Toprak yağmura, ben sana
Âşık olduk yeniden
İmkânsız gibi görünen
Bu mesele...Onun mesajını beklemeden aşağı inmişti bile. Evin duvarları üzerine geliyordu, meraklı gözlerle ona bakan arkadaşlarına yapamayacağı açıklamalar ve son günlerde yaşadığı stres hepsi üst üste gelince nefes alamadığını hissetti. Açık havadan medet umdu ama nafile. Biraz temiz hava kalp kırıklıklarına iyi gelse ne olurdu sanki.
Şimdi apartman kapısının önünde dikiliyordu. Bedeni sundurmanın altında hafifçe atıştıran yağmurdan korunuyordu. Bir gözü yoldayken ellerindeki hafif titremeyi hissetti. Düzenli bir içici değildi ama arada sırada içtiği karanfil aromalı sigaranın bugün tam günüymüş gibi geldi ona. Sırt çantasından tabakasını çıkarıp içinden aldığı sigarayı yaktı ve dumanını üfledi.
Aldığı karanfil kokusuyla biraz sakinlediğini hissetti. Burada yağmurun o huzur verici sesini dinlerken zaman hem çabuk geçsin istiyordu hem de hiç geçmesin. Bu yüzleşme ona ne kazandıracak ne kaybettirecek hiç bilemiyordu. Emin olduğu tek şey kendi duygularıydı.
"Ben Anıla aşığım," diye mırıldandı. Uykusuz gecelerde kendini kaybetmiş gibi defalarca tekrarladığı gibi. Belki söyledikçe anlamsızlaşır, önemsizleşir sanmıştı ama olmamıştı. Hisler tüm yakıcılığıyla kalbini esir almıştı bir kere.
Anıl'dan önce kimseye böyle güçlü duygular hissetmemişti. Sadakati önemsemezken onu sevdiğini fark edeli kimseyle ilgilenmemişti. İlgisini kimse çekemiyordu. Denemişti, belki de zor olanı istemenin heyecanıdır diye başkalarıyla olmak istemişti ama içinden gelmemişti. Tek arzuladığı Anıl'dı. Tek istediği, ilk defa birisinin kalbinde ve hayatında olmak istediği kişiydi. Onun gibi güçlü ahlaki değerlere sahip kontrolcü ve disiplinli birisinin, tüm bunların zıttı olan kendisinden hoşlanma ihtimali imkansız gibiydi.
Ama şimdi imkansız gibi görünenin gerçek olmasını yaşıyordu. Ve bu onu mutlu etmek yerine karmakarışık hissetmesine sebep oluyordu. Anıl'ın kararsız, güvensiz ve dengesiz halleri onu arafta bırakmıştı.
Şimdi öylece bekliyordu kendisine yakıştıramadığı o acemi heyecan, onu güçsüz hissettiren kalp çarpıntısı ama diğer yandan öfke ve kırgınlık eşlik etti bu bekleyişe. Anıl'ın korkaklığından, ondan beklemediği kaçışından nefret etmişti. Açık açık söylemese de hem Baran'ın duygularını hem kendi duygularını reddetmişti.
Sokağın başında görünen esmer genç hızlı adımlarla yaklaşıyordu. Saçları hafif atıştıran yağmurla beraber ıslanmaya başlarken, öfke ve heyecan olup olmadığından emin olamadığı gözlerindeki parıltıyla koşar adım yanına ilerledi. Kalp atışını kendi kulaklarından hissederken titreyen ellerini iki yanında sıktı.
Baranın yerinden kıpırdayışıyla fotoselli lamba yandı. Dakikalarca hareketsiz kaldığını o an fark etti.
Kumral saçlarına vuruyordu şimdi ışık.
Anılın kokusuna gömülmek istediği, parmaklarını aralarında dolaştırmak, sabaha kadar okşamak istediği saçlara...
Birbirlerine doğru adımlar atarlarken gözleri kenetliydi.Bu bakışmanın büyüsüne kıyıp sessizliği kim bozacaktı?
Anıl gönüllü oldu. Kısık çıkan sesiyle "Çok bekledin mi" diye sordu yanına gelir gelmez. Üstündeki ceketin yeterli kalınlıkta olup olmadığına baktı. "Üşüdün mü güzelim?"Anıl'ın ilk defa yüz yüze duygularını ifade edişine şahit oluyordu. İçinde gelgitli şekilde yüzen duyguları dalgalanarak yükselmeye başladı. Başını iki yana salladı. "Hayır."
"Tamam." diye cevapladı Anıl manasızca.
İkisi de başka ne diyeceğini bilemiyormuş gibi yağmur altında bekliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmura Aşık (BXB)
Novela JuvenilKendisine emanet edilen kedilere bakmak için arkadaşının evine giden Anıl, arkadaşının küçük kardeşi Baran'ı orada bir erkekle görür. İkili arasında küçük bir sır olarak kalacak bu konu iletişimlerini artırır. Baran: O gün hayalet görmüş gibi olduğ...