Deniz, her zaman yaptığı gibi tekrar hastaneye gelmiş ve Yiğit'i görmek istemişti. Ama Yiğit'in pek de Deniz'i görmeye niyeti yok gibiydi çünkü her gördüğünde "sana aşık değilim ama seviyor gibiyim" kelimesi aklına geliyor ve kalbi acıyordu. Ama Deniz Yiğit'in onu affedip affetmeyeceğini merak ediyordu.
Yaptığı, söyledikleri hem yanlıştı hemde yanlış bir zamanda demişti. Yiğit onu bu kadar severken...
Yiğit'in hastane bahçesinde oturan anne ve babasının yanına giderek selam vermek tekrardan doktor bir şey dedi mi diye sormak istedi.
Merhaba dedi her zaman ki çekingenliği ile, Merhaba kızım gel otur dedi Yiğit'in babası yok efendim ben doktor bir şey dedi mi hem onu öğrenmeye hem de son kez Yiğite bakmaya geldim dedi Deniz.
Yiğit'in annesi kaşlarını çatıp hafif bir kızgınlık ile son kez görmeye geldim de ne demek kızım dedi. Deniz ise Ömer abi haklıydı, Yiğit benim yüzümden bu hale geldi daha fazla göz önünde durup canlarını sıkmak istemiyorum dedi.
Boşver kızım sen Ömer'i de Yiğit'i de belli kavga etmişsiniz ama elbet atlatırsınız, eskiye dönersiniz olur çiftler arasında böyle şeyler ve de akşama taburcu olabilirmiş doktor öyle söyledi dedi Yiğit'in babası.
Suratına hem endişeli hem de samimi bir gülüş yerleştirip, her şey için teşekkür ederim dedi. Ve de Yiğit'in odasına gitti.
Yiğit yatakta yatmış tavana bakarken kapısının açıldığını duyduğu gibi gözlerini tavandan çekip kapıya baktı. Gelenin Deniz olduğunu gördüğü gibi sanki kimse gelmemiş gibi yaparak gözlerini tekrardan tavana çevirerek dinlediği şarkıya eşlik etmeye başladı.
Deniz ise ne yapacağını bilemedi ama içindeki soruları da sormak istedi.
Yiğit dedi derin bir nefes alarak devam etti. Beni affedebilecek misin? Yiğit hala tavana bakarak şarkı mırıldanmaya devam ediyordu kısacası Denizi yok sayıyordu çünkü canı yanıyordu, bunları hak etmemişti...
Yiğit sadece masumca seviyordu...
Ömer pişman olmuş bir şekilde önüne gelen ilk parka kendini atmış etrafı izliyordu. Derin bir of çekti korkuyordu başına açtığı işten polisler onu bulursa ne olacaktı? Torbacının durumu neydi? Merak ediyordu. Derdini anlatacağı kimse de yoktu kendinden başka.
Polisler torbacı'nın ifadesini almış Ömer'i aramaya koyulmuştu, hatta robot resmini bile çizdirmişlerdi. Polisler oradan oraya karakol içinde koşarken, Baş komiser Ömer'in robot resmini gördü. Gördüğü gibi de o esnada koridordan geçen polisi durdurup.
Bu çocuğu niye arıyorsunuz. dedi polis memuru ise daha bu sabah bir torbacı'yı bıçakladı diyerek cevapladı amirini.
Baş komiser anlamıştı neden bıçakladığı, kardeşini bıçaklayan kişinin peşine düştün demek evlat dedi kendine kendine.
Geçen gün polis memurlarının atladığı mobese görüntülerini getirmişti çünkü Ömer. Buradan anlamalıydı bu işin peşine düştüğünü.
İnşAllah başına daha da bela almazsın evlat dedi, Baş komiser.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE CİNAYETi (+18)
Short StorySözlü kavga ile başlayan olayların cinayetle sonuçlanması sonrası kaybedişler ve hüzünler ile seri katilin olduğu mahalleler arası bir olaya tanıklık ediyorsunuz