Bölüm 6 • Tam İsabet

1.3K 121 83
                                    

.:: Nev - Zor ::.

Kafenin içi loştu, sahne en köşede duruyordu. Çok büyük olmamasına karşın yüksekti. Arda elindeki kravatı boynuna taktı. Nereye gideceğimizi, ne olacağını pek bilmiyordum.

"Buradan." dedi Rana eliyle, gelmemi işaret ederken. Arda, Koray-Caner-Kaan üçlüşünün yanına giderken ben de gitarımla Rana'yı takip ettim. Kulis denemeyecek kadar küçük alanda bir o yana bir bu yana koşuşan insanlar vardı. Rana durunca bende durdum. "Bak Selim, bu Mert. Misafir bas gitarcımız." dedi önümüzde duran adamı göstererek. 20'li yaşlarında olan Mert, gitarını bir elinden diğerine geçirip benimle tokalaştı. "Mert, bu da Selim. Akustik gitarda iyidir, ayrıca muhteşem bir sesi var." diye tanıttı Rana beni.

"Memnun oldum." diye yanıtladı.

"Ben de." diye karşılık verdim. Mert gidince Rana hemen dirseğini koluma geçirdi.

"Ne bu surat Selim? Bizi kırmadı geldi, ne olur yani biraz güleryüz göstersen?"

"Rana, germe beni." Biraz yüzüme baktı ve yüz hatlarını yumşattı.

"İyi tamam." dedi yanaklarımı sıkarken "Germem seni."

Rana'nın parmaklarından kurtulup Mert'in yanına gittim. Daha önceden aynı şarkıyı ayrı ayrı çalışmıştık ama yine de beraber bir prova yaptık. Sonra bir baterist çağırdılar. Çok acayip bir tipti ama fazla umursamadım. Birkaç saat durduktan sonra eve dönecektim zaten.

Sahneye çıktığımızda etraf tamamen doluydu. Arkada duranlara kafamla işaret verip gitar tellerine dokundu. Sesi duyan herkes bize döndü ve sahne tamamen aydınlandı. Rana, ince sesiyle okul mezuniyetlerimizin vazgeçilmez parçası haline gelen Yaş 18 şarkısını söylemeye başladı. Giriş kısmı slow olduğu için ben eşlik ediyordum gitarımla. Nakarat kısmına gelince baterist çocuk ve Mert devreye girdiler. Onlar hiç kusursuz çalıyor, Rana da hiçnkusursuz söylüyordu. Nakarat kısmı bitince ben de girdim devreye. Üçümüz beraber çalıyor, Rana ise söylüyordu. Şarkının sonlarına doğru herkes şarkıya eşlik etmeye başladı. Hiç ara vermeden baterist tekrar devreye girdi. Bu, son melodiler sıranın bana geldiğinin habercisiydi.

Ayağa kalkıp Rana'nın boşalttığı mikrofonun önüne geçtim. Bomonti Sokokları'nı söylerken bir an etrafa göz gezdirdim.

Koray-Caner-Kaan üçlüsü kendilerini kaybetmişlerdi. Yanlarında Emir de vardı ama onlardan uzak durmuş gibi görünüyordu. Gözlerim Arda'yı aradı ama kafamın üzerinde parlak bir aydınlatma ve odaklanmam gereken şarkı sözü olunca bulmak kolay olmadı. Gözlerim onu bulduğunda son nakarattaydım ki bu da söylediğim son bölümdü.

Arda, Bahar'ı kolundan tutmuştu. Gözlerinde, bulunduğu karanlıkta bile görebileceğim fazlalıkta öfke vardı. Nakarat'ı bitirip Rana'ya baktım.

"Beni idare et." dedim kulağına iyice yaklaşıp.

"Nereye?"

"Döneceğim." İtiraz etmesine izin vermeden ve aynı zamanda pek dikkat çekmeden indim sahneden.

Şarkı bitince Rana mikrofonun başına geçip gecenin programından bahsetti. Bu sırada ben de Bahar ve Arda'ya iyice yaklaşmıştım.

"Sen bir iş çeviriyorsun." dedi arkası bana dönük olan Arda. Onun öfkeli hallerine alışkındım ama bu öfke diğerlerinden farklıydı.

Bahar kolunu Arda'nın elinden kurtardı.

"Ne iş çevireceğim be! Yeter, rahat bırak beni." dedi. Aslında konuşmasına devam edecekti ama beni fark etti. Dimdik bir şekilde gözlerime baktı Bahar, bende onunkilere... Onun gözlerinde endişe varken benimkiler meydan okuyordu.

SademHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin