Buluşma

12 14 0
                                    

Sonunda içeriye girmeyi başardım. Ama... Ama o askeri öldürmek zorunda kaldım.

Katil miyim ben?

Bu düşünce zihnimde yankılanıyordu, sanki içimdeki her şeyi yutmaya hazır bir kara delik gibi. Kendimi sarsarak uyanışa geçmeye çalıştım, ama içimdeki yankılar daha da güçlendi:

"Katil! Katil! Katil!"

Titreyen bir sesle mırıldandım,

"B-ben ben k-katil..."

Sanki sözcükler ağzımdan kaçıp gidiyordu, hayatımda ilk kez böylesine yetersiz hissettiğimi fark ettim.

Aynı komutan gibi miyim?

Hayır, hayır! Ben değilim, ben sadece savunma yapmaya çalıştım!

Zihnimdeki bu iç hesaplaşma savaşı sürerken, dışarıdan fısıltılar devam ediyordu:

"Hayır! Hayır! Hayır! Katil değilim ben!"

"A-ama ben birisini öldürdüm. A-aynı komutan gibi. G-gözümü bile kırpmadan o-onu öldürdüm."

Sesim titriyordu, boğazımda düğümlenen bir şey vardı.

"Öldürdüm! Öldürdüm!"

"Hayır hayır"

Çığlık atarcasına yineledim, belki de kendi kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Ama içimdeki bu karanlık gerçekle yüzleşmekten kaçamazdım. Sonunda dayanamayarak bağırdım,

"KATİL DEĞİLİM BEN!"

Bağırışım göğsümde bir yerlerde sıkışmış gibiydi, bu yükü taşımak artık dayanılmaz hale geliyordu. Bir çığlık daha, içimdeki fırtına dışarı çıkmaya çalışıyordu,

"AAAGGGHHHH!"

O an ne olduğunu anlamadan koşmaya başladım, kanlı ellerimi arkamda bırakmaya çalışarak.

Sonunda bir tepenin üstündeki en yüksek ağacın yanına ulaşıp yere kapandım. Gözlerim bulanıklaştı, zihnim karma karışıktı.

"Hayır hayır hayır ben onun gibi değilim! Değilim! Değilim! Değilim!"

"BEN ONUN GİBİ KATİL DEĞİLİM
DEDİM! "

Kendimle mücadele ettim. Nefesim giderek ağırlaşıyordu. Boğazımda bir acı, içimdeki çırpınan duyguların bir yansıması gibiydi. Dayanamadım... İstesem de dayanamazdım herhalde.

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu, içimde biriken duygular artık kontrolünü kaybetmişti.

"Neden böyle yaptım? Ha-ha-ha... Ben, ben ne yaptım?"

Güçlükle nefes alıyordum, sanki birisi boğazımı sıkıyordu.

Ellerim... Neden bu kadar kanlıydı? Temizledim ama...

Aklımı yitirmişim sanırım. Ellerime çılgınca bakıyordum

HAYIR!

Bu böyle devam edemezdi. Ayağa kalkmak zorundaydım. Dostlarım beni böyle görmesin. Ellerimi ve tırnaklarımı ağaca geçirdim, ayağa kalkmalıydım

Bacaklarım titriyordu, beni inkar mı ediyorlardı? Ne olursa olsun, hepsi beni inkar etsin.

"HİÇBİRİNİZ İSTEMİYORUM!"

Kelimeler bağırışlarla karışıyordu, tıpkı içimdeki kaos gibi. Gözlerim yine dolmuştu, ama bu sefer kızgınlıkla.

"Beni rahat bırakın!"

KERKES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin