O kızı tanıyordum, rüyalarıma giren, hayatımda hiç görmediğim, bu dünyadan olamayacak kadar güzel olan o kız..
Peki şu an gerçekten yaşanıyor muydu yoksa yine mi rüya bilmiyordum.
Rüyaysa da uyanmak istemiyorum.O mavi ışıkla bir ilgisi var mı? İkisinin de aynı anda ortaya çıkması tesadüf değil bence. Şansımı deneyip yanına gideceğim. Kim olduğunu öğrenmek istiyorum, hakkım sonuçta.. yani, galiba?
"Hey,Baksana!" şeklinde bir giriş yaptım.
[Daha öküz olamazdım! Kız kaçmasa iyi, baksana ne yaa ]
Endişeyle etrafına baktı ve sonra gözleri bana takıldı.
"Ben mi? S.. Sen beni görebiliyor musun?"
Neden böyle bir şey dediğine anlam verememiştim.
"Şey, evet. Görmemeli miyim?" dedim garipser bir ifadeyle.Kızın bakışları iyice tuhaflaşmıştı.
"Biliyorum kötü bir giriş yaptım ama seninle konuşmam lazım, garip şeyler oluyor ve ben.. seninle konuşmam lazım.""Sen kimsin?" diye karşılık verdi.
"A evet kendimi tanıtmadım, tanışma konularında hiç iyi değilim, adım Uzay.
Sen.. kimsin? Yani buralarda hiç görmemiştim seni, nereden geldin?
Aslında görmüş sayılırım a.."" Tamam, sakin. Siz hep böyle çok mu konuşursunuz?
*İç çeker *
Adım Aden, buralı değilim. Konuşacak vaktim yok, yetişmem gerek. Beni görmedin!"Bana konuşacak vakit bırakmadan arkasını dönüp telaşlı ve hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı.
"Aden, bi dakika! Sakin olur musun? Seni gördüğümden beri etrafa ve bana karşı çok tuhafsın. Sanki.. uzaydan gelmiş gibi."Aniden duraksadı, bana baktı.
"Herkes uzaydandır, bu nasıl soru! Ayrıca peşimi bırak, beni gördüğün bilinirse yanarız!""Hayır bırakmayacağım! Bana bir cevap borçlusun. Benimle oyun mu oynuyorsun bilmiyorum ama tüm bu şeyler; yok görünmeme, yok mavi ışık , alçalan değişik cisim falan ve bunların ardından senin ortaya çıkman.
Tesadüf değil biliyorum. Sen kesin uzaydan geldin! Ama nasıl?!""Uff seni atlatamayacağım belli! Tüm bunların nasıl farkındasın bilmiyorum ama.."
O sırada bilekliğinden tiz sesler geldi, bilekliğine bakıp endişeyle bana baktı.
"Çok geç, geliyorlar .. Gel benimle!""Ne?.. Bekle!" dememe kalmadan
Aden kolumdan tutup hızlıca bir yükseltinin arkasına götürdü ve bilekliğine birkaç dokunuşuyla birlikte etrafımızda bir ışık süzmesi oluştu."Bu ne, n'apıyorsun?"
"Sus! Duyacaklar! Sadece saklanmak yetmez, onların üstün duyuları var o yüzden bu şeyi yapmak zorundayım."
Uzaylı olduğunuz tescillendi yani. İnanamıyorum.. Benden kurtulamayacaksın biliyorsun değil mi?"[ Uzaylıların varlığını en hızlı kabullenen fizikçi ben olabilirim herhalde, adımı bu şekilde mi duyuracağım? Daha başka hayallerim vardı..]
Aden tekrar iç çekti. Bilekliğinde bu sefer bir hologram açıldı ve sanki mesaj atar gibi tuşladıktan sonra ağaçların hareketiyle birlikte garip sesler geldi ve büyük garip şekilli silüet hızlıca kayboldu.
Bir süre sonra rahatlamış ifadesiyle tekrar söze girdi:
"Tamam. Atlattık. Şimdi sıra seninle uğraşmakta. İstediğini sorarsın ama önce ben soracağım. Beni nasıl görebiliyorsun? Çünkü normalde siz insanlar beni göremez, yani bizi?""Üff dedim ya bilmiyorum, gayet net görüyorum işte. Ama şey.. seni daha önce de gördüm diyebiliriz..
"Ne? Nasıl yani?"
Derin bir iç çekişimden sonra yapamayacağımı fark edip lafı çevirme methoduna başvurdum.
"Yani şey, yabancı gelmiyorsun bana."[ N'apim! Kıza rüyalarıma giriyorsun mu diyeyim. Tanışalı beş dakika oldu. Dalga geçer benimle. Gerçi o da normal biri değil de, neyse işte.]
"Anlamadım, daha önce görmüş olamazsın beni. Bu bölgeye ilk gelişim. Her neyse bir şey soracaksan sor da gideyim."
"Hemen mi, atlattık demiştin?"
"Uzun sürmez. Hadi gidiyorum bak!"Bu kadar aceleci olmasına şaşırmıştım.
"Üff peki, öncelikle uzaylıysan benimle nasıl konuşabiliyorsun ve mavi ışık neyin nesi?""Uzaylı deme..garip geldi.
Neyse, gezegende bulunduğuz yerlerin dillerini otomatikman öğreniyoruz. Mavi ışık da o alçaldığını gördüğün şeyle ilgili, bir araç, ışınlanma için."
"Peki ya..""Tamam yeter. Şimdi gitmem lazım, yine söylüyorum, peşimden gelme, lütfen.
Zaten zor durumdayım.."Tekrar tedirgin ifadesini takınmıştı.
Son cümleyi kısık sesle söylemişti benim duymamı istemeyerek. Fakat ağzından çıkan her kelimeyi pür dikkat dinlediğimden bir haberdi.
İçime bir kurt düştüğünde tekrar söze girdim.
"Zor durum derken? Deminki araca binen değişik, beton suratlı, 1.50 tipleri mi diyorsun?"Gerçekten de öyleydi. Dümdüz mimiksiz suratlar, kireç gibi tenler, kodlu robot gibi hareket edişleri falan. Ne yapmış olabilirlerdi de bu şekilde hayata gelmişlerdi merak ediyordum.
Ya da etmiyordum.
7 kişi olsalardı bi pamuk prensesleri eksik olurdu.Benim betimlemelerimi duyunca Aden'in endişeli yüz ifadesi yerini şaşkınlığa bıraktı. Bir taraftan da gülmemeye çalışıyordu.
"Nasıl ya, sen onları da mı gördün?"
"Niye bu kadar şaşırdın anlamadım, seni gördüysem diğerlerini de görmem normal sonuçta."
"Tamam de ben onlar gibi değilim, onlar daha üst seviye benden.
Yani onları dahi görebildiysen sende sandığımdan daha büyük bir olay var."[Bu son dediğiyle göğsüm kabarmamış değildi.]
"Tabii ki sen onlar gibi değilsin, senin güzelliğin yanında onların meymenetsizliği..
Ayrıca istersen onlardan da üstün olabilirsin bence, ne var yani?"Sanki ilk cümlemden sonra yüz ifadesi bi değişti. Neye takıldığını biliyordum bu yüzden gözlerimi kaçırıyordum ve çok üstünde durmadan söze girdim.
"Sizin dünyanızı çok bilmiyorum ama bir yardımım dokunacaksa.."
"Teşekkürler düşüncen için ama yapabileceğin bir şey yok.
Artık gitmeliyim. Sakın gördüklerinden kimseye bahsetme, beni de.. unut.""Ama,"
Ben bir şey diyemeden havada süzülürcesine hızla uzaklaştı ve yine mavi ışık parlamasından sonra gözden kayboldu.
Beni, benimle oracıkta yalnız bırakmıştı.
Sessizce sözümü tamamladım."Unutamam ki..."
★☆★
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay ve Uzay'lı
Science Fiction"Hep uzayda tek olmadığımızı düşünmüşüzdür. Bilirsiniz; yıldızlar,gezegenler,galaksiler.. Bütün bunların hepsi daha bir yıldızdan bile yüzlerce kat küçük olan bu gezegendeki bizler için mi?" Ana karakterlerimizden olan Uzay hem kendi hayatıyla hem d...