Tüm şaşkınlığımı gizleyerek taşı yavaşça geri cebime soktum, bu konu üzerinde daha sonra düşünücektim ve şu anda Deniz'i bu egzantrik olayların dışında tutmam gerekiyordu, bir öğrense peşini bırakmazdı çünkü.
"Asım abi işte, bulunca hemen vermek istemiş, nadir görülen bir çeşitmiş herhalde."
"Ben koleksiyon işini bıraktığını sanıyordum ama?"
"Hayat devan ediyor Deniz, yeniliklere açık olmak lazım."
Son dediğimle birlikte gözleri hafif kısılıp derin bir nefes aldı."Nereye gideceksiniz şimdi, eve mi tekrar?"
Soruyu sorarken gözlerinden merak fışkırdığını hissedebiliyordum.
"Bilmem, dağılırız herhalde, yorgunum biraz. Annemler de gelmiştir."
Derin bir nefes verdi."Her neyse, seni ilgilendirmez. Bir de zırt pırt karşımıza çıkmazsan daha mutlu olurum."
Sinir bozucu bir gülümsemeden sonra kafamı çevirerek yürümeye başlarken omzumun üstünden Aden'e baktım.
"Tanıştığıma memnun oldum tekrar, Deniz Akkaya."Gülümsedikten sonra olaya anlam verememiş olan Deniz'i geçerek yanıma geldi. Bana bakarak hafifçe göz kırptı.
Ben gülümsememi saklayamazken yürümeye devam ettik.Biraz geçtikten sonra evin yolundaki bir arka sokağa saptım.
"Ne oldu, eve gitmeyecek misin?"
"Öyle kolay biteceğini düşünmedin herhalde. Deniz'in gittiğine emin olmak istedim.
Geliyor musun?"
Şaşkınca bana dönüp arkamdan seslendi;
"Başka seçeneğim mi var sanki?"Bir süre yürüdükten sonra durakladığımda karşıma baktım, eski bir kütüphane binasının önünde duruyorduk.
"Burası neresi?"
"Kütüphane. Belki aradığımız cevapların bazılarını bulabiliriz, yani.. umarım."
"Peki, öyle diyorsan."
~Kütüphanenin kapısından girdiğimizde kısa bir koridordan geçtikten sonra önümüzde duran kocaman salona hayranlıkla bakakaldım. Burası öyle bir yerdi ki her tarzda insanın kendinden bir parça bulabileceği, sıkılmadan daralmadan ruhunu dinlendirebileceği, ne ararsa cevabını er ya da geç bulabileceği... Buraya sadece 'kütüphane' demek haksızlıktı yani.
Buraya hayran kalan bir tek ben değildim tabii ki, içerideki rengarenk kalabalığa göz gezdirdikten sonra yanımda duran Aden'e baktığımda gözlerinin ışıldadığı belli oluyordu.
"Sizde bütün kütüphaneler böyle midir?" dedi şaşkınlığını gizleyemeyerek.
"Hayır, burası bu bölgedeki en özel kütüphanedir. İnşaası ve bu kadar çeşitli kaynağın toplanması uzun yıllar sürdü. Hala daha toplanmaya devam ediyor."Beni dinlerken bir yandan da etrafı inceliyordu. Üst katları, boylu boyunca rafları ve ilgiyle rafların etrafında gezen insanları.
"Buraya tekrar açıldığından beri fırsat buldukça gelirim, aradığım her şeyi buluyorum çünkü, sadece biraz zaman alıyor." derken hafifçe güldüm.
Salonun içinde yürümeye devam ederken kaşları çatışıp bana döndü.
"Tekrar açıldığında derken?""Burası açıldığından 6 ay sonra alt katta bir yangın çıktı. Neyse ki diğer katlara sıçramadan hallettiler ama en değerlileri orada olduğundan büyük zarar da ettiler."
"Neler var ki orada?"
"Orijinal kaynaklar, nadir bulunan yabancı basımlar falan. Toplamaları gerçekten uzun sürmüş."
"Hepsi mi yanmış?"
"Hayır, aslında çoğuna zarar gelmemiş. Özel camekanlar içinde oldukları için sanırım. Sadece bir iki tanesi eksik, camları kırılmış.""Sen buna inanıyor musun?"
"Neye? Yani.. yangın sonuçta neler olacağını kim kestirebilir?"
"İnsanlar akılsız değilse öyle bir yerde tehlike arz edebilecek bir şey barındırmazlar."
"Sen kasıtlı olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Evrenin yaşam olan neredeyse her yerinde bu tip olaylar olur, değerli olanı izinli veya izinsiz ele geçirmek. Hele ki bunlar paha biçilemez şeylerse...
Oraya gidebilir miyiz?"
"Alt kata mı?.. Olur. Peşimden gel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay ve Uzay'lı
Science Fiction"Hep uzayda tek olmadığımızı düşünmüşüzdür. Bilirsiniz; yıldızlar,gezegenler,galaksiler.. Bütün bunların hepsi daha bir yıldızdan bile yüzlerce kat küçük olan bu gezegendeki bizler için mi?" Ana karakterlerimizden olan Uzay hem kendi hayatıyla hem d...