Jeon Jungkook
İşaret parmağıma doladığım dalgalı saçlarını serbest bıraktım. Dünyadan vazgeçtiğimi belli edercesine başımı çıplak göğsüne koyup gözlerimi ağırca yumdum ölüyormuşum gibi. Bugün mutluluğumun son günü. Bugünden sonra Taehyung bile Jeongguk'u göremeyecek. Herkes Jungkook'u görecek. Belki herkes benden nefret edecek lakin mezuniyet günü, bugüne kadar savunup yanlarında durmadıkları çocuğu kahraman ilan edecekler.
Ve o kişi benim.Hatta bazıları "o benim arkadaşımdı." diyerek hava atacak. Ne kadar acımasız değil mi? Hazırlık dönemide dahil beş yıl okuduğum şu okulda Jimin, Namjoon, Hoseok, Jin ve Yoongi dışında bir gün yanıma gelip nasıl olduğumu soran olmadı. Suratım asıkken omzuma şakalaşırcasına vurup, "Sorun yok!" diyende olmadı.
İnsanlar neden böyle?
Sıkıntıyla iç çekip gözlerimi araladım. Başımı hafifçe kaldırıp uyuyan Taehyung'a baktım.
Taehyung, özür dilerim. Sen en çok canavalardan nefret edersin. İnsanlardan yani. Ama intikamımı alıp, canımı yakanların canını yakmak için kısa bir süreliğine canavara dönüşmem lazım. Anladım ki, canavar olmadan canavarlarla savaşmanın imkanı yok.
Lütfen beni bırakma.
Seni yine iteceğim, git diye haykırıp kalbini kıracağım.
Ama sen ikinci kez gitme çünkü kalbim ilk gidişini kaldıramaz. Önceki gibi, gitme.Uyanmaması için dudaklarımı belli belirsiz yanağına bastırdım.
Bu son gidişim değil, aynı zamanda ilk gidişimde değil. Ama sonsuzluğa gidişim olabilir.
Hayatım ihyimaller üzerine kuruluyken en kötü ihtimallerin içinde buldum kendimi. Yüzmeyi bilmeme rağmen ayaklarıma öylesine ağır yükler bağladılar ki, yüzmeyi bilen ben bile yüzemedim o yükler yüzünden. Gittikçe dibe batarken çırpınışlarımı şaka sandılar, önemsemediler.
Ama ben ölünce herkes feryat figan oldu.
Ben yaşarken neredeydiniz?Dünyanın, insanlığın acizliğine ve aynı zamanda bu kadar komik olmasına güldüm.
Taehyung, insanlar bu sefer on dokuz yaşındaki bu çocuklara hiç adil olmadı.
"Jeongguk."
Mutlu olmadığım için ilk kez onun yanında mutluymuşum gibi davranmak zorunda kaldım. Yarın hiçbir şey olmayacakmış gibi ve biz iki normal sevgiliymişiz gibi yanağını bu sefer sesli bir şekilde öptüm. "Günaydın."
Ne kadar tatlı bir rüyaya daldıysa ayılamamıştı. Gözleri hâlâ kapalıydı ve şu an çok tatlı duruyor. Sevimliliğine dayanamayıp üstüne çıktım ve karnına oturdum. Ellerini bacaklarımın üstüne koydu. Gözlerinin kapalı olmasına rağmen üstümün açık olduğunu anlayıp ince pikeyle üstümü örttü.
En sonunda gözleri açılır gibi olunca, "Ha gayret Taehyung." dedim. Gülerek gözlerini açtı ve ilk olarak bana baktı. Sarhoş bir sesle, "Jeongguk..." dediğinde "Hm?" diyerek yanıtladım.
Utangaç bakışlarla ve yüzüne yer edinen, her zaman gülü andıran o güzel gülüşüyle gülmeye başladı. "Güne seni görerek başlayınca bir an evliyiz sandım." Hafifçe doğrularak sırtını yatak başlığına yasldı elleri ellerime uzanırken. "Umarım bir gün evleniriz." diye tamamladım onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School Diary // Taekook
FanfictionJungkook ve biyoloji öğretmeni Kim Taehyung ** İyi bir öğretmenin yaralı bir öğrenciyi kurtarmak için girdiği savaşta duygularına yenilmesiyle başladı her şey. !Angst değildir!