Bölüm 22 • Bunca Zaman

973 76 14
                                    

Hikaye Önerisi: Gömülen Diriler (Bilim Kurgu/Gerilim)

.:: Cihan Mürtezaoğlu - Bir Beyaz Orkide ::.

2 SENE ÖNCE BİR KIŞ GÜNÜ

Koskoca evin dört yanına dağılmış aileyi birleştiren çalan kapının ardındaki genç adam olmuştu.

"Selim bey babanıza haber vermem gerek. Lütfen burada bekleyin." diyordu hizmetçileri Yıldız Hanım. Lakin Selim kadını dinlemiyor, yumruk yaptığı elini ardı ardı ardına ahşap kapıya vurup içeri bağırıyordu.

"Ahsen Hanım! Dışarı çıkıp bana hesap ver!"

Erkan Demirkan sesi duyduğunda salonda dosyalarını inceliyordu. Hızla yerinden kalkıp salondan çıktı. Ona üst kattan gelen kızı Aylin ve karısı Ahsen Turgut katıldı.

"Ne bu gürültü?" dedi Ahsen Turgut kaşlarını çatarak. Onlar kapıya doğru yürürken sitenin güvenlik çalışanı Selim'i çoktan yakalamış, çekiştiriyordu. Saçları yağmurdan ıslanmış, elmacık kemiklerinin olduğu bölge burnuyla beraber kızarmıştı soğuktan. Yine de debeleniyordu adamın kollarında.

"Selim?" diye sorguladı dışarda o halde duran gencin oğlu olup olmadığını. Nihayetinde bu kişinin oğlu Selim olduğuna kanaat getirince güvenlik görevlisine onu bırakmasını emretti. Görevli kendine verilen emri yerine getirince Selim hızlı adımlarla evin içine doğru ilerledi. Islak saçlarını geriye itip meraklı bakışların arasından geçip Ahsen Turgut'un çatık yüzünün karşısına geçti.

"Bugün evimizde ağzından çıkan çirkin seyler için annemden özür dileyeceksin." dedi Selim.

"Bu cesareti nereden buluyorsun?" dedi kadın yüz ifadesini alaycı bir ifadeyle değiştirerek.

"Bende daha çok cesaret var ama görmek isteyeceğinden emin değilim."

Kadın ağzını açıp herhangi bir şey söyleyecekti ama kocası araya girdi.

"Neler dönüyor burada?"

"Çok şey babacığım, çok fazla şey."

"Evimden derhal çık." dedi kadın Selim'in biraz sonra anlatacaklarına engel olmak adına. Fakat Selim susmayı kesinlikle düşünmüyordu.

"Eve gidince annemi ağlarken buldum." dedi Selim babasına donüp "Karın eve gelip anneme bazı kalp kırıcı, aşağılık şeyler söylemiş."

Erkan Demirkan karısına dönüp Selim'in söylediklerinin doğru olup olmadığını sordu.

"Ah, tabii ki doğru değil." dedi kadın yapmacık bir tavır takınarak "Biraz çarpıtarak anlattı aslında."

"Doğrusunu dinlemek isterim o zaman." dedi Erkan Demirkan.

"Eski karınla çiçek bahçesinde karşılaştık. Orada çalışıyormuş, haberim olsa gitmezdim. Beni eve çağırdı, konuşmak istiyormuş. Ben de gittim ama eve gidince, bunca yıl geçmis olmasına rağmen, yine senden bahsetti. Hala senden ayrılmam taraftarı. Aksini iddia ettim ve bu sefer de ağlamaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Onu anlıyorum... Zor zamanlardı ama bunca yıl geçti. Kabullenmiş olması gerekiyor. Ben de bu düşünceyle, belki aramızdaki buzları eritiriz diye kabul ettim teklifini."

"Yalan söyleme!" diye haykırdı Selim, kadının suratına. "Annemin orada çalıştığını biliyordun, bu yüzden gittin çiçek bahçesine. Annemin yarası iyileşecekken çıkıyorsunuz karşına. Ya bir dergi kapağında, ya gazetede ya da bu şekilde. İyileşmesine izin vermiyorsunuz ikinizde! Hem sen..." dedi işaret parmağını kadına uzatırken "Sen çiçek nedir bilmezsin, ne işin olur çiçek pazarında. Sen... Sen çiçek kokusunu sadece pahalı parfümlerinin aromalarında duymuşsundur. Ruhsal bir çirkinliğin var ve yüzüne sürdüğün bunca şeyle kapatmaya çalışıyorsun. Sen tanıdığım-"

SademHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin