MUM ALEVİNDE KÜL OLMAK

4. Bölüm: ''ESKİ GALİBİYETLER, YENİ MAĞLUBİYETLER''

sezen aksu - masum değiliz
teoman, şebnem ferah - iki yabancı

🕯

4. Bölüm: ''ESKİ GALİBİYETLER, YENİ MAĞLUBİYETLER''

Herkes kendi safına çekildi.
Kartlar en baştan dağıtıldı,
Ya da taşlar yerine dizildi.
Kimisi vezirle mat etti,
Kimiyse bir piyonla oyunu bitirdi.

Eski oyunlar, yeni kurallar...
Sen bilmezsin bu masada çok var can alanlar.
Bir gün gelir karşılaşırsan eğer,
Baş kaldır da korksunlar,
Geçmişteki o mağlup soyun şimdiki varisinin alacağı canlar.

Bu oyunda kanunları güçlüler koydu.
Yalanlar hep havada uçuştu.
Nefesler tutuldu.
İnsanlar boyunlarına kadar yalana batarken,
En çok da uğruna öldüklerinin ruhunu soydu.

O masada can verenler,
En büyük kumarı kumarbazlar oynadı sandılar,
Kıbrıs'ı katil yuvası oldu sandılar...
Ama en büyük kumarı,
Sonunda öleceklerini bilirken aşka tutulanlar oynadılar.

Dön de bak geçmişte kan ağlattıkları çocukluğuna.
O çocuk şimdi hepsinin karşısında yine savunmasızca.
Dediler ya sana hep o ağıtta;
Bir varmış, bir yokmuş...
Senin çocukluğun sevgiden hep yoksunmuş.

Şimdi başını kaldır ve kan kokan gökyüzüne bak.
Güneş artık doğmayacak, rüzgâr esmeyecek.
O geceden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ve sen artık yağmurda ıslanmak istemeyeceksin.
Çünkü başına yağan yağmur değil,
Kurşunlar olacak.

🩸

Bir oyun, bir masa ve üç kişi.

İki adam bir kadın.

Aşk üçgeni veyahut şeytan üçgeni, her ne derseniz.

İşin içine şeytan karıştı mı zaten oyun kumara dönerdi. Bahisler bir kişi üzerinden açılır, iki adamın arasını açardı şeytan. O kumar masasına oturana dek yakın iki dost olan adamın arasını açardı elindeki bahis kartlarıyla. Çünkü onun mesleğiydi bu. Herkes bir şeylerde uzman, herkes bir meslekte çalışırken o da bu meslekte uzmandı: Kumar.

Kumar, yalana kucak açardı; insanlar arasında ara bozuculuk görevindeydi. Kumar, tüm günahları koynunda taşıyan, o günahlara sığınanları da bağrında taşıyan Şeytan'a en büyük sığınaktı. Cehennemde yanacak herkese bir avuç ateş atandı. O ateş ki, yalnızca ilk düştüğü yeri değil, onunla birlikte yanındaki suçlu suçsuz her bir insana sıçrardı. Parmak uçlarından gırtlaklarına kadar ateşten bir çember oluşturur ve o çemberle zaman geçtikte nefesleri keserdi.