlerini geçirmekti. İnsanları güzel kokularla mutlu etmek istiyordu. Portakal reçeli kokusunu özlemle hatırladı sonra daldığı düşüncelerden uzaklaşarak kapıya yöneldi.

Evden çıktı, otobüse binerek Denizin evinin önüne geldi. Anahtarı paspasın altından alıp kapıyı açtı.

"Leyla! Suzan!" diye seslenerek salonda dolaştı. Kedilerle nasıl iletişim kurabilirdi bilmiyordu ki. "Kedi hanımlaaar ben geldim nerdesiniz?" koridora doğru ilerledi. "Pisi pisi."

Ancak kediler ortalıkta görünmüyordu. Elbet çıkarlardı ortaya. Sularını tazeleyip mamalarını porselen mama kaplarına döktü. "Benim yemek takımımdan daha kaliteli ha." diye kıkırdadı. Deniz için kedileri çok değerliydi. Zaten o yüzden Anıla güvenmişti ya. Anıl kendisini gören herkese güven verirdi zaten. Etkileyici ses tonu, düzgün diksiyonu, her daim ütülü temiz giysileri ve güzel kokusuyla bir düzen ve uyum sembolü gibiydi.

Yağmura Aşık (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin