4- Var mısın Yok (mu)sun?

22 5 8
                                    

Aden'in bıraktığı tuhaf notu görmemin ardından 2 hafta geçmişti. Ben de o sırada normal yaşantıma devam etmeye çalıştım fakat tabii ki olmadı.
Arkadaşlarımla bile doğru dürüst görüşmedim, onları astım gibi olmuştu biraz ama yapacak bir şey yok, yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Öyle de oldu. Ya odama kapandım ya da sahildeki favori yerime gittim, Asım abinin balıkçısına.

Çok yetenekli bir adam, kendi teknesine restoran açmış. Balıkları da genelde kendi çıkarır. Çupra'dan midyeye kadar çoğu deniz ürünü vardır.
[İkisini de çok severim]

90'larda başlamış bu işe. Tek başına kayıkla açılıp balık toplayıp bu sahil kenarında satıyormuş. Sonrasında kendi pişmeye başlamış ve bu noktaya kadar getirmiş.
İstikrarlı da bir adam. Çok çevre edinmiş burada, ben de dahil.

15 yaşında keşfetmiştim burayı. Normalde çok balık seven biri değilimdir ama buranın balıklarına hayran kalmıştım, sonrasında sıkça gelmeye başladım.
O kadar çok uğruyordum ki Asım abiyle de tanışık olduk. Akşam yoğunluk azalınca oturup sohbet ediyorduk. Bana abilik yapmaya başlamıştı.
O zamandan beri sıkıntılı olduğumda gelirim buraya.
[Ve acıktığımda.]

Yine o günlerden birindeydim. İki haftada 5. gelişimdi buraya. Diğer günlere nazaran müşterisi azdı. Tekneye girdiğimde birkaç adım karşımda durmuş denize bakıyordu.

"Ne o, sessizliği bulmuş kafa mı dinliyorsun Asım abi?"
Yüzünde asık bir ifade vardı,
ortamın havası değişsin diye makaralı girdim söze.

Sanırım başarmıştım da. Bana dönerken yüzünde küçük bir tebessüm oluştu.
"Oo kimler gelmiş, hoş geldin oğlum!"
Kendisinin hiç çocuğu yoktu. Ben de bu kadar çok geldiğim için bir nevi oğlu yerine koyuyordu beni artık. Benim de kendi babamdan çok onunla dertleşmişliğim var.

Bana doğru geldi tebessümüyle birlikte ve kısa bir selamlaşmadan sonra tebessümü biraz soldu.

"Yok be oğlum, sessizliği her yerde bulursun, asıl burası dolu olunca kafam rahatlıyor benim. Biliyorsun başka bir uğraşım yok zaten, hayatımı bu tekneye sığdırıyorum.
Ee, sen n'aptın görmeyeli, gerçi günaşırı geldiğinden arayı açmıyoruz ama nezaketen soruyorum işte. Yine neye sıkıldın böyle, yüzün beş karış?"

Artık yüz ifadelerimden çoğu derdimi anlar olmuştu ama ona da bir şey anlatamadığım için çözemiyordu bir türlü.

[Asım abi geçende rüyalarıma giren kızın uzaylı olduğunu öğrenip onu karşımda gördüm sonra diğer uzaylılar ve UFO'dan saklandık. Bir de gizemli bir not bıraktı ona taktım kafayı, diyemedim tabii.]

"Abi klasik fizikçi sıkıntıları işte, bir şeye takınca kafayı günlerin zehir oluyor." dedim inanmasını umut ederek.
"Oğlum ben senin derdini gözlerinden anlarım. Belli, fizikten başka bir konu, daha büyük."
Biraz durduktan sonra gözleri sinsice kısılıp daha dikkatli bakmaya başladı.

"Aha! Kız meselesi mi yoksa? Evet eveet bu bakışları iyi tanırım ama ilk defa sende görüyorum o yüzden şaşırdım biraz. Ama sevindim de! Söyle ismi ne, nerede tanıştınız?"

Evet gerçekten de hiçbir şey kaçmıyordu gözlerinden ama bu sefer yanlış taraftan anladı.

"Abi yok yanlış anladın ne kızı, en son lise üçten sonra üniversite ikide öyle bir işe kalkışmıştım ama uzun sürmedi zaten biliyorsun."
Çaresizce konuyu savurmaya çalışacaktım ama oluru yoktu, karşımızdaki kişi Asım abi.

"Ya bırak, kız yakınlaşmıştı sana sen de bir heves kabul ettin. Bir ona bak bir de kendine, Allah aşkına olur muydu zaten, boşver.Bunları o zaman da söylemiştim sana. Ayrıca bu daha farklı, derin bir mevzu belli. Ama garip tarafı, nasıl daha önce anlamadım?"

Uzay ve Uzay'lıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin