Ve işte... Sadece görsem bile yeter dediğim, gözlerimi kapattığımda karşımda beliren o kızla konuşacak kadar yakınlaştığım sırada elimden kayıp gitti. Hem de kafamda bir sürü soru işareti bırakarak...
Ne yapmalıydım şimdi? Hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam mı edeyim onun dediği gibi? Belki de hayatımın en tuhaf, heyecanlı, akılalmaz dakikalarıydı geçirdiğim ve öylece hafızamdan silemem. Peşini bırakmayacağım.
✩✩✩Beş gündür uzaylıların gerçek olabileceği, ufolar hatta telekinetik güçler hakkında araştırmalar yapıyorum. Birçok kişi olumlu bakarken yine birçok kişi de sonuna kadar yalanlıyor ama ben gözümle gördüğüme göre bu olasılığa inananların yazılarına odaklanıyorum.
Ama kendimi bir çıkmazda hissediyorum, bir kanıtım veya anlatabileceğim kimse yok.
[ Niye ben ya?]Odamda kös kös oturuyorken aklımda her zamanki gibi Aden vardı. Daha hiç görmediğim zamanlarda bile nasıl rüyalarımda beliriyordu hala aklım almıyor. Bu meseleyi ona söyleme cesareti de bulamadım.
[Şizofren veya platonik gibi görünmemek için.]Düşünürken aniden dün gördüğüm rüyayı anımsadım. Tabi yine Aden vardı, onu ilk gördüğüm yerde. Bir ağacın yanında duruyordu. Daha önce bu şekilde görmemiştim onu.
Oraya tekrar gidecektim. Aden'i gerçekte de gördüğüme göre rüyalarım çıkıyor demektir.
~Şimdi oradaydım, her şeyin başladığı yer. Ağaçlar normale dönmüş, mavi ışık yerine Güneş aydınlatıyordu her yeri.
Ama bir şey fark ettim. Mavi ışığın belirdiği yerde çalıların şekli ve rengi değişmişti. Ayrıca tam o yerdeki ağacın batıya bakan yüzü aşınmış ve oka benzer bir işaret vardı, durduğum yerin solunu gösteren.
Aden de tam bu ağacın yanında duruyordu rüyamda. Belki de bu ok bir işarettir diye düşündüm ister istemez. Bir ihtimal soluma doğru baktım ve ilerlemeye başladım.
Etrafıma dikkatlice bakınırken aklıma dünkü o biçimsiz canlılardan saklandığımız yer geldi.
Dikkatimi çekmesinin bir başka sebebi de Güneş ışığının tüm parlaklığıyla o büyük kayanın her köşesini aydınlatıyor olmadıydı.
Eğer bir iz bırakmışsa benim de bildiğim bir yerde olması lazımdı sonuçta. İncelemem de Güneş ışığı sayesinde daha kolay olacaktı.Tam durduğumuz yere gelmiştim ve tekrar o anları hatırladım. Bütün o rüyalarımdan sonra aynı anları gerçekte de yaşamış olmam ve an olmakla kalmayıp onunla konuşmuş, birçok garip gerçekle yüzleşmiş olmam zihnimde tüm inanılmazlığıyla hala dönüp duruyordu.
Kısa bir süre sonra düşüncelerimi toplayıp çevremi incelemeye başlamıştım.
Beş dakikadır bakıyordum ama herhangi bir gariplik yoktu. Arkaya doğru ilerlerken ben farkında değilken ayağım yerdeki iri ağaç köküne takışmış saliseler içinde kendimi yerde bulmuştum.[ Halbuki sakar biri değilimdir ama işe bak işte.
Asıl konu o iri kökün niye o kadar çıkıntılı durduğu bence. ]Kafamı kaldırıp dikleşmeye çalışırken ellerim küçük taşlara sürttüğü için biraz acıyordu ama şu an bununla oyalanamazdım.
Hızlıca ellerimi silkelerken ayaklarımın dibinde küçük bir yükselti gördüm, sanki eşelenmiş ve takrar kapatılmış gibiydi.
Neden olmasın diyerek şansımı denemek için elimle açmaya başladım.
Başka bir şey çıkmamasını umut ederek..[Kendimi fantastik korsan filmlerinde gibi hissediyorum. Çok saçma bir durumun içindeyim. Lütfen biri beni görmemiş olsun..]
Biraz vakit aldı ama şükür ki alttan bir nesne parlamaya başladı, mavi renkte.
Hatta o meşhur mavi ışığın renginde.Topraktan çıkarıp elime aldığımda neredeyse on santim boyundaydı. Çevirip nereden açabileceğime bakıyordum ki iki ucundan çektiğinde bir anda uzadı ve ortasında bir düğme belirdi. Bastığımda açılmadı tabii ki.
[ Hiç bir zaman bu kadar kolay olmaz, hele konu uzaylılarsa.. Hiç film izlemediniz mi?]
Üst kapağında dört haneli kilit gibi bir şey vardı ama sayılardan değil simgelerden.
Biraz düşündükten sonra simgeler bir yerden tanıdık geldi.O gün bilekliğinden hologramı açmadan önce tuşladıklarıyla aynıydı, bir nevi parola gibi.
Tabii ben onun her hareketini izlediğim için bu da gözümden kaçmamıştı, o da biliyordu bunu sanırsam.
Kapağın üstündeki simgelerin yerlerini o sıraya uyacak şekilde çevirerek değiştirmem gerekiyordu. Umarım yeterli olur diye düşünüyordum.Öyle de oldu, yaptıktan sonra düğmeye bastım ve üst kapak açıldı.
İçinden beyaz, parlak bir kağıt çıktı.
Garip harfler vardı. Sanırım onların dilinde.
Çözmek vakit alacak gibi duruyordu ve hava kararmıştı. Bu yüzden evde devam ederim düşüncesiyle geldiğim yoldan geri yürümeye başladım.Yürürken yine aklım karmakarışıktı.
Zihnim sanki 20 tane sekme açmışsın da hepsi aynı anda çalışıyor gibiydi. En öndeki sekme yine ona aitti.Madem bu kadar acele şekilde gitmişti, niye ve ne ara bu notu bırakmıştı?
Ayrıca bizim dilimizi biliyorsa neden bu saçma harflerle yazıp benim çözmemi bekliyordu?
Eğer tekrar gelirse bunların cevaplarını ilk dakikadan alacaktım ondan.Ne hissedeceğimi bilmiyordum gerçekten. Sıradan bir hayatım varken gerçekleşen rüyam ile birlikte altüst olmuştum. Tekrar soruyordum, niye ben ya?
Sonunda varmıştım. Eve girip aileme hal hatır sormadan doğruca odama çıktım. Yazıya en azından nereden başlayacağımı anlamak için kağıdı çevirip duruyordum, sonrasında bulabildiğim kaynaklardan buna benzer harfler olması umuduyla arama yapacaktım. Harfler bold ve biraz da el yazısına benzediği için gerçekten anlamak zordu.
Yine çevirirken kağıdı beşinci kez ters tuttuğumda bazı karekterler dikkatımı çekti. Sanki bazıları a ve u'ya benziyordu ve başka tanıdık harflere. Kağıdın bir de arka yüzünü çevirdiğimde aslında bizim yazımıza uyduğunu gördüm. Anlık geçirdiğim şokun etkisinden sonra okumaya çalıştım.
Şöyle diyordu:" Anladım ki tüm bunlardan ve bana söylemediğin şeyden, sandığın kadar sıradan değilsin.
Yaşananları unutmadığını ve unutmayacağını biliyorum.
Birbirimize lazım olabiliriz.
Bir güç bizi bir araya getirene kadar tekrar, umut et ve gökyüzüne bak. "Neydi bu şimdi? Hangi cümleye odaklansaydım ben? Önce ona yardım edemeyeceğimi söyledi şimdi de bunlar.
Ama bir konuda merak etmesine gerek yoktu.Ben hep gökyüzündeydim zaten, umutlarımla beraber onun yolunu gözlüyordum...
✰✰✰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay ve Uzay'lı
Science Fiction"Hep uzayda tek olmadığımızı düşünmüşüzdür. Bilirsiniz; yıldızlar,gezegenler,galaksiler.. Bütün bunların hepsi daha bir yıldızdan bile yüzlerce kat küçük olan bu gezegendeki bizler için mi?" Ana karakterlerimizden olan Uzay hem kendi hayatıyla hem d...